top of page

TÜRKİYE KÖKENLİ, ÜNLÜ BİLİM İNSANI VE ARKEOLOG

PROF. DR. JAK YAKAR İLE DALDAN DALA BİR YOLCULUK…

Sara YANAROCAK

Profesör Jak Yakar Türkiye’de doğup yetiştikten ve öğrenimini Türkiye ve ABD’de tamamladıktan sonra, İsrael’e aliya yapmış idealist bir kişi. Akademik kariyeri süresince profesörlüğe yükselmiş, özellikle Anadolu’da yaptığı arkeolojik kazı çalışmalarıyla ünlenmiş bir kişilik…


Jak Yakar kimdir? Lütfen kendinizi anlatır mısınız?


Moiz Yakar (Strumitza-Makedonya /1906) ve Renée Sidi (İzmir /1913) çiftinin en küçük oğlu olarak İstanbul’da 1943 yılında doğdum. Kardeşlerim: Sami, İngiltere vatandaşı olup,1933’te İzmir’de ve Floris Politi, İsrael vatandaşı olup 1937’de İstanbul’da doğdu.


1949 yılında İstanbul-Taksim’deki İsrael Başkonsolosluğunun açık havada yapılan açılış törenine ablamla katıldım ve her ikimiz de būyūk bir kalabalığın katıldığı bu sevinç verici olayda çocuk yaşta olmamıza rağmen İsrael'e mümkün mertebe erken göç etmeye karar verdik. Çok farklı yıllarda evlendikten sonra, her birimiz ideolojik Siyonizm ruhuna uygun ve laik duygularla aliya yaparak rüyamızı gerçekleştirdik.


Öğrenim hayatım, Aydın İlk Okulu 1949-1954; Yeni Kolej Orta Okul ve Lise (1954-1960); İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji, Prehistorya ve Proto-Historya Bölümleri (1960-1965) (Lisans); Brandeis University Mediterranean Studies 1965-1966(MA),1966-1968 (PhD).

Amerika'da okuduğum dönemde,1967’de Altı Gün Savaşı’ndan iki hafta önce İsrael Konsolosluğunun gönüllü toplama çağırısına olumlu cevap verdim ve savaşın ilk günü akşamında diğer gönüllülerle New York'tan (Paris ve Atina ūzerinden) İsrael'e vardık. Henüz askeri tecrübem olmadığı için beni ve bazı gönüllüleri kuzeyde Suriye sınırına uzak olmayan Kfar Blum Kibbutzu’na getirdiler. Orada askerde olan gençlerin yerini alıp tarımla ilgili değişik sektörlerde üç ay boyunca çok yoğun bir şekilde çalıştık. Bu savaş İsrael'i ve toplumunu daha iyi tanımama yol açtı.


Türkiye’deki askerlik görevimi, Topçu Yedek Subay olarak, Polatlı ve Erzincan’da 1968-1970 yılları arasında gerçekleştirdim.


1973 Yom Kipur Savaşı’nda gönüllü şoför olarak arabamla hastane personeline ve yaralılara servis görevi yaptım. 1974’te askere yedek olarak almaları için gerekli yetkililere başvurdum.


1975-1991 yılları arasında,47 yaşıma kadar, senede iki defa toplam 30-40 gūn Nablus ve Hebron gibi yerleşkelerde ve Ürdün sınırında, Tiran Adası’nda miluim görevimi yaptım.


1981 Savaşı’nın patlamasından çok kısa bir süre önce, acil olarak birliğime katıldım ve savaşın başında ve devamında iki buçuk ay Lübnan'da görev yaptım.


İstanbul-Nişantaşlı Sūzet Behmoaram ile 1970’te evlendim, 1971’de oğlumuz İlan doğdu ve 1995’ de resmen boşandık.


1974’te İkiztepe kazısında


Akademik kariyerinizden bahseder misiniz?


1970 Eylül sonunda, terhisimden bir hafta sonra eşimle vapura binip İsrael'e vardık. 11 Ekim'de (askerliğimin ikinci yılında temasta bulunduğum Tel Aviv Üniversitesinden misafir öğretim üyesi “guest lecturer” olarak bir yıllık davetiye almıştım) ve 14 Ekim'de Tel Aviv Üniversitesi'nin Arkeoloji Departmanında (Archaeology and Ancient Near Eastern Cultures) Anadolu ve Mesopotamya bölgelerinin Klasik Çağ Öncesi arkeoloji konularında dersler ve seminerler verdim. İlk üç sene boyunca İngilizce verdiğim derslere daha sonra İbranice devam ettim. İsrael vatandaşlığını aldıktan hemen sonra, 1980 senesinde Türk vatandaşlığını ailece bıraktık.


