Bir tek kişi bir ülkeyi ve halkını uçuruma sürükleyebilir mi?
- Bondi CHAKİM

- 7 saat önce
- 3 dakikada okunur

Doğru cevap:
Evet, sürükleyebilir.
Yukardaki soruma örnek olabilecek birkaç ülke geliyor aklıma.
Eminim sizin de geliyordur.
Ancak ben bunlardan tek bir tanesine değineceğim bu yazımda:
Ne Çaves’e ne de Maduro’ya… (!)
İRAN’a ve Humeyni’ye .....
1979 yılında İranda İslam Devrimini gerçekleştiren Humeyni iktidara gelir gelmez,
‘’Biz İslam Devrimini tüm dünyaya ihraç edeceğiz’’ demişti.
Halefleri tam 46 yıldır bunu yapmaya devam ediyorlar.
İran Dışişleri Bakanı Araghchi ve Savunma Bakanı Nasirzadeh 12 günlük savaş sonrası silah arsenallerini büyük çapta büyüttüklerini böbürlenerek açıklıyorlar.
Füzeleriyle değil sadece Ortadoğu’yu, Avrupa ve hatta Amerika’yı dahi vurabileceklerini iddia ediyorlar. (Ve bunlara birer nükleer başlık da ekleyeceklerini düşünürsek?)
Rejimin başarıları (!) tartışılabilir, öte yandan halkının yüzde seksen beşinin iktidara karşı olduğu bu ülkede sokaktaki İranlı’nın perişan olduğu bir gerçek…
Irak savaşı dışında 250 yıldır savaşmayan İran halkı 12 günlük savaşta ciddi bir darbe aldı...
Onu da brakın, İran halkının bugünkü durumuna bir göz atarsak;
İnsan hakları yerlerde sürünüyor.
2025 yılının sadece ikinci yarısında yirmi bin kişi siyasal nedenlerle tutuklandı.
İdam cezası genişletildi ve arttırıldı. (Bu yıl binden fazla idam cezası gerçekleşti).
Azınlık hakları, (Kürtler, Bahailer, Baluchiler), kadın hakları, sendikal haklar namevcut.
Söz, fikir, toplantı, basın, serbest dijital iletişim hürriyetleri yok gibi.
Halkın yüzde sekseni fakir.
Enflasyon yüzde otuz beşlerde geziniyor
Suyu yok, elektriği yok.
Hava kirliliği çok yüksek seviyede.
İran Afganistan ve Pakistan’dan Batıya aktarılan esrar youlunda bir köprü.
Bu yüzden esrarın bir kısmı da ülkede kalıyor.
3 milyon esrarkeş var ülkede. 800 milyonu kadın.
Ve iktidar bu konuda çaresiz kalıyor.
Ve düşünün ki petrol rezervlerinde dünya üçüncüsü, doğal gazda ise dünya ikincisi olan bu ülke halkı normal şartlarda refah ve bolluk içinde yaşayabilirdi.
Ama mollalar ne yapıyor?
Gelir kaynaklarını silaha yatırıyor.
Proksilerine İsrael’e karşı kullanılmak üzere silah yağdırıyor.
Hizbullah’a, Hamas’a, Hutiler’e, Batı Şeria’ya, kısacası nerede İsrael’e karşı bir çatışmayı körükleyebilirse.
Balistik füzelerini hem arttırıyor hem geliştiriyor.
Taraftar halkını ‘’Amerika’ya Ölüm, İsrael’e ölüm’’ diye sokaklara döküyor.
Balistik füzelerini Amerikaya tehdit oluşturabilecek şekilde geliştirmeye çalışıyor.
Nükleer güce ulaşmak için milyarlar döküyor ama sakın zannetmeyin ki bunu savaş amaçlı yapıyor!!
Bir yandan ABD ve İsrael’e ölüm diye bağır, öte yandan balistik füzelerini geliştir ve öte yandan da nükleer çalışmalarımız barışçı amaçlar içindir de.
Hadi canım sende......
Dünya da bunu yutuyor. Daha doğrusu bugünü kurtarmak peşinde olan ucuz politikacılar yarını fazla düşünmeden saldırgan İran’a karşı gereken tedbirleri almaktan kaçınıyorlar.
Bırakın silahlı çatışmayı, gereken ciddi ekonomik yaptırımları uygulamaktan da kaçınıyorlar.
Avrupa Birliği ve B.M. bugünlerde yaptırımlar konusunda İran’la tekrar müzakerelere başlamayı düşünüyorlar. Bu kaçıncı? Sayısını unuttuk.
Nükleer güç konusunda İran Kuzey Kore’yi örnek alıyor. Bu ülke atom bombasına sahip ve hiç kimse de ona dokunmuyor. Ve hatta dokunmaya korkuyor da... Atoma sahip olmak bir yandan rejimin de garantisi oluyor. Sigorta poliçesi gibi.
Bu durumda akla gelen soru şu oluyor:
İran önce atom bombasına mı sahip olacak yoksa mollalar rejiminin çöküşü mü önceliği alacak?
Soruya cevap vermek zor.
İrana karşı durmaya çalışan, İsrael dışında, ABD var.
7 Ekim’in mimarı olan Kasım Süleymani’yi devre dışı braktı birkaç sene evvel.
Yine iki yıl kadar önce -İrana karşı ve İsrael ve bazı körfez ülkeleriyle birlikte-‘’Middle East Air Defense’’i kurdu.
Ve görevlileri Katar’da eğitim gördü.
(İsrael Katar ilişkileri de benim için tam bir muamma. Söylentilere göre on yıl kadar önce İsrael Katar ordusuna eğitim vermiş?)
İranın 120 milyar dolarına Batı bankaları el koymuş durumda...
Buna karşılık Çinlilerle yaptığı enerji antlaşması sonucu İran 25 senelik bir süreçte olacak. Doların sahibi olacak…
Ülkenin bugünkü lideri Haminai’nin iddiası 2040 yılında İsrael Devleti artık var olmayacak….
7 Ekim öncesi İsrael’deki gösterilere bakarak bu sürenin daha da kısalacağını iddia etti.
7 Ekim’de Hamas’ın düğmeye basmasında İran’ın etkisi olduğu söylenir.
Zira 7 Ekim’den tam bir ay önce Suudiler 12 kişilik bir İsraelli heyeti resmi bir şekilde kabul ettiler.
Bununla da yetinmediler. Olayın tüm dünya basınında duyurulması için de özel gayret sarf ettiler.
İran’ın iki ülke arasındak’ bu yakınlaşmayı ve normalizasyona giden momentumu durdurmak için Hamas’a ‘’harekete geç’’ emrini verdiği bazı uzmanlarca dile getirildi.
Kısacası İran, halkını hiçe sayan, bugün Ortadoğu için, yarın ise tüm dünya için bela olacak bir çıbanbaşı...
Önce Şah, sonrasında molla rejimi koca Pers İmparatorluğu’nu ne hale getirdi.
Yazık.......
Bondi CHAKIM
Bir önceki yazımı okudunuz mu?

IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.





Yorumlar