İSRAEL TİCARET BAKANI TÜRKİYE’DEYDİ
top of page

İSRAEL TİCARET BAKANI TÜRKİYE’DEYDİ


İsrael ile Türkiye arasındaki ilişkileri normaleştirme çabasında

İsrael’den Türkiye’ye ziyarete gelen üçüncü isim Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivai oldu.

 

İsrail Ordusu’nun ilk kadın Tümgenerali olan Barbivai siyasete atıldıktan sonra da İsrail’in ilk kadın ekonomi bakanı sıfatını aldı. İki gün süresince Türkiye’de temaslarda bulunan Barbivai, ile Milliyet muhabiri Didem Özel Tümer’in Milliyet Gazetesi’nde yer alan söyleşisini yayınlıyoruz.


- Ziyaretinizin içeriği ile başlayalım… Görüşmeleriniz nasıl geçti?

Öncelikle, Amasra’da meydana gelen maden patlamasında hayatını kaybedenler için, Türk halkına ve mağdurların ailelerine başsağlığı diliyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Ticaret Bakanı ve TOBB Başkanı ile görüştüm. Bu toplantılar sırasında, her iki tarafta da ekonomik ilişkileri önemli ölçüde ilerletme iradesinin mevcut olduğunu fark ettim.

- İlişkileri normalleştirme çabasında İsrail’in önceliği, siyasetten çok ekonomiye/ ticari ilişkilere vermeyi tercih ettiği izlenimine sahibim. Yanılıyor muyum? Ekonomi diplomasisi daha kolay ve güvenli mi? 

Siyasi ve ekonomik ilişkiler iç içe geçmiş olmakla birlikte birbirlerine bağımlı değiller. Ekonomi, siyasi ilişkileri geliştirmek için bir köprü olduğu için biri diğerine tercih edilmemeli. Siyasi ilişkiler sarsıldığında, ekonominin üstüne cam bir tavan çekiliyor. Ekonomik ilişkiler geliştiğinde, siyasi ilişkilerin gelişmesi için bir katalizör oluyor. Liderler, ekonomik ve ticari başarıları, vatandaşları için ulusal başarılara dönüştürmeliler. Siyasi ilişkiler geliştiğinde, yeni hedefler belirlenebilir ve daha önce mevcut olmayan alanlarda yeni fırsatlar yaratılabilir. Siyasi ilişkilerin etkili bir şekilde iyileştiğini düşünüyorum. İki ülke büyükelçileri yeniden atama kararı aldı ve isimlere karar verdi. Bu süreç, Cumhurbaşkanı Herzog’un, daha sonra da Dışişleri Bakanları Çavuşoğlu ve Lapid’in ziyaretiyle başladı. Şimdi de benim ziyaretimle devam ediyor. İsrail, Türkiye ile ilişkilerini sıkılaştırmak ve bölgenin önde gelen iki ülkesi olarak hak ettiği yere geri getirmek istiyor. Ekonomik ilişkiler kuşkusuz ilişkilerimizin önemli bir ayağı.


- İlişkilerin gergin seyrettiği dönemde bile ticaretin artarak devam etmesini neye bağlıyorsunuz?

Neticede bu tamamen insanlarla ilgili. İnsanlar iş yapmak istiyor. Liderlerin rolü, bugün var olanların ötesinde daha fazla fırsat yaratmak. Türkiye, sanayi ve üretim dahil birçok alanda bölgesel bir ekonomik güç merkezi. İsrail bir inovasyon, teknoloji ve bilgi merkezi. Buna kültürel yakınlığı ve yıllar içinde vatandaşlar arasında gelişen sıcak ilişkiyi de ekleyebiliriz. Bu üçlü kombinasyon, yıllar içinde güçlü bir iş altyapısı oluşturdu. Geçmişte yaşanan krizlere karşı dayanıklılığı kanıtlanmış bir altyapı. Bunun ötesinde, İsrailli ihracatçılar ve ithalatçılar, Türkiye’nin avantajlarını ve İsrail ticareti için sunduğu fırsatları biliyor. Türkler ise İsraillilerin bilgisini ve ticari yeteneklerini takdir ediyor. Ekonomiler birbirini çok iyi tamamlıyor, ilişkilerin zemini sağlam ve siyasi krizleri de atlatabildi. Bu nedenle, ilişkileri geliştirmek ve güçlendirmek için çoğunlukla umut ve fırsat görüyorum.

 

- Ticari ataşeliklerin tekrar açılması kararı alındı. Yakın, orta ve uzun dönemde katkıları ne olur?

