Kimlik sorunları Yuvarlak Masada ele alındı
top of page

Kimlik sorunları Yuvarlak Masada ele alındı


25 Aralık Salı günü İsrael’de Türkiyeliler Birliği’nin lokalinde düzenlenen, “İsrail, Almanya, Türkiye üçgeninde kimlik” konulu panele Almanya’dan Hamburg Protestan Üniversitesi ve Türk-Alman Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Yaşar Aydın ile Hristiyan Demokrat Partisi CDU Müslüman Konseyi kurucusu Cihan Süğür’ün yanı sıra İYT ve İsrael’deki Sivil Kuruluş temsilcileri katıldı.

Tel Aviv Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Hay Eytan Kohen Yanarocak’ın moderatörlüğünü yaptığı yuvarlak masa toplantısında Almanya’dan gelen konuklar dışında sırası ile İYT site yazarı ve yönetim kurulu üyesi Dr. Yael Çittone, Blog yazarı Aron Baruch, Sami Gershon, İsrael-Türk İş Konseyi Başkanı Menashe Carmon, İYT Başkanı Ovi Roditi Gülerşen, İYT Onursal Başkanı Dr. Selim Salti, İYT Danışmanlar Meclisi Başkanı Av.Yakup Barokas ve Türkiye Ashkenaz Cemaati temsilcisi Dr.Robert Schild söz aldı.

Almanya’da doğan ve hem Alman, hem Türk vatandaşlığı bulunan Cihan Süğür, 1960-1970 yıllarında Almanya’ya çalışmaya giden işçilerin bir getto içinde tutulduklarını, hatta adlarının bile Ali bir, Ali iki, Ali üç şeklinde sınıflandırıldığını, günümüzde ise bu tecrit politikasının sonucu ortaya çıkan durumdan şikayet ederek “Türkler asimile olamıyor” dendiğini belirtti. (Moderatörün Almanlar numaralandırmayı sever şeklindeki kinayeli benzetmesi seyirci ve katılımcılar arasında gülüşmelere neden oldu).

Süğür’e göre uygulanan çifte standart nedeni ile 4 milyon Türkün yarısı sadece Alman vatandaşı. Ancak konuşmacı ikinci ve üçüncü nesilde durumun değiştiğini, yeni kuşakların daha fazla entegre olduklarını, Türk milletvekillerinin sayıca artığını, ne var ki bu milletvekillerinin de Türk kimliklerini ön plana çıkarmalarının mümkün olmadığını, bunların Alman milletvekili telaki edildiklerini anlattı.

Dört yaşında Almanya’ya göç eden ve sadece Alman vatandaşlığı bulunan Dr.Yaşar Aydın, şu anda parlamentoda 10 Türk milletvekilinin yer aldığını, ne var ki Ermeni Soykırımı yasa tasarısı görüşülürken bu milletvekillerinden hiç görüş alınmadığını ifade etti. Aydın, Almanların, “biz Holokost ile hesaplaştık. Türkiye de tarihi ile hesaplaşmalı” görüşüne katıldığını, ancak bütün Türk kökenli milletvekillerinin tasarı lehinde hiçbir fikir bile beyan edemeden oy kullanmaya mecbur kılmalarını eleştirdi. Bu arada diğer konuşmacılardan “bizdeki Yahudi milletvekili Cefi Kamhi örneğinde olduğu gibi” benzetmesi yapıldı.

Aydın, Türklerin Almanya’ya iki yıl için çalışmaya geldiklerini, bu sebeple nasıl olsa bu ailelerin çocukları geri dönecek, Türkçeyi unutmasınlar diye okullarda ayrı sınıflara konulduklarını, ancak çalışmaya gelenlerin önemli bir kısmı Türkiye’ye geri dönmeyince Almanların durumu kabullendiğini ve entegrasyon sürecini başlattıklarını, 2000 yılında ise Alman vatandaşlığına girme imkanının tanındığını, bu defa da çifte vatandaşlık yolunun kapandığını anlattı.

Aydın, Hristiyan demokratların karşı koyması ile 2000 yılından sonra doğanlara çift vatandaşlık hakkının tanındığını, bu durumda çelişkilerin ortaya çıktığını, örneğin kendi çocuğunun Türklük ile bağının kalıp kalmayacağı belli değilken ve buna rağmen iki vatandaşlık hakkı varken kendisinin bu hakkının bulunmadığını izah etti. Şu anda Almanya’da çifte vatandaşlığı olanların sayısı 700 bin.

Dr. Yaşar Aydın’a göre entegrasyon sürecinde de Almanya’daki Türklerin sayısını azaltmak için 1985 yılında Türkiye’ye geri dönüşü teşvik eden ve imkanlar tanıyan bir yasanın kanunlaştığını, ancak belli birikimleri olan kalifiye işçilerin geriye döndüğünün farkına varıldığında bundan da vazgeçildiği belirtti. Konuşmacı Almanların politikasının günümüzde Türkleri Türkiye ile olan bağlarından koparmak olduğunu, ne var ki gelişen iletişim imkanları nedeniyle bu bağın zayıflayacağı yerde arttığını ifade etti.

Diğer konuşmacılar özet olarak Türk Yahudilerinin Lozan sözleşmesine göre de Türkiye’de azınlık statüsüne sahip olduklarını, Almanya’daki Türklerin misafir bir ülkeye çalışmak amacı ile göç ettiğini, oysa bundan farklı olarak İsrael’e aliya yapan Türkiyeli Yahudilerin misafir olarak telaki edildikleri bir ülkeden kendi ülkelerine göç ettiklerini belirtiler. Hiçbir vatandaşlık sorunları olmadığının altını çizdiler. Keza İsrael’deki Türkiyeli Yahudilerin lisan açısından bir azınlık olarak telaki edilemeyeceğini, İsrael’in yapısal olarak pek çok farklı ülkeden göç eden ve ana dilleri farklı olan topluluklardan oluştuğu, İsraellilerin yeni göçmenlere her zaman yardım elini uzattıklarını ve konu ile ilgili özel bir bakanlığın dahi bulunduğunu açıkladılar.

27 Aralık Perşembe günü de Tel Aviv Üniversitesi’nde “The Konrad Adenauer Program” çerçevesinde Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak’ın moderatörlüğünü yaptığı “Citizenship, Ethnicity and identify: Turks in Garmany, Palestinians in İsrael” konulu bir panel düzenlendi.

Moshe Dayan Center direktörü Prof. Uzi Rabi ve Konrad’ın açılış konuşmalarının ardından panelde Dr.Yaşar Aydın ve Cihan Süğür’ün yanı sıra sosyal ve politik alanda bir aktivist olan Lisa Hanania ile Konrad Adenauer programı çerçecesinde Arik Rudnitzky Almanya’daki Türkler ile İsrael’deki Filistinliler arasında karşılaştırmalı olarak kimlik sorunlarına değindiler.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page