top of page

Fırtınanın ardından

Geçen hafta İstanbul’u vuran fırtınanın etkilerini anlatmaya gerek yok.

Sosyal medya paylaşımları anında herkesi bilgilendirdi. Mizahı bile hemen

üretildi. Sebepleri, doğal afet dendi; küresel ısınmanın getirisi dendi. Satır

altlarında 8 milyonluk kente göre tanzim edilen mega şehir İstanbul’un 15

milyonluk nüfusu kaldırmadığı iletildi.

Şehir yapılanmasına uygun altyapının henüz gelişmemesi sonucu kanalizasyonların yetmemesi dendi.

Bütün bunlar farklı gündem maddeleri arasında “çok kısa satır aralarında”

dile getirilip sustu gitti. Sonuç şu; Birdenbire başlayan sağanaktan, dolup

taşan asfaltta biriken sulardan, doludan, kimse kaçamadı. Kuşlar bile.

Balkonumdan gözüken çatılarda her yaz misafirimiz olan, büyümesini

izlediğimiz, aile yapılarını hayranlıkla gözlemlediğimiz martılarımızın artık

evlerinde yas var. Üç çatıda, üç farklı aile yaşıyordu. Özenle besledikleri,

güneşten sakındıkları, uzaktan bile gelse, olası tehlikelere karşı yavrularını

arkalarına alarak çığlık çığlık korudukları yavruları artık yok. Doğal afet

denen garip fırtınaya tutunamadı minicik gövdeleri. Kalan büyükler, sesleri

çıkmadan günlerdir, yuvaların başında boyunları bükük bekliyor. Yarın, öbür

gün onlar da terk edip gidecek. Fırtınadan sonra doğada sessizlik var.

Çatıların misa6rleri daha çok simsiyah kargalar. Bu sessizlik ve telef olan

canlılar canımı acıtıyor. Ya bundan sonrası…

Bitmemiş inşaatlar satılacak. 15 milyon kent 25 milyon olacak. Araçlar

artacak. Köprüler çoğalacak, asfalt artacak. Kuşlar ve arılar konacak yer

bulamayacak. Martılar zararlı haşaratı toplar yok eder, belki artık farklı

böceklerle tanışacağız. Doğal afetlerin doğal olmayan sonuçlarından

kurtulmanın tek yolu sivil toplum kuruluşları. Toplumu bilinçlendirmek. Her

alanda eğitim eğitim eğitim.

Kaynak:Şalom Gazetesi

ANET PASE/ŞALOM

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page