top of page

İki Güncel Yazarın Üç Kitabının Düşündürdükleri


Bu hafta bahsetmek istediğim konu iki güncel yazarın, Portekizli Jose Rodrıgues Dos Santos ve İsraelli Yuval Noah Harari’nin üç kitabı ve bu kitaplardaki Tanrı kavramının, yazarları farklı olmakla birlikte, şaşılacak derecede örtüşmesi.

Dos Santosun kitabının Türkçe adı: Tanrının Formülü.

İngilizce adı: Einstein’s Enigma

Özgün, Portekizce adıysa : A Formula De Deus

Kitap 2006 yılında baskıya verilmiş.

Buna karşılık Harari’nin kitapları daha sonra basıldıklarından ve Santos’un kitabındaki bazı tezlerle inanılmaz örtüşmeler gösterdiklerinden, İsraelli yazarın bu kitabı okumuş olduğuna inanmak istiyorum. (Kendisine sorabilmeyi çok isterdim)

Hararinin bahsi geçen iki kitabı ise ‘’Homo Deus’’,(2015) ve ‘‘21nci Yüzyıl için 21 Ders’’ (2016).

Tanrının Formülünden başlıyalım. Portekiz, İran ve hatta Tibeti de kapsıyan bir aşk serüvenini ön planda tutarak okuyucuyu sürükleyen yazar, arka plandaysa Tanrının varlığının bilimsel ispatını arıyor.

Ve buluyor.

Dindarlıklarıyla ünlü olmıyan iki meşhur Yahudiye , (Ben Gurion ve Einstein), kitabında yer veren yazar, 25’in üstünde bilimsel kitap ve makaleyi de referans alarak, dünyanın yaratılışının ancak çok üstün bir zeka tarafından ve yaşamı sağlamak için planlanabileceğini ispatlıyor.

Yedi sekiz tane kadar değişik, olasılıkları bilimsel açıdan milyonlarda bir ile ifade edilebilecek ve yaşam için olmazsa olmaz parametre aynı noktada buluşuyor, hepsi gerçekleşiyor ve yaşamı mümkün kılıyor. Bu kadar tesadüf bir araya gelemez dememek mümkün değil. (Statistik okuyanlarımız için bu olasılığın trilyonlarda çok sıfır sonrası birle ifade edilebileceği malumumuzdur). Bu da yetmezmiş gibi, bilimsel veri ve teorilerle hesap edildiğinde, (Big Bang/ Büyük Patlama teorisinde öngörülen şekilde ışıkların frekansına göre ölçüldüğünde), bilimsel evren tarihiyle Tevrattaki evren tarihi birebir örtüşüyor. Harari’ye geçmeden önce önemli gördüğüm kitaptaki şu birkaç satıra da yer vereyim.

“Einstein Yahudi olmakla birlikte dindar bir adam değildi. Zalim bir kudrete değil de hayranlık uyandıran bir ahenge inanırdı. Kutsal bir varlığa değil de zeki bir mevcudiyete, evrensel bir güce inanırdı. Tanrının geleneksel manada üzerimizde duran bir varlık olarak değil de, her yerde hazır ve bilinmez, belki de ne iyi ne de kötü olan, zeki bir yaratıcı olarak, her bakışta, her nefeste, hem evrende hem atomda varolan ve her şeye anlam veren bir Yaratıcı olduğuna inanırdı.”

Harari’ye geçelim ve Tanrı kavramıyla ilgili şu satırlarına bir göz atalım.

‘’Tanrı var mıdır?’’ diye başlıyor yazısı ve şöyle devam ediyor:

Cevabı hangi Tanrıyı kasdettiğinize bağlı. Kozmik sırrın ifadesi mi, yoksa ölümlü dünyamızın yargıcı mı? Bizler evrenin sırlarını açıklıyamadığımız zaman Tanrıya başvurur, ondan medet umarız. Bu gizemli Tanrının en temel özelliği hakkında hiç bir somut şey bilmememizdir.

Öte yandan, başka bir bağlamda insanlar Tanrıyı, hakkında çok fazla şey bildikleri ‘’dünyanın yargıcı’’ konumuna getirirler. Bu ‘’dünya yargıcı’’nın moda, yemek, içki, politika ve seks konularında ne düşündüğünü kesin ayrıntılarıyla biliriz.

Örneğin bazılarımıza göre, kısa etek giyen hanımlar veya homoseksüel gençler O’nu kızdırır. Bazılarımıza göre alkol aldığımızda O’nu çok kızdırırız, ama bazılarımız da Cuma akşamı, diğer bazılarımız içinse Pazar sabahları alkol almazsak O’nu kızdırırız. O’nun neyi benimseyip neyi yasak ettiğine dair kütüphaneler dolusu kitap yazılmıştır. Bu Tanrı tanımı için gayet somut şeyler biliriz. Bu Cihatçıların, Haçlıların, engizisyon uygulayıcılarının buyruklarını uyguladıkları Tanrıdır. Bu üç grup da O’nun isteklerini en iyi bilenler ve uygulayanlardır, (kendilerince).

Biz insanlar evrenin anlıyamadığımız sırlarını ona atfeder ve aynı solukta “madem ki ‘’Big Bang’’i anlıyamıyoruz, öyleyse başını örtecek, aynı cins evliliklere karşı oy kullanacak ve Cumartesi günleri asansöre binmiyeceksin” deriz hemcinslerimize.

On Emirden üçüncüsü ‘’Tanrının adını boş yere anmamayı’’ bize emreder. Belki de bu emrin altında yatan esas anlam Tanrı adını siyasal çıkarlara, ekonomik hırslara , ve kişisel kinlere alet etmemek .” diye bitiyor kitabın bu kısmı.

(İnsanlığın ve evrenin geleceği konusunda da çarpıcı örtüşmeler var kitaplar arasında, -özellikle Homo Deus ile-, ama yazı zaten uzun oldu, o bakımdan bu ayrıntılara giremiyeceğim bu hafta. Ancak günümüzde gerçekleşen bilimsel ve teknolojik gelişmeler, biraz da her iki yazarın kurgubilim kıvamında öngörüleriyle bizleri sonsuz ufuklara doğru sürüklüyor adeta.)

İnancın insanlar için gerekli ve olumlu bir duygu olduğuna inananlardanım. Yeter ki kişinin inancı, başkalarının inancını hor görmeye veya red etmeye varmasın, hele hele köktendinciliğe, yobazlığa kesinlikle yer vermesin. İnanç insanları ayırmaya değil de bir Yaratıcı etrafında birleşmeye yöneltsin. Sanırım, Masonların Yaratıcıyı/ Tanrıyı tanımlama şekilleri bu konuda en yapıcı olanlarından biri.

Mensuplarını hangi dinden, hangi inançtan olursa olsun, ‘’Evrenin Ulu Mimarı’’ inancı ve çatısı içersinde bağırlarına basıp, birleştiriyorlar.

Ve belki de en iyisini yapıyorlar.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Adres                              : Mohrey Sigariyot 7 Bat Yam-ISRAEL
Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                          Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page