Ticaret ataşeleri, ticari işbirliğini teşvik etmek ve güçlendirmek için platform oluştururlar. Bu platformlar, iki ülkenin kamu sektörü ile özel sektörü arasındaki bağlantı halkasıdır. Özel şirketler ve devlet kurumları arasındaki bağlantılar için köprü oluştururlar. Kısa vadede başarıları, iki ülke arasındaki diplomatik-ekonomik bağları şirketler arasında bağlantılar şeklinde yeniden inşa etme, ticaretin önündeki engellerini çözme ve karşılıklı etkinliklere ve delegasyonlara liderlik etme yetenekleriyle ölçülecek. Orta vadede, mevcut sektörlerde yeni işbirliği platformları oluşturup yönetilmesi, her iki ülkedeki özel ve kamu kurumları arasında yeni anlaşmalar yapılması ve iki ülkenin önde gelen ekonomik aktörlerinin etkileşimine yardımcı olacağına inanıyorum. Uzun vadede, istikrarlı bir liderlik altyapısı kurulduktan ve ikili ticaretin potansiyelini en üst düzeye çıkaracak faaliyetler gösterildikten sonra, ülkeler arasındaki stratejik ekonomik işbirliği fırsatlarını belirlemek doğru olacaktır. İklim krizi, hastalıklara karşı savaş ve geleceğin tıbbi sorunlarına çözümler, endüstride verimlilik ve artan üretkenlik ve daha fazlası gibi küresel zorluklara cevap verebilecek olanlar... Mevcut küresel zorluklar, bölgesel ve küresel dönüşümler ve Türkiye ile İsrail’in bölgedeki mevcut durumu, bence, pratikte iki ülkenin tamamlayıcı yeteneklerini kanıtlamak için bir fırsat oluşturuyor.

- Karma Ekonomik Komisyon toplantısının sonbaharda yapılması planlanıyordu, netleşti mi? Buradan ilk etapta somut ne beklenebilir?  

İki ülke, 2009’dan beri gerçekleştirilmeyen Karma Ekonomik Komisyon toplantısını mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirmeye odaklandı. Komitenin yaklaşık bir ay önce yapılması planlanmıştı ama program kısıtlamaları nedeniyle ertelendi. İsrail, komitenin bu yıl toplanmasını istiyor ve Türkiye tarafından komiteye başkanlık edecek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ofisinden bir tarih bekliyor. Ortak bir ekonomik komite, güçlü ekonomik ilişkilere sahip iki ülkenin ekonomik zorluklara çözüm bularak ve yeni fırsatları belirleyerek, ilişkileri güçlendirme konusundaki istekliliğini gösteren önemli bir gelişmedir. Bu nedenle, komitenin, ticaret engellerinin çözülmesi, gümrük vergilerinin karşılıklı olarak azaltılması, ticaret süreçlerinin basitleştirilmesi ve düzenlenmesi, gümrük idareleri arasındaki işbirliğinin düzenlenmesi ve daha fazlası dahil olmak üzere iki ülkenin ekonomik ve ticari zorluklarını ele almasını bekliyoruz. Yeni fırsatlar açısından, inovasyon ve Ar-Ge, küçük ve orta ölçekli gibi çeşitli alanlarda işbirliği için yeni fırsatlar aracılığıyla ticareti artırmanın, Türk perakendecilerini tanıtarak pazar merkeziyetçiliğini azaltmanın ve aslında “pastayı büyütmenin” yollarını Türk meslektaşlarımızla tartışmayı dört gözle bekliyoruz.

 

- İsrail hükümetinin ve iş dünyasının Türkiye’deki öncelik verdiği iş birliği ve fırsat alanları neler?

