top of page

Gazze Gerçekleri


Tel Aviv’in, Haifa’nın veya Beerşeva’nın merkez caddelerinin birinde yürümeye başlayın ve karşınıza çıkan her yaşta, cinsiyette, mini etekli bir genç kıza veya siyah dindar giyimli yaşlı bir kişiye sorun: ‘’Gazze şeridi hakkında ne düşünüyorsun? İsraelin bir parçası olarak kalmasını ister misin?’’

Alacağınız cevapların en az yüzde doksanbeşi ‘’hayır’’ olacaktır.

Öyleyse Gazze’deki yıllardır bitmek bilmeyen bu çatışma neden?

Kısa tarihçe:

İsrael, Arap nüfusun ikamet ettiği ve Mısır’ın egemenliğini almayı reddettiği Gazze şeridini, yapılan savaşların sonucunda ve istemeden de olsa, 2005 yılına kadar egemenliğinde tutar. Bu arada az da olsa bazı Yahudi yerleşimine izin verir. İntifadalar, bitmez tükenmez terör olayları ve Arap nüfusunun bu derece egemen olduğu bir toprak parçasını elde tutmanın olanaksızlığı ve anlamsızlığı da İsraelli yöneticilerin bilincine iyice yerleşince, Filistin yönetimiyle bu topraklarla ilgili bir anlaşma zemini arar. Karşısında uzlaşmaya niyetli bir muhatap bulamayınca,(bu filmi daha evvel de görmüş müydük?), 2005 yılında tek taraflı olarak, Gazze’den çekilme kararı alır. Tüm Yahudi yerleşimlerini ve askeri mevcudiyetini son santimetrekaresine kadar sıfırlar. Sınırlarına çekilir. Güvenlik gerekçeleriyle hava ve deniz sahasını ve bölgeye giriş çıkışları kontrolü altında tutar. Sadece güney sınırının kontrolü, İsrael’in değil, Mısır’ındır.

Bu durum aslında bağcıyı dövmeyi değil de üzüm yemeyi yeğliyen bir Filistin yönetimi için en güzel fırsattır. Bütün topraklar artık tümüyle onlarındır.

Barış ve düzgün komşuluk ilişkileri içinde yaşamak için bir engel kalmamıştır. İsraelin güvenliği garantiye alınınca, hava ve deniz ablukasının da zamanla kaldırılacağı barizdir. Bağ ortadadır ama Gazzeli Filistinliler üzümü yemektense, bağcıyı daha da kuvvetli dövmeyi, yani senelerdir İsrael sınırları içindeki şehirlere atmaya alışık oldukları roketlerin sayısını arttırmayı yeğlerler. 2006 yılının Ocak ayında yapılan yerel seçimler ve akabinde 2007’de, Hamas örgütü, gerektiğinde demokratik, gerektiğinde de orantılı güç metodlarını kullanarak, (örneğin, muhalif El Fetih mensuplarını, binaların sekizinci katlarından paraşütsüz serbest inişe zorlıyarak!) parlamentoda ve bölgede çoğunluğu ele geçirir.

O günden itibaren de esasında Filistinlilerin resmi temsilcileri olan Filistin Özerk Yönetimiyle araları bir daha kapanmamak üzere açılır ve İsraele karşı saldırıları da dozaj arttırarak devam eder.

Gazze’den saldırıların artmasıyla, İsraelin sınırlarını açıp, iş verdiği Gazzelilerin sayısı -yine güvenlik nedenleriyle- ters orantılı olarak değişir. Sonuç: Gazzede işsizlik oranı ve fakirlik devamlı artar durur. Hamas yönetiminin pençesindeki zavalli halkın çilesi de aynı oranda artar durur.

2006 yılında Hamas, İsraelli asker Gilad Şaliti kaçırıp esir aldı. Giladın yıllar süren esareti, İsraelin binin üzerinde Filistinli teröristi serbest bırakması karşılığında sona erdi. İsraelin yaşamın kutsallığına verdiği değeri gösteren bu ödünü, Arap çevrelerince bir zayıflık olarak değerlendirilir.

(Ve bilmem, bu serbest brakılan teröristlerin bir kısmının tekrar terör olaylarına karıştığını belirtmek gerekir mi?)

Gazze politikası konusunda İsrael hükümetlerinin de zaman zaman hataya düştükleri yadsınamaz. Ancak bunlar kişisel, yanlış değerlendirmelerden doğan ‘’nokta’’ hatalardır. Öte yandan Hamas yönetimi İsrael yurttaşlarına karşı devamlı ve her türlü metodu kullanarak saldırıda bulunmayı bir ‘’varoluş politikası’’ olarak benimsemiş ve uygulamıştır.2006 yılından itibaren, Hamasın inisyatifinde başlatılan tüm saldırılar, İsrael yönetiminin ‘’halkını koruma’’ amaçlı tepkilerine neden oldu, binlerce sivil, asker ve terörist hayatını kaybetti. Ama başlayan, kışkırtan taraf hep Hamas oldu.

