top of page

Prenses Alice’i tanıyor musunuz?


Cambridge dükü Prens William’ın yaklaşık bir ay kadar önce İsrail ziyaretini hem yerel basın, hem de dünya basını adım adım takip etti. Prens William’ı Yad Vaşem’de, Ağlama Duvarında, Devlet Başkanı ile görüşmesinde, Eurovision birincisi Neta ile buluşmasında, İsrailli-Arap çocukların futbol maçında hepimiz takip ettik zaten gazetelerden, TV kanallarından. Nasıl etmeyelim ki, monarşik sıralamaya göre babası Prens Charles’dan sonra kral olmaya en kuvvetli namzet, güzel Kate Middleton’un eşi, üç çocuk babası Prens William…

Yakışıklı prens William Yeruşalayim’de Maria Magdalena kilisesini de ziyaret etti. Bu ziyaretin ailevi bir sebebi vardı. Şimdi diyeceksiniz ki bir İngiliz prensinin Yeruşalayim’de ne gibi ailevi ilişkisi olabilir? Gerçek şu; William orada büyükbabasının annesi Prenses Alice’in mezarını ziyaret etti. Şimdiki Kraliçe II. Elizabeth’in eşi Edinburgh dükü Prens Philip’in annesi, yani Prens Charles’ın büyükannesi… Shimon Peres’in cenazesine katılmak üzere iki yıl önce İsrael’e gelen Prens Charles da büyükannesi Prenses Alice’in mezarını ziyaret etmişti. 1969’da Londra’da hayata veda eden Prenses Alice’in naaşı vasiyeti üzerine 1988’de Yeruşalayim’deki Maria Magdalena kilisesine taşındı.

Prenses Alice, 1903’te Yunanistan ve Danimarka kralı Prens Andrew ile hayatını birleştirdi. Ancak Yunan kraliyet ailesi fertleri zaman zaman ülkelerine geri dönseler de birkaç kez Yunanistan’dan sürgün edildikleri için pek huzurlu bir yaşamları olmadı.

Çiftin dört kızı, bir oğulları (gelecekte Kraliçe II. Elizabeth’in eşi olacak Prens Philip) dünyaya geldi. Kızları Margharita, Theodora ve Sofia evliliklerini Almanya’nın soylu Nazi ileri gelenleri ile yaptılar. Sofia ve eşi, Nazi ideolojisine öylesine bağlı bir çiftti ki yeni doğan oğullarına Hitler’in onuruna Karl Adolf adını vermişlerdi. Sofia’nın eşi Prens Christoph, 3. Reich döneminde hava kuvvetlerinin komutanlığını yaptı.

Prenses Alice’in diğer bir kızının eşi Grand Dük Georg da tanınmış bir Nazi’ydi. 1937’de iki çocukları ile birlikte Londra’ya bir düğüne gitmekte olan aile, uçakları Belçika üzerinde düşünce yaşamlarını yitirdiler. Darmstadt’da gerçekleşen cenazede Prens Philip’in, gamalı haçlı tabutların arkasında Göring’in yanı başında yürürken görüntüleri vardır.

Prenses Alice’in en büyük kızı Margharita’nın evli olduğu Alman Prensi Gottfried, Nazi partisinin saygın bir üyesi olup Avusturya’nın 1938’de işgalinde ordunun önemli komutanlarından biriydi.

Prenses Alice’ten, kızlarından ve Nazi ideolojisine canla başla hizmet etmiş damatlarından bize ne diyeceksiniz haliyle… Bunu duyar gibiyim. Yani Kraliçe II. Elizabeth’in eşi Prens Philip akrabalık ilişkileri nedeniyle Nazilerle nasıl da içli dışlıymış diye düşünebilirsiniz.

Şimdi size bütün bunları anlatmamın esas sebebine, yeniden Prenses Alice’e dönelim. Şizofreni tanısı ile birkaç yıl İsviçre’de sanatoryumda kalan Alice, Yunanistan’a dönünce kendini yardım faaliyetlerine verdi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Atina’daydı. 1943’te Almanya Yunanistan’ı işgal edince, ülke Yahudileri için tehlike çanları çalmaya başladı. Prenses Alice, Rachel Cohen ve iki çocuğunu kraliyet sarayında koruması altına alarak hayatlarını kurtardı. Rachel, Yunan Parlamentosunun muteber bir üyesi olan Haimaki Cohen’in dul eşiydi. Cohen ailesinin üç oğlu Nazi işgalinden önce Kahire’ye kaçmışlardı. Uzun yıllar önce Haimaki Cohen Yunan Kralı I. George’a büyük bir yardımda bulunmuş ve hiçbir karşılık beklememişti. Prenses Alice bu yardımı unutmadı, şimdi yardım etme sırası ondaydı. Prenses Alice kendi yaşamını tehlikeye atarak, Gestapo’nun baskı ve sorgulamalarına göğüs germeyi başardı ve Yunanlı Yahudi Cohen ailesini savaşın sonuna dek koruması altında tuttu. Günümüzde Cohen ailesinin torunları yaşamlarını Fransa’da sürdürmekteler. Prenses Alice, Yad Vaşem Holokost Araştırma Merkezi tarafından Uluslararası Dürüst payesi ile onurlandırıldı.

Savaş sonrasında Yunanistan’da kalan Prenses Alice, Martha ve Mary Ortodoks hemşire / rahibe merkezini kurdu. 1947’de oğlu Philip ile Kraliçe II. Elizabeth’in düğününe katılmak üzere İngiltere’ye gitti. Nazi ileri gelenleri ile evli olan kızları bu düğüne davet edilmediler. Yunanistan’da askeri yönetimin iktidara geldiği 1967 yılında Prenses Alice, oğlu ve gelininin Buckingham Sarayında onlarla birlikte yaşama davetini kabul etti. İki yıl sonra da yaşamını yitirdi.

Uluslararası Dürüst Prenses Alice’in torun çocuğu Cambridge dükü Prens William Yad Vaşem ziyareti sonrasında, izlenim ve duygularını merkezin anı defterine uzun uzun kaleme aldı. William’ın; “Başkalarına yardım etmek için büyük riskler alan azınlıkların eylemleri, insanlığın sevgi ve umut yönünde yeteneğinin bir hatırlatıcısıdır. Kendi büyük büyükannemin Uluslararası Dürüstlerden biri olmasından ötürü onur duydum” sözcükleri benim de bu yazıyı kaleme almamın en belirgin nedeniydi.

Ben tarihin bu sayfasını hiç bilmiyordum, belki de benim gibi bilmeyenler vardır diye düşündüm. Ve siz okurlarla paylaştım. Sevgiyle kalın…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page