Geçen hafta yoğun Gazze olayları haberleri arasına sıkışmış küçük bir haber dikkatimi çekti. Haber şöyleydi; “Dünyanın en zengin kişilerinden Sheldon Adelson’un eşi Miriam Adelson, Trump tarafından Başkanlık Özgürlük Madalyası ile onurlandırılacak.” Haber merakımı uyandırdı. Acaba ABD’li Miriam Adelson ne yapmıştı da böyle saygın bir ödüle hak kazanmıştı?
ABD'nin en büyük kumarhane şirketi Las Vegas Sands'ın kurucusu ve sahibi olan milyarder yatırımcı ve iş adamı, bağış sever kişi Sheldon Adelson, meğer ABD'deki Cumhuriyetçi Parti'ye verdiği büyük destekler ile tanınmaktaymış. Hatta Donald Trump’ın başkanlık seçim kampanyası sırasında çok büyük maddi destek veren Adelson çifti, araseçim sonuçlarını da Trump ailesi ile birlikte Beyaz Saray’da takip etmiş.
Trump’ın, ABD Elçiliğini Yerushalayim’e taşıyarak, ayrıca Adelson’un Japonya’da bir casino açması yönünde Japonya başbakanını ikna ederek Sheldon Adelson’a borcunu ödediği iddia ediliyor.
İşin siyasi boyutuna burada bir nokta koyup Miriam Adelson’un bu madalyaya neden layık görüldüğüne odaklanmak istiyorum. Ben Adelson çiftini İsrael’e verdikleri destek ve yaptıkları cömert bağışlardan tanıyorum. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada dünyanın en zengin kişileri listesinde 15. sırada yer alan Sheldon Adelson’un eşi Miriam’ın onurlandırılma sebebi kısaca şöyle açıklanıyor:
“Miriam Adelson, bir hayırsever ve insancıl bir doktor. Dahiliye ve acil yardım konusunda deneyimli bir kişi, narkotik bağımlılık konusunda çalıştı ve uzmanlaştı, madde bağımlılığı ile mücadele eden iki araştırma merkezi kurdu. Eşi Sheldon ile birlikte, yaşamı tehdit eden hastalıkları önlemek, azaltmak veya ortadan kaldırmak için araştırmaları destekleyen Adelson Tıbbi Araştırma Vakfı'nı kurdu.”
Bu başarılı girişimlerini öğrendikten sonra Miriam Adelson’u daha yakından tanımaya ne dersiniz? Holokost öncesinde Polonya’dan kaçan bir ailenin kızı olarak 1945’te Tel Aviv’de dünyaya geldi. Aile Hayfa’ya yerleşti, baba bu kentte birkaç sinema salonu açtı. Miriam askeri görevini tamamlamasının ardından Hebrew University’de Mikrobiyoloji ve Genetik eğitimi, sonra da Tel Aviv University’de tıp eğitimi gördü. Tel Aviv’de hastanelerde dahiliye ve acil yardım uzmanı olarak çalıştı. İki çocuk sahibi olduğu ilk eşinden 1980’de boşandı.
Doktorluk kariyerinde hep daha ileriyi hedefleyen Miriam, ABD’de Rockefeller University’de uyuşturucu bağımlılığı konusunda uzmanlaştı. O dönemde tanıştığı Sheldon Adelson ile hayatını birleştirdi.
O yıllar hatırlarsanız, uyuşturucu bağımlılığının tüm dünyada oldukça yaygın olduğu, yaşamını yitiren müptela gençlerin oranının yüksek olduğu dönemlerdi. Miriam bu duruma duyarsız kalamazdı, eşinin maddi ve manevi desteği ile Las Vegas’ta bir tıbbi araştırma merkezi kurdu. Yine aynı kentte kurduğu Yahudi okulunda, Miriam’ın Hayfa’da 12 yıl eğitim gördüğü okuldakine benzer laik bir eğitim sistemi uygulanıyor. Bu okulun öğrencileri İsrael milli marşı Hatikva’yı söylüyorlar. Miriam’ın felsefesi, “Kimliğimizle gurur duymak”…
Dikkat ettiniz ise eğer, Miriam yaşadığı ülke Amerika Birleşik Devletlerine, insanlığa faydalı olmak amacıyla çalışırken, doğduğu, aidiyet duyduğu İsrael’in çıkarları yönünde çaba harcıyor, Yahudi kimliğinin en güzel değerlerinden biri olan hayırseverlik ilkesini en anlamlı biçimde uygulamayı başarıyor.
İsrael’in yorulmaz bir destekçisi olan Miriam, kalbinin her zaman bu ülke için attığını her fırsatta dile getiriyor, ABD’de yaşadığı sürece eşi Sheldon’u İsrael’i her açıdan destekleme konusunda etkilemeye devam ediyor. Sheldon Adelson da herkesin malumu olduğu üzere, İsrael sağını, Netanyahu’yu destekliyor, İsrael Hayom gazetesinin yayınını maddi açıdan sağlıyor.
Birthright İsrael programını bilmem duymuş muydunuz? Bu, dünyanın her ülkesinden Yahudi gençlerine İsrael’i tanıma fırsatını veren bir program. Tüm masrafları karşılanan gençlerin İsrael’de tatil yapmaları, birbirleri ile kaynaşmaları sağlanıyor. Ve tahmin edebileceğiniz gibi Birthright’a en önemli maddi desteği verenler Adelsonlar… Yahudi kimliklerine her fırsatta sahip çıkan Miriam ve Sheldon Adelson Holokost’un anısının canlı tutulması için de çaba göstermekteler.
2007 yılında Tel Aviv University’nin onursal doktor unvanı ile onurlandırılan Miriam Adelson, ABD Başkanlık Özgürlük Madalyası gibi saygın bir onurlandırılmaya layık görülmüş olmaktan büyük mutluluk duyuyor. Çünkü bu madalya, Birleşmiş Devletlerin güvenliğine, kültürüne veya ulusal çıkarlarına, dünya barışına bireysel olarak katkıda bulunmuş kişilere veriliyor.
Geride bıraktığımız Cuma günü Beyaz Saray’da düzenlenen bir törenle ABD Başkanı Donald Trump, Dr. Miriam Adelson’u ve diğer altı ABD vatandaşını Başkanlık Özgürlük Madalyası ile onurlandırdı. Miriam’a madalyasını takarken Başkan Trump şöyle diyordu:
“O tüm yaşamı boyunca uyuşturucu bağımlılığına karşı mücadele etmiş bir doktordur. Miriam bu kadar çok insanın yaşamını kurtardığın ve normal hayatlarına dönmelerini sağladığın için çok teşekkür ediyorum. Adelson çifti elçiliğimizin İsrael’in başkenti Yeruşalayim’e geçmiş olmasından büyük mutluluk duyuyorlar. Onlar bunun gerçekleşmesi için çok çalıştılar. Aferin onlara…”
O zaman bize de Adelson çiftine teşekkür etmek, insanlığın iyiliği için ve İsrael’in çıkarları için daha uzun yıllar sağlıklı çalışmalar dilemek kalıyor…