Kısaca özetlersek;

Dökme Kurşun operasyonu:

27 Aralık 2008’de başladı, 22 gün sürdü. Sivillerin yanısıra, 10 İsrael askeri öldü, 317 asker yaralandı. İsraelin güneyindeki şehirlere 255 roket atıldı. 709’u terörist, 1166 Gazzeli hayatını kaybetti. (Gazzede sivil kayıpların bu derece yüksek olmasının ana nedeni, Hamas yöneticilerinin kendi vatandaşlarını, kadın ve çocuk dahil, canlı kalkan olarak kullanmayı yeğleyip, bu kayıplar sonucu dünya kamuoyunu yanlarına çekme çabalarıdır. Ne yazık ki en önemli başarıları da bu yöntemleridir. Ve ne yazık ki bu gerçeği görmezden gelip, Gazze halkının gerçek dramının sorumlularının sadece ve sadece Hamas yönetimi olduğunu anlıyamayıp veya anlayıp da çıkarları nedeniyle açıklayamayıp, mazlum ve mağdur edebiyatına çanak tutan hükümetler ve medya kanalları bir insanlık suçu işlediklerinin farkına varamamaktadırlar.)

Bulut sütunu:

14 Kasım 2012’de başlayıp bir hafta sürdü.

1506 roket atıldı İsraele. (çiçek demetlerinden değil, roketlerden bahsediyoruz!) 120’si terörist, 177 Gazzeli hayatını kaybetti. İsraelin kayıplarıysa iki asker ve dört sivilden oluştu.

Eytan Uçurumu:

8 Temmuz 2014’te başlayıp 50 gün sürdü.

Roket sayısı arttı tabii. Tam 4594 tane. İsrael 6 sivil ve 68 asker kaybı verdi. İki binin üstünde asker ve sivil yaralandı.

Gazze’de ise 940’ın üzerinde terörist ve 770’in üzerinde sivil hayatını kaybetti. (Tam sayı konusunda taraflar arasında uyumsuzluk var)

İsrael tarafının göreceli olarak bu kadar az kayıp vermesinin nedeni tüm teknolojik gücünü seferber ederek Hamas saldırılarına karşı savunma metodlarını daimi olarak geliştirmesidir. İsraelin savunma sanayiinde bu derece ilerlemesinin ana nedenlerinden biri de Hamas saldırılarıdır desek mübalağa etmiş sayılmayız.

Gazzelilerin kaderi ve insanlık dramı, Hamas yönetiminin barışı değil de saldırıyı seçmesinin acı sonucu. Uluslararası kuruluşlardan aldığı yardım paralarını halkının refahına yönlendireceğine, kaçak olarak inşa ettiği tünellerden geçirterek Gazzeye sokabildiği silahlara yatıran bir yönetimin tercihlerinin sonucu.

Yukarda da belirttiğim gibi, İsrael aldığı tek taraflı kararla Gazzeyi tamamen boşalttı. Tüm gerginliklere rağmen bölgenin suyunu, elektriğini, yakıtını, temel üretim ve tüketim ihtiyaçlarını sınır bölgelerindeki geçit noktalarından teslim eder. Pek çok Gazze sakini özel izinle İsrael’de tedavi görmüştür. Bölge sakinlerine iş imkanı sağlar. Aslında Gazzelilerin İsrael’de, İsraellilerin yapmak istemediği, (örneğin tarım işçiliği) işlerde çalışma olanakları her iki taraf için de tam bir kazan- kazan durumudur. Ama nerde!....

Hamas yönetiminin amacı devamlı olarak İsrael vatandaşına azami kaybı vermek veya en azından huzurunu bozmaktır. Bunun için roketleri kullanır. Yetmedi, askerini kaçırmak için azami gayret sarfeder. Yetmedi, yer altından kazdığı tünellerle İsrael topraklarına girip asker veya sivil kaçırmayı veya öldürmeyi planlar.

Yapabildiği zaman denizden saldırır. Özellikle Guma günleri, şiddeti içeren sınır provokasyonları yapar. Kadın, bebek ve çocukları sınıra yığıp, her türlü provokasyonla, sınırı delme çabalarıyla, el bombalarıyla, keskin nişancılarının ateşiyle, İsrael askerinin yurdunu korumak amacıyla da olsa birkaç çocuk ve bebeği de -hiç istemese de- öldürmesini ümit ederek. Ve bu ölümlerle dünya kamuoyunu ayağa kaldırmayı umut ederek. (Ve bu bebeklerin her türlü şiddet içeren sınır provokasyonlarında ne işleri var diye sormaz kimse!) Son buluşları yanan uçurtma ve balonlarla binlerce dönüm araziyi yakar. Ama insan hayatına verdiği değer malum olan Hamas, ekolojiyi mi düşünecekti?

Ve ne yazık ki sınırın her iki tarafındaki yurttaşların çilesi bitmek nedir bilmez. Ne çocuklarının yüzde otuzüçünün PTSD, (post traumatic stress disorder)den muzdarip olduğu Sderot halkının, ne de Hamas boyunduruğundaki masum Gazzeli çocukların.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Adres                              : Mohrey Sigariyot 7 Bat Yam-ISRAEL
Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                          Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page