Üniversitedeki 41 yıllık kariyerim süresince mesleki araştırmalarımın dışında birkaç yıl boyunca değişik idari görevler yaptım: Chairman of the Archaeology and Ancient Near Eastern Cultures Department ve Director of the Sonia and Marco Nadler Institute of Archaeology. 2011’de Emeritus Profesör olarak emekliye ayrıldım. 2012’de en son Sabbatic dönemimde, aylarca kaldığım Brandeis, Melbourne ve Heidelberg Üniversitelerinde, konuk akademisyen (visiting scholar) olarak konferanslar verdim.


Anadolu Arkeolojisi saha çalışmalarınız hakkında neler anlatırsınız?


İstanbul Üniversitesinde Tūrk, İngiliz, Alman ve Amerikan hocalarla okuduğum dönemlerde,1963 kazı sezonunda İngiliz arkeolog James Mellaart'in Konya-Çumra'da meşhur Çatal Höyük prehistorik kazısında asistan olarak çalıştım. 1964’de üç ay boyunca Batı ve Gūney Anadolu bölgelerinde değişik devirlerden kalma arkeolojik yerleşmeleri tespit ve tanıma gezileri yaptım. Amerika'da bulunduğum dönemde kazı çalışmalarında kullanılan değişik yöntemleri öğrenmek için 1966 yazında, Fransızların İsrael'deki Neve Ur prehistorik kazısına iştirak ettim.Benzer bir amaçla 1971 yılında Tel Aviv Üniversitesinde çok modern yöntemlerle kazılan Tel Beersheva (Biblical period/Iron Age) Projesine arkeolojik kazı tecrūbelerimi daha da artırmak için, çalışmalara bir sezon



Prof.Dr. Aygül Süel ile Ortaköy’de



1972’den itibaren Türkiye'de önce arazi araştırmaları ve hemen sonra İstanbul Üniversitesi ile Tel Aviv Üniversitesi temsilcisi olarak İkiztepe-Samsun'da ortak kazı çalışmalarına başladım.


1975’de Etnoarkeoloji araştırmalarına yöneldim ve arazi çalışmalarımı Anadolu'nun batısından doğusuna ve kuzeyinden gūneyine 40 seneye yakın bir süreçte, būtūn bölgelerin belli başlı kırsal kesimlerinin etnolojik, etnografik ve arkeolojik verilerini inceledim. Trakya ve Yunanistan'ın bazı bölgeleri çalışma alanlarıma dahil oldu. Araştırmalarımın amacı etnografik verilerin yardımıyla kırsal bölgelerde yaşayan toplumların değişik sosyal yapılarını, ekonomik organizasyonlarını ve yerleşim şekillerini, çevreleriyle sosyo-ekonomik ilişkilerini belirlemek ve modeller ortaya koymaktı. Bu yaratılan modellerin ne derecede çok eski dönemlerde de var olup olmadığını arkeolojik belgeler sayesinde kanıtlamak amacım, arkeoloji dünyasında genelde iyi karşılandı. Çalışmalarım enteresan teoriler ortaya koydu. Yoğun çalışmalarımın neticesinde yukarıda bahsettiğim konularda değişik yayınlarım oldu.


Tel Beer Sheva kazılarının kazanımları nelerdir?


Bunun cevabı yerleşimin kronolojisi, mimari özellikleri ve buluntuları açısından uzun ve tartışmalıdır. Yaşıt ve bölgesel daha geniş bir yerleşim grubu çerçevesinde incelemek gerekir. Bu benim araştırma alanım değil. Yerleşimin kısmen restore edilmesi ziyaretçiler için bir nevi açık hava müzesi teşkil ediyor.


“Tarhuntassa” adlı projenizden bahseder misiniz?


