top of page

Koca Koca Gemiler


Geçtiğimiz hafta kısacık bir tatil için Dubrovnik’teydim. Bizi havaalanından otelimize götüren taksinin “konuşkan” şoförü bizi önemli bir konuda uyardı: “Eski şehrin surlarını ziyaret edecekseniz eğer, ya sabah 10.00’dan önce ya da akşamüstü 16.00’da sonra gidin. Aksi halde adım atacak yer olmaz.” Bu zaman dilimi bana çok ilginç geldi ve sebebini sordum. Meğer her gün kıyıya yanaşan Cruise gemileriymiş bu kalabalığa neden olan.

Aynı olay, bayram tatilinde Karadağ’da başımıza geldi. Daha önce Kotor’a gitmiş olanlar bizi sıkı sıkı uyardı: “Aman ha, gün içinde plajlarda olmaya gayret edin, şehir merkezi turist kaynadığı için, gezmekten hiç keyif alamazsınız.” Tavsiye verenler haklı çıktı, çünkü gün boyunca kıyıya yanaşan Cruise gemilerinin yolcuları 20’şer 30’ar kişilik gruplar halinde, turist rehberleri eşliğinde, bir yandan kenti gezerken, bir yandan da çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu.

Sonra aklıma geldi: Bir zamanlar, özellikle bahar ve yaz aylarında İstanbul’un Kabataş, Karaköy sahillerine demirleyen Cruise gemilerinden eser yok artık. Bir ara sayıları o kadar çoktu ki, İstanbul Modern’in restoranına rezervasyon yaptırırken ilk sorduğunuz soru: “Affedersiniz, Cruise gemisi yok, değil mi?” olurdu. Sebebi ise, o devasa gemilerin bütün manzarayı kapatıyor olmasıydı. Bir yandan öfkeleniyorduk manzaramızı kapattıkları için, bir yandan da şehrimizde turist patlaması yaşanması bizi sevindiriyordu. Peki, nereye gitti bizim o koca koca gemiler?

Küçük bir araştırma yaptım ve sonuçları okudukça üzüldüm. Türkiye’de, geçtiğimiz 15 yılda çok önemli atak yapan Cruise turizmi şu son birkaç senede çok ağır darbe almış. Birçok uluslararası gemicilik şirketi, 800’den fazla geminin rotalarından Türkiye’yi çıkartmışlar ve tabii en büyük darbeyi en büyük potansiyeli olan İstanbul almış. Artık İstanbul’a neredeyse hiç gemi gelmiyor, düşünsenize! 2015 yılında uğrayan gemi sayısı 345 iken, 2016 yılında sayı 56’ya düşmüş. Gelen yolcu sayısı ise 600 binden 44 bine gerilemiş. Yani kayıp oranı yüzde 92 seviyesinde. Ne kadar yazık…

Cruise gemilerini uzaktan her gördüğümde, kendi kendime şöyle derdim: “60 yaşımdan sonra, bunlardan bir tanesiyle güzel ve uzun bir tura çıkacağım!” Sonra yaşım ilerledikçe, yaş sınırını 70’e yükselttim, ama daha da ileri atmamaya kararlıyım. Hayalim Norveç fiyortları ya da Volga Nehrinde Beyaz Geceler Turu. Yani uçakla yapılamayacak türde gezilerde gözüm. Gidenlerin dediğine göre, Cruise yolculuğu en kısa bu şekilde özetlenebilirmiş: Gözlerinizi birkaç saniyeliğine kapatın... Yüzer bir lüks otelde, hatta küçük bir şehir içinde, dünyanın en güzel denizlerine, en güzel kentlerine yolculuk ettiğinizi hayal edin… Hayali bile güzel geliyor insana.

Demem o ki, manzarasından rahatsız olup restoran rezervasyonlarımızı iptal ettirsek de, kalabalık güruhundan bunalıp tur saatlerinde başka yerlere sığınmayı denesek de, Cruise turizmi bir ülkenin ekonomisinin bel kemiği bence. O yüzden size sesleniyorum koca koca gemiler: GERİ GELİİİİİN!

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page