Daha önce de belirttiğim gibi, Türkiye bölgesel bir güç ve ekonomisi bölgesel ve küresel etkiye sahip. Şu anda, Doğu’dan tedarik zincirleri tıkandığında ve Avrupa’da bir savaş patlak verdiğinde, İsrail ve Türk kapasitelerinin birleşimi, ülkeler arasındaki ticari ve ekonomik işbirliği potansiyelini en üst düzeye çıkarabilir. İsrail, Türkiye’nin çeşitli alanlardaki endüstri ve üretim kapasitesinin bilincinde; bu nedenle, gelecekteki endüstriyel zorluklara yanıt verecek şekilde Ar-Ge uygulamalarını ve teknolojik işbirliğini güçlendirmek istiyoruz. İsrail’de hayat maliyeti çok yüksek. Bunun üstesinden gelmenin yollarından biri rekabeti arttırmak. Bunun için Türk perakende zincirlerinin İsrail’de faaliyete geçmesini bekliyoruz. Türk otomotiv sektörü bir dünya lideri. İsrail ise bu segment için tamamlayıcı teknolojilerde yüksek kapasiteye sahip. Türkiye, İsrail gibi, küresel ısınmanın ve iklim krizinin zorluklarının da farkında. Bu nedenle tarım, su, yenilenebilir enerji ve gıda teknolojileri gibi birçok önemli alt alanı içeren alanlarda da işbirliğini güçlendirmek istiyoruz. Kovid-19 krizi, bize her zaman ileriye bakmamız gerektiğini ve vatandaşlarımızı koruma kapasitemiz açısından her zaman bir adım önde olmamız gerektiğini öğretti. Bu, yaşam bilimleri alanındaki zorlukları önceden belirlemek ve buna göre hazırlanmak anlamına da geliyor. Bu alandaki işbirliği, parçalarının toplamından daha büyük bir bütün oluşturacak ve tüm ortaklar için tamamlayıcılık sağlayacaktır.

 

- Eskiden Türkiye ile İsrail arasında sıkı bir savunma işbirliği vardı. Türkiye geçen sürede savunma sanayinde önemli yol kat etti. İsrail’in de güçlü olduğu bir alan. Sizce birlikte yapılabilecek projeler olabilir mi? Bir de Türkiye, AB ve ABD’den temin edemediği savunma sanayi ürünlerini İsrail’den alabilir mi?

Bunu 10 yıl önce orduda tümgeneralken sorsaydınız, cevaplayabilirdim. Bu konular Savunma Bakanlığımızın yetkisinde. Geçmişte bu tür projeler vardı ama bunlar iki ülkenin güvenlik güçleri arasında tartışılacak konular.

 

- İsrail Havayollarını Türkiye’ye getirmek için ön mutabakat sağlanmıştı. Ne aşamada? 

Anlaşma yakın zamanda imzalandı ve şu anda teknik sorunları çözme aşamasındayız. Anlaşmanın bir an önce hayata geçmesi için her iki taraf da koordinasyon ve belirli detaylar üzerinde çalışıyor. İsrail havayollarının Kasım sonuna kadar Türkiye’ye uçuşlarını başlatmasını umuyoruz.


İsrail’in Lübnan ile imzaladığı son anlaşma Türkiye’de de yakından izlendi. Bu anlaşma hakkında bilgi verir misiniz? 

Bu anlaşma, İsrail’in Lübnan ile mutabakata varmaya çalıştığı on yılın ardından gelen bir fırsat penceresinin oluşmasıyla imzalandı. Anlaşma, her iki ülke ekonomisine de yardımcı olacak ve İsrail’in kuzey sınırına ve bölgeye istikrar getirecek bir anlaşmadır.

 

- İsrail ve Türkiye, Körfez ülkeleriyle yeni sayfalar açıyor, BAE ile olduğu gibi… İki ülke bu gibi üçüncü ülkelerde birlikte ortak projelere imza atabilirler mi? Yoksa bunun için daha zamana ihtiyaç var mı?

Sınırlı kaldıkları bir dönemden sonra ikili ilişkileri artık daha iyi hale getirecek olan ilk adımları atıyoruz. Bölgedeki atmosfer düşünüldüğünde ve özellikle İbrahim Anlaşmalarından sonra, gelecekte bu tür bir işbirliğini değerlendirmek de mümkün olacaktır.

- Ukrayna Savaşı’nın Avrupa ülkelerinde ortaya çıkardığı enerji sıkıntısının da etkisiyle İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması tekrar gündem oldu. Ancak bazı yorumlara göre uzun vadeli bir enerji işbirliği fikrine çok yakın değilsiniz… Bu konuda İsrail’in yaklaşımı ne? Türkiye’den doğalgazın taşınması önündeki engel ne?

İsrail bir takım enerji projelerine halihazırda bağlı halde. Diğer potansiyel işbirliği alanları da var. Yenilenebilir enerji, yeşil enerji, enerji alanında inovasyon vb…

- İsrail’de seçimler yaklaşıyor. Türkiye ile ilişkilerde kazanılan ivme bu hükümetin politikası mı, devlet politikası mı? Hükümet değişirse bu politika da değişebilir mi?

Her iki ülke için de stratejik öneme sahip ikili ilişkilerin, hükümetlerden bağımsız olarak devam edeceğine eminim. Burada ulusal çıkarlar söz konusu ve hangi hükümet iktidarda olursa olsun ilişkileri güçlendirmeye devam etmek niyetindeyiz.


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page