top of page

Yaşasın Yemek Yemek!


İnsanın hayatında en uzun süre yaptığı şey uyumaksa eğer, en sık tekrar ettiği şey de yemek yemek olsa gerek. Yapılan araştırmalara göre ömrümüzün 25 senesini uyuyarak, 10 senesini çalışarak, 9 senesini televizyon seyrederek, 1 senesini temizlik yaparak geçiriyormuşuz. Aynı araştırmanın çok ilginç bir yanı daha var: o da kadınların, hayatlarının 17 senesini kilo vermeye çalışarak geçirmesi!

Sizlere insanın yemek ile olan ilişkisinden söz etmeye karar verdiğimde, bu konu ile ilgili yapılan araştırmalara biraz daha yakından bakmaya kadar verdim. İçlerinde o kadar ilginç (hatta gülünç) bilgilere rastladım ki, sizlerle paylaşmadan edemedim. Mesela, bir insan, hayatı boyunca tam 6 fil ağırlığında yemek yiyormuş. Düşünsenize! Bu kadar yedikten sonra, kadınların kilo vermeye yıllarını harcamalarından daha doğal ne olabilir ki?

Yemek aslında, insanın en doğal ihtiyacı, bir başka deyişle biyolojik bir gereksinim. Zaman içerisinde bu ihtiyaç, değişik toplumlarda kültürel ve çevresel şartlarla birleşince, farklı yemek yeme tarzları, farklı tatlar, lezzetler ortaya çıkmış. Kimileri çatal bıçakla yemeyi tercih etmişler, kimileri çubuklarla. Bazısı et yememiş, bazısı balık… Dini kurallar da bu alışkanlıkların bir parçası haline gelince yemek, geleneklerin doğal bir parçası haline gelmiş.

Yemek yemenin biyolojik ya da fizyolojik bir gereksinim olduğunu söyledik, oysa günümüz insanının en fazla boğuştuğu sorun “duygusal yeme” ihtiyacı. Yani bazı durumlarda insanın canı yemek yemek istemese de, sıkıldığı için, mutsuz ya da üzgün olduğu için suni bir açlık çekebiliyor. Doktorların dediğine göre, günümüzde sıkça görülen bir sağlık problemi olan obezite de fizyoloji ile psikoloji arasındaki bu uyumsuzluktan kaynaklanıyor.

İki tür insan olduğunu savunurlar: yemek için yaşayanlar ve yaşamak için yiyenler. Ben hiç kuşkusuz birinci kategoriye aitim. Yemek yemekten inanılmaz bir keyif alırım, özellikle de o yemeği sevdiğim insanlarla, güzel bir manzaraya karşı, keyifli bir sofrada paylaştığımda… Ve hep şunu düşünürüm: sigara ya da alkol bağımlılığından kurtulmak oldukça zor olmalı, ama en zoru yemek yemeği bırakmak, daha doğrusu sevdiğin lezzetlerden vazgeçmek. Çünkü insan sigarayı ya alkolü bıraktığı zaman, onları bir daha ağzına sürmüyor, oysa yemek ile aynı şey değil, çünkü az ya da çok her gün, her öğün yemek yemek zorundasınız. Ve her ne kadar zararlı gıdalardan sakınmaya ya da sürekli sağlıklı beslenmeye çalışsanız da, arada bir ipin ucu kaçıveriyor.

Demem o ki, insan ile yemek arasında yaşanan etkileşime ister fizyolojik deyin, ister psikolojik, bence yemekle yaşadığımız şey basbayağı bir ilişki. İnişler çıkışlar yaşıyoruz, bazen yeni bir tat denediğimizde tıpkı aşk gibi mutluluktan kendimizden geçiyoruz, bazen tattığımız lezzeti hiç beğenmiyoruz ve bir daha denememeye yemin ediyoruz. Bazen bağımlısı oluyoruz, onsuz yaşayamayacağımıza inanıyoruz, bezen bir anda fikir değiştirip ondan vazgeçiyoruz. Sonuçta, unutmamamız gereken en önemli nokta, her şeyin “kararında” güzel olduğu ve tüm ilişkilerde olduğu gibi, yemeği de abartının bize sadece zarar getireceği…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Adres                              : Mohrey Sigariyot 7 Bat Yam-ISRAEL
Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                          Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page