Bu Hitit dönemi politik coğrafya projesidir. Hitit Krallığı döneminde, özellikle MÖ 1250’lerden önce Konya Ovası merkezli ve Hitit kontrolünde olan, bu bölgenin akraba yöneticisi Hattuşa'da ikamet eden o dönemin Hitit kralı, imzalı ve coğrafi detaylı çok maddeli bir anlaşmayla otonomi elde etti. İstanbul Üniversitesindeki Hititolog meslektaşlarımla müşterek yürüttüğümüz bu projenin amacı, Tarhuntassa'nın coğrafi sınırlarını Hititçe yazılı belgelerin ve arkeolojik verilerin yardımıyla tespit etmekti. Bu konuda vardığımız neticelerle ilgili birkaç yayınımız oldu.


2001 yılında Arjantin, Uruguay, Bolivya, Şili, Ekvator ve Brezilya’da süren üniversite destekli araştırmalarınız boyunca, köklü yerel geleneklerin, özellikle Şamanizm öğelerini içeren çalışmalarınızdan bahseder misiniz?


2001’de Güney Amerika ülkelerinde (Arjantin, Uruguay, Peru, Bolivya, Şili, Ekvator ve Brezilya) geçirdiğim altı ay hem meslektaşlarımla, konumla ilgili alanlarda bilgi teatisi yapmama ve hem ülkelerin kırsal alan etnik toplumlarını az da olsa tanımama yardım etti. Portekiz ve İspanyol krallıklarının vaktinde zorbalıkla hükmettiği bu ülkelerde Katolik dininin çok yaygın olduğu her yerde bariz… Buna rağmen kırsal kesim toplumlarında çok eskilere giden Şamanizm yerini korudu ve dini inançlardan silinmedi. Bunu daha yakından izlemek için Şamanlarla karşılaşıp sohbet etmek ve Şamanizm öğeleri ile ilgili sorular sordum. Ölümsüz tabiat kuvvetlerinin bilhassa toprağı işleyen toplumların kaderlerini ellerinde tuttukları inancı ve ölmüş yakınlarla irtibat kurma ihtiyacı, hemen hemen dünyanın değişik köşelerinde yaşayan geleneksel toplumlarda hala görülür. Sözüm ona modern ve merkezi dinlerin varlığı, bu uzak bölgelere yayılması, bu inançlara hiç son vermedi. Bu inançların yazılı, artistik ve maddi belgelerinin benzerlerini tam da olmasa prehistorik devir kültürlerinde de rastlamak mümkündür. Amacım, Anadolu prehistoryasında da karşımıza çıkan bu tür artistik ve maddi belgelerin olasılıklı manevi anlamıyla ilgili faraziyeler ortaya koymaktı.


Atılım Üniversitesinde Prof.Aliye Öztan ve Prof.Işın Yalçınkaya ile


Meslekteki başarılarınız konusunda size ithafen bir kitap yayınlandı. Kısaca bu kitaptan söz eder misiniz?


Almanca "Festschrift" diye tanınan ve genelde emekli olan belli başlı bilim adamlarına yakın bazı meslektaşları tarafından hazırlanan ve armağan edilen takdir kitabi niteliğinde bir yayındır. Kişinin özgeçmişine, akademik ve diğer katkılarına ve yayınlarına değinilir. Bana ithafen hazırlanan ve yayınlanan bu bahsettiğiniz kitap için de bu nitelik geçerlidir. İçerdiği makaleler iştirak edenlerin sunuşlarıdır.


Sizin aliya döneminizle, bu günkü aliyaları mukayese edersek, hangi unsurlar değişime uğradı?


Buna cevap verebilmem için yeteri kadar bilgiye sahip değilim. Aliya yapan gençlerin arasında laik siyonizm ideolojisi oranını bilemem.


Sizce İsrael’de idealizm bitti mi?

Bence değişik sosyal, kültürel, politik ve ekonomik sebeplerden dolayı çok zayıfladı.


Bir Türkiye kökenli Yahudi olarak, günümüz gençlerine tavsiyeleriniz nedir?


Zor günler geçicidir, yeni bir ortama alışmak kolay değildir. Ancak İsrael'i her anlamıyla (iyi ve kötü taraflarıyla) yeni eviniz olarak görürseniz, iradenizi yeterince kullanırsanız ve sağlanan imkânları iyi kullanırsanız bu ülkede zamanla kök salarsınız.


Sevgili Profesör Jak Yakar bana ayırdığınız değerli vakitleriniz çok teşekkür ederim.


Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page