MİDYE İSTAKOZ’A NE DEMİŞ?
- TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ התאחדות יוצאי תורכיה
- 26 May
- 2 dakikada okunur

Bu başlığın cevabı herkese göre değişiyor. Kimi midye “belanı mı arıyorsun ey istakoz” demiş. Kimisi de “bu dünyanın derdi sana mı düştü otur oturduğun yerde” demiş. Istakozun cevapları farklı onun da yaşama tutunması farklı. Duramıyormuş yerinde. Öyle ulu orta yaşamayı da pek sevmiyormuş. Ama içinde sürekli fırtınalar esiyormuş.
Midyeyi nasıl bilirsiniz? Midye denizim kayalık bölgelerinde yaşayan ve akıntılar ile beslenen bir canlı türüdür. Koloniler halinde yaşarlar. Midyenin hayat ile alması gereken tek karar nereye yerleşeceği ile alakalıdır. Bir kere bu kararı aldı mı kendisini kayaya sımsıkı yapıştırır ve hiç hareket etmeden aynı yerde akıntıların getirdiği yiyecekler ile yetinerek beslenir. Midye için bu kadar konfor yeterlidir. Mideyeler etrafları ile pek ilgilenmezler, onlara ulaşmak zor kabuklarını kırmak ise nerede ise imkansızdır. Değişmezler, değiştirmezler, kıpırdamazlar. Yeter ki dayandıkları duvar sağlam olsun. Su akıntılı yiyecek de yeterli olsun. Buldular mı bu alanı hiçbir yere gitmezler. Günümüzde sürekli yer ülke değiştiren, sektör değiştiren, okuduklarını hiçe sayarak o meslekte geçirdikleri yılları hesaba katmadan bambaşka denizlere yelken açan gençleri düşündükçe midyeye asla hak veremez olduk.
Halbuki istakoz öyle mi? Istakozlar kıpır kıpırdır. Büyürken üstündeki kabuk büyümez. Bir müddet sonra daralan ve kendisine küçük gelen kabuğun artık değişmesi gerektiğine karar verir. Büyük stres altındadır. Kendini güvende hissedeceği bir kayalık arkasına gider acı çeke çeke kabuğundan kurtulur ve yepyeni kabuğu ile yaşamaya devam eder. Istakozun gelişmesini tetikleyen ve büyümesini sağlayan yaşadığı strestir.
İnsanlar da tıpkı böyledir. Kimi bulduğu konforlu alana yapışır daha fazlasını istemez, istese de kendini durdurur. Kimi kabuğuna sığamaz konforlu alanlardan çıkıp yeni alanlar oluşturmaya çalışır.
Bir kere buldular mı rahat koltuğu yerlerinden kalkmayalar iş dünyasında kabul görmezler. Bu zihin yapısına “midye sendromu” da denmekte. Böyle insanlarla sıkça karşılaşırız. Midye sendromu ile yaşayanlar yaşadıkları yerlerin çöküşünü dahi görmezler. Görürlerse de umursamazlar rahatlarını bozmazlar.
Midye sendromu ile yaşayanlar ile yaşamı sürdürenler dikkat. Sizi de aynı girdabın içine sürüklemeleri an meselesidir. Çünkü rahatlık en kolay alışılan durumdur. Hatta sık sık duyulan “rahat mı battı?” sorusu tam da bu kkişilerin sorduklarısoruların başında gelir. Midyeler ile arkadaşlık kurarsanız önceleri pek mutlu olursunuz. Keyfiniz yerine gelir. Ama bir adım ileri gidemezsiniz.
O halde istakozları mı tercih edelim? Diye kendime soruyorum? Istakoz içgüdüsel olarak kabuğunu değiştiriyor. Siz stres altında daha çok hata yapıyor musunuz? Stres altında öğrendiklerinizi yaşamınızın içine alabiliyor musunuz? Ve en önemlisi kendi stresinizi böyle yaşamaya henüz hazır olmayan birbirlerine yükleyip yaşamı yaşanmaz mı kılıyorsunuz?
Ne midye olan ne istakoz en iyisi kendiniz olun?
Feride PETİLON
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.
Comments