top of page

HAYALLER VE GERÇEKLER – ILANA GOOR MÜZESİ




Jaffa’da yürürken başınızı kaldırdığınızda bir binanın üzerinde gördüğünüz ama hiç üstünde durmadığınız bir at heykeli var. ‘Biliyorum, evet gördüm. Neymiş o? ‘ diyenleriniz varsa girin daracık sokağın içine, davetkar bir kapı, aralayın ve şaşkınlıkla gezin, farkedin, dinleyin, hissedin, hayret edin ve hepsinden önemlisi gurur duyun.

Bir kadın, bir mekan, bir hayal. Ilana GOOR Müzesi.




Müze, Eylül 1995'te halka açıldı ama tarihçesi çok eskilere dayanıyor. 3 katlı bina Jaffa limanına bakan 18. yüzyıldan kalma bir yapı ve Kudüs'e giderken sığınak arayan hacılar için bir sahil hanı olarak hizmet veriyormuş. İki yüz elli yıl önce bu ev, Kutsal Topraklara giren hacılar için ilk duraktı. Şehrin ilk Yahudi yerleşimi olan bu bina bugün, restore edilmiş ve bir kadın sanatçının vizyonuyla adeta bir tapınağa dönüştürülmüş.



Uluslararası üne sahip sanatçı, tasarımcı ve heykeltıraş Ilana Goor, müthiş bir mekan yaratmış. Çevresine duyduğu sevgiden dolayı Ilana, dört bin yıllık bir tesisi modern sanatla birleştirip, inandığı ve hayal ettiği her şeyi gerçekleştirme şansına ermiş. Eski ile yeninin harmanlanması, endüstriyelin içine yerleştirilmiş kırsallık, geometrik şekillerle çerçevelenen organik eserler adeta iki dünyayı eşit ve hoşgörülü hale getiriyor.

Odaları süsleyen Ilana Goor'un eserleri; ahşap, cam, bronz ve demirden yapılmış heykeller, mücevherler ve mobilyalar; dünyanın dört bir yanından topladığı gravürler, resimler, dökümler ve oymalar koleksiyonu. Ayrıca ona ait olmayan birçok sanat eserini ve İsrael’li ve uluslararası üne sahip sanatçıların eserlerini sunuyor.




İçeriyi gezerken hem yapının sizde uyandırdığı karmaşık hisler, hem de mekanda sergilenen sıra dışı eserler bir anda zaman mekan kavramınızı kaybetmenize sebep olacaktır. Odacıkların her birinde bambaşka hislerle yürüyoruz. Rusça ve İbranice konuşan tur rehberlerine takılıyoruz. Pek bir şey anlamasakta işaret ettiği şeylere bakıp hayretler içinde kalıyoruz.





Bir an Afrika’dayız, bir an ailesine ait kütüphanede. Bir an 5000 yıllık karşımızda duran testiye bakıyoruz, bir an mutfaktaki güğümlere. Bir saniye önce dev bir kaktüsün önünde resim çekerken diğer odada Çin’den gelen çini tabaklarla karşı karşıyayız. Araya ezan sesi karışıyor. Rehber konuşmasına ara veriyor. Bir an dev bir leylek heykelinin onca rüzgardan nasıl yıkılmadığına şaşıyoruz, diğer taraftan tavandaki deliklerin sebebini anlamaya çalışırken önümüzdeki basamaktan yuvarlanacakken tanımadığınız el sizi yakalıyor. Bir içerdesiniz, bir dışarıda. Bir tablolara bakıyorsunuz bir formları değiştirilmiş sandalyelere. Bir heykelin önündesiniz, bir su havuzunun.




Ilana Goor, 1936'da Tiberias'ta, aynı zamanda sanatçı olan tanınmış bir doktorlar ailesinde doğdu. Büyükbabası Yossef Sapir, aynı zamanda Bezalel Sanat Okulu'nun da kurucularından biriydi. İlana’yı farklı kılan herhangi bir sanat okuluna gitmemesine ve hiçbir zaman resmi olarak sanat eğitimi almamış olmasına rağmen, uluslararası bir sanatçı olabilme becerisi. Herhangi bir ekole bağlanmadığından olsa gerek tüm eserlerinde özgün bir sanat anlayışı geliştirmiş. Tekniği gibi sanatı da kendi içinde gelişmiş, bağımsız, tavizsiz bir tarz ve güç ve duyguyu birleştiren güçlü eserler ile sonuçlanmış. Goor'un çalışmaları gerçekçi görüntülere ve figürlere dayanıyor ve malzemelerin farklı orantıları ve dokuları ile karakterize ediliyor.





Ilana, 60'ların sonlarında Los Angeles'ta heykel yapmaya başladı ve 1972'de eserleri Kaliforniya Bilim ve Endüstri Müzesi'nde sergilenen ilk kadındı. 1983'te Bloomingdales, Macy's, Sacks Fifth Avenue dahil Amerika'daki çoğu büyük mağazaya toka tasarladı ve kemer sattı. 1989'da Japonya'da satılan bir mücevher serisi ve Japonya ve ABD pazarları için bronz bir mobilya ve aksesuar koleksiyonu yarattı. 1988'de konut koltuklarında en iyi tasarım- Roscoe - ödülüne layık görüldü. Sanatçının heykelleri, Yad Vashem Holokost Müzesi'ne ve Tel Aviv, Hayfa gibi şehirlerinde birçok dış mekana yerleştirildi.






Müzenin çatı katı, Eski Jaffa ve Akdeniz kıyı şeridinin nefes kesici manzarasını bizlere sunuyor. Adeta bir ödül gibi. Doğa kendi renkleriyle ekleniyor sergi keyfimize. Kaçırmayın, denkleşin gün batımı saatiyle. Terastaki heykellerin her biri sizde farklı hisler yaratırken caz konserinin anonsunu duyuyoruz. Evet bu mekanda haftanın belirli günleri konserler veriyor. Biz o gece New Orleans Camels diye bir grubun caz tınılarıyla terasta coşuyoruz. Yüreğim adeta kanatlanıyor ve şu soruyu soruyorum kendime; bu evren bu kadar güzelliklerle, sanatla, müzikle doluyken neden sürekli bir savaş ve çekişme yaşatıyor insanlık kendine?




Müze haftanın her günü açık. Bodrum katındaki bir hediyelik eşya dükkanı, Goor'un bazı sanat eserlerini satın alma fırsatını da sunuyor.

Eski Jaffa'nın kalbinde yer alan bu müze “mutlaka ziyaret edilmesi gereken” bir mekan!

Bugün 86 yaşında hala 36 yaşında olduğu gibi aktif bu kadın sanatçının eserlerini görmeye zaman ayırın.



Müze’yi gezerken hatırlayın burası aynı zamanda sanatçının evi olarak hizmet veriyor, hayalleriniz gerçeğe dönüşürse bunlara sahip olabiliyorsunuz.


Buda kendisini daha yakından tanımanız için bir mini video...
















Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page