RENKLER ve NAHAL ALEXANDER
top of page

RENKLER ve NAHAL ALEXANDER







Dünya hareketli. Rusya Ukrayna’yı işgal etti, Herzog Türkiye’de Erdoğan ile el sıkıştı, önceki Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili 50 günlük açlık orucunu 20.gününde Ukrayna yüzünden bıraktı, Istanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki 2700 yıllık İbrani yazıt Türkiye’den anavatanı İsrael’e geri dönme onayı aldı.




AMA doğanın bütün bunlardan haberi yok. O kendi salınımında pırıl pırıl parlamakla meşgul. Kendini yenilemek ve etrafa pozitif enerjisini yayma görevini yerine getiriyor. Bende bu büyüleyici anı kaçırmak istemediğimden, dünya halini dünyaya bırakıp, evime 20 dk. uzaklıktaki Nahal Alexander nehri havzasını keşfe çıktım.



32 km uzunluğundaki nehir, Batı Şeria'daki Nablus tepelerinden İsrail'e ve oradanda Akdeniz’e doğru uzanır. Kibbutzlar ve moşavlardan oluşan Emek Hefer olarak adlandırılan havzayı besler. On yıl öncesine kadar nehir, Filistin'in Nablus ve Tulkarem şehirlerinden ve civardaki İsrael köylerinden akan kanalizasyondan dolayı aşırı kirlilik içindeydi. Bölge konseyinin Filistinli mevkidaşlarıyla iş birliğiyle nehire yeniden hayat vermek için birçok çalışma yapıldı. Bu girişimin sayesinde kirli su temizlendi ve bitki örtüsü yeniden yaratıldı. Güzergâhı boyunca bisiklet ve yürüyüş yolları ile bir dizi park yapıldı. 2003 yılında, Nahal Alexander nehir restorasyon projesi, Brisbane, Avustralya'da düzenlenen Uluslararası Nehir Sempozyumu'nda Uluslararası Nehir Ödülü'nü kazandı. (Ödül her yıl olağanüstü nehir restorasyonu ve yönetimi için verilir ve en prestijli çevre ve restorasyon ödüllerinden biridir.)



Beit Yannai moshavının yakınındaki bu nehir, su kamplumbağalarının (1,2 m uzunluğa ve 50 kg ağırlığında) yaşam alanına dönüştü. Kfar Vitkin'e giden bağlantı yolu sizleri Turtle Park olarak ziyarete açılan bu parka yönlendirecek, listenize ekleyin ama erken gidin zira mevsim itibariyle çok ziyaretçi çekiyor.



Arabanızı parkettiğizde karşınıza harika bir harabe çıkacak. Burası SAMARA. Tepeden Alexander Nehri'ne doğru bakan taş binanın hikayesini merak ediyoruz.



Yapı, 19. yüzyılın sonunda Samara ailesi tarafından bir Roma dönemi çiftliğinin kalıntılarının üzerine inşa edilmiş. Müslüman olan Abdallah Samara, nehrinin kuzeyindeki toprakları ele geçirmeyi başarmış ve nehir boyunca Akdeniz’e taşınan malları izleyen Osmanlı yetkililerinin paralı gişesi haline getirmiş. Osmanlı makamları, binayı, Mihmoret körfezindeki küçük marinayı ana karpuz ihracat merkezine dönüştürüp, karpuz ihracatında gümrük vergisinin alındığı “Gömurk” adlı gümrük binası olarak kullandı. Karpuzlar, Şaron ve Samiriye tarlalarından deve kervanları ve Alexander nehri boyunca sallarla geldi. Ve oradan deniz yoluyla Mısır'a gönderildiler.


İlkbahardayız. Tepeye tırmanırken bizlere gelincikler ve papatyalar eşlik ediyor. Turmus adeta bir ödül gibi önümüze çıkıyor, irisler ise adete bir balodaymışçasına özel bir bölgede narin renkleriyle dans ediyor.



Pembeleri, morları ve kırmızılarıyla, hubeza, asparagus ve hamutzim toplayarak arada lezzetle onları mideye indidirken acıktığımızı farkediyoruz.



Bulunduğumuz yerde bir dolu tahta masalar var. Aileler etrafına doluşmuş ama biz daha doğayla iç içe olmak için yere serilecek bir ortam arayışındayız.

Yol çıkıyoruz Hadera ormanına doğru. Okaliptüs ağaçları arasında örtümüzü serip şakşuka* hazırlığına girişiyoruz. Yumurta yemeyenlere ıspanaklı. Ortam inanılmaz. Herkes baharın keyfine varmak adına yerlere serilmiş, bebekler, köpekler ve cıvıl cıvıl çocuk sesleri, kuşların şakımalarına eklenmiş.



Yemekten sonra ormanın içinde turluyoruz. Okaliptüs ağaçlarının gövdelerinin yaşlarına göre ince olmasına şaşırıyoruz. Aramızdan biri yakından bakın diyor. Her bir gövde geçmişte kesilmiş yaşlı bir ağacın kütüğünden çıktığını görüyoruz. Bilmezdim Okaliptüs ağaçlarının bir kütükten yenilenebildiğini. Kendinden güzellikler doğuran bu ağaçtan öğreneceğimiz ne çok şey var. Yıkımların ve ölümlerin içinden geçen dünyamızda, dilerim ki bu bahardan sonra, yok ettiklerinden yeniden filizlensin.

---------------

*Şakşuka – menemen tadında peynirsiz ama soğanlı ve bol domates salçalı bir yumurta yemeği.






Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page