İsrael Hamas Çatışmasının İçyüzü:
top of page

İsrael Hamas Çatışmasının İçyüzü:


Kısa Tarihçe:


1993 Oslo antlaşmasını takiben Gazze, Filistin Özerk Yönetiminin denetimine girdi. İsrael ile FÖY arasında Gazze ile ilgili ortak çalışma planı üzerinde anlaşma sağlanamayınca İsrael 2005 yılında tek taraflı olarak Gazze’den son santimetresine kadar çekildi, tüm yerleşimcilerini ve askerlerini çıkarttı, sera, tarla ve binalarına kadar pek çok gayrımenkulu mükemmel vaziyette FÖY yetkililerine devretti.


2007 yılında Gazze’de yapılan seçimleri HTÖ, (Hamas Terör Örgütü) kazandı. HTÖ, sonucu beğenmeyen bazı muhalif Fatah yöneticilerini de yüksek damlardan aşağıya atarak iktidarını sağlamlaştırdı. O günden bugüne Gazze şeridinin tek hâkimi HTÖ’ dür.


Ve Gazze’yi sözde bir “Açıkhava Hapishanesi’’ olarak tanımlayanlar için:


Gazze’yi bu hale sokan tek sorumlu, dolayısıyla HTÖ yönetimidir.


Hamas yönetimi Gazze’yi ihya edip bir Singapur yaratabileceğine, gelen milyarlarca dolarlık uluslararası yardımları silahlanmaya, tüneller inşa etmeye yöneltti. Yöneticileri, Halid Maşal, İsmail Haniye gibi isimler yolsuzluklarla 4-5 milyar dolarlarında servetlere sahip oldular (Economist’e göre) ve Gazze dışındaki yerleşimlerinde lüks içerisinde yaşadılar ve halen yaşıyorlar. HTÖ 2007 yılından başlayarak roketlerle çevredeki İsrael köylerini, (Kibutsları) devamlı olarak taciz etmeye başladı. 2008, 2009, 2012 ve 2014 yıllarında tacizler çok şiddetlendi. İsrael tarafında pek çok sivil yaşamını yitirdi. Balonlarla tarlalar, koruluklar yakıldı. Ve İsrael tarafındaki kayıplar ve roketlerin menzilleri de arttıkça hükümet yurttaşlarını koruma amacıyla Gazze’ye silahlı müdahalelerde bulundu ve HTÖ’ nün silahlanmasına engel olmak için bazı sınırlama ve ablukalar koydu.


Buna rağmen Gazze’nin su, elektrik ve yakıt gereksinimlerini sağlamaya devam etti, 20.000 civarında Gazelliye ülkesinde iş verdi.


İsrael’in amacı Gazze’liler ile barış değilse bile şiddete dayanmayan bir ‘’birlikte yaşama’’yı sağlamaktı.

7 Ekim ve sonrası:


Ne var ki İsraelli yetkililer sükünetin devamı uğruna ufak(!) bir noktayı görmezliğe gelmeyi yeğlediler 16 yıl boyunca: HTÖ’nün tüzüğünü.


HTÖ tüzüğüne göre…


Madde 7: Müslümanlar savaşıp Yahudileri öldürmedikçe yargı günü gelmeyecektir.


Madde 13: Müzakereli bir antlaşma olanaksızdır. Tek çözüm cihaddır.


İsrael’in yok edilmesi ve Filistin’de İslami bir teokrasinin kurulması şarttır. Bunun gerçekleşmesi için sınır tanımayan cihad gereklidir. İsrael, İslam onu yok edinceye kadar var olacaktır.


Tabi ki HTÖ Oslo anlaşmalarını ve İsrael Devletini tanımaz.


İşte 6 Ekim’e kadar süren ateşkesi bozma zamanının geldiğine karar veren HTÖ, 7 Ekim sabahı hem dini bayram, hem de Cumartesi günü olmasının da avantajını kullanarak roket atışlarının korumasında Gazze yakınlarındaki köy ve kasabalara baskın düzenledi. Karadan, havadan ve denizden… İsrael gafil avlanmıştı.


HTÖ inanılmaz bir katliama girişti.


1200 civarında sivil ve askeri acımasızca öldürdü,( 200’ü yabancı uyruklu) yaktı, (cesetlerinden DNA dahi alınamayacak şekilde), kadınlarına tecavüz etti. (Gazze’ye kaçırdıkları genç bir kadını soyarak ve yakarak sokaklarda sürüklediler). Bebekleri gözlerinin içine baka baka kurşunladılar. Dört bine yakın kişiyi, kimisi ağır, yaraladılar. Her türlü savaş suçunu işlediler.


Köylerde yataklarından aldıkları 250 kadar rehineyi, ( 10 aylık bir bebekten 86 yaşında yaşlı erkek ve kadınlara varıncaya kadar her yaştan) Gazze içlerine götürüp tünellerinde iki aya yakın en sefil şartlarda tuttular.


Kadınlara tecavüz edildi, yaralı olarak rehine alınanlar yeterli tedaviyi göremediklerinden yaşamlarını yitirdiler, yaşamları ilaçlara bağlı olanlar bu ilaçları alamadıklarından öldüler veya ağır hasta olarak İsrael’e getirildiler.


Bu arada İran güdümlü Hizbullah kuzeyden tacizlerini başlattı ve giderek arttırdı.


Halen İsrael’in kuzey ve güneyinde yüzbinleri aşan İsraelli evlerini terk etmiş durumda.


Savaşın ellinci günlerinde ABD, Katar ve Mısır aracılığında yapılan ‘’savaşa ara verme’’ anlaşması 7-8 gün sürdü. Bu sürede İsraelli ve yabancı uyruklu çalışanlardan oluşan 113 rehine teslim alındı; karşılığında Gazze’ye gıda, ilaç ve yakıt gibi insani yardım yapıldı.

"Israel aldığı her rehineye karşılık hüküm giymiş 3 teröristi serbest bıraktı."


1 Aralık sabahı ateşkesi bozan yine HTÖ oldu. Bir yandan Kudüs’te üç kişinin ölümüyle sonuçlanan bir terör saldırısı gerçekleştirdi, ayrıca 30 Kasım gecesi saat 24:00’ a kadar vermesi gereken rehineler listesini vermeyi red etti. Ve bunun üzerine İsrael savaşa devam kararı aldı. (Gazze’de halen mevcudiyetleri ve sağlık durumları hakkında kimsenin haber alamadığı 137 kadar İsraelli rehine daha mevcut)

Savaş Kuralları:


2007 senesinden başlayarak ve 6 Ekim 2023’e kadar HTÖ suçsuz sivilleri hedef alan onbinlerce roket saldırısında bulundu.


(Bunu kabul eden veya edebilecek bir ikinci devlet yoktur yeryüzünde)


Buna karşılık İsrael hükümeti bu vahşetin tekrarlanmaması, Gazze’ye kaçırılan rehinelerin geri alınması ve HTÖ’nün askeri ve siyasi gücünün imhası için başlattığı askeri operasyonda Gazze halkına bombalardan korunabilmeleri için güvenli bölgelere taşınmaları uyarısında bulunuyor. HTÖ ise buna engel olmaya çalışıyor.


İsrael sivil kayıpları asgariye indirmek için azami gayreti sarfederken, HTÖ değil sadece İsraelli, kendi sivil kayıplarının da en yüksek sayılara ulaşması için uğraşıyor, kadın ve çocuklarını canlı kalkan olarak kullanıyor. Ve bu şekilde dünya kamuoyunu kazanmaya çalışıyor.


Bu yazı, kimi medya kurumlarının dile getirmediği veya saptırdığı tüm gerçeklerin açıklığa kavuşturulması amacıyla kaleme alınmıştır.


İsrael'de Türkiyeliler Birliği






Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page