top of page

Bir yılın geride bıraktıkları…


Bir İsrailli olarak göğsümüzü kabartabilecek pek çok olaya tanık olduk 5777 yılında. Örneğin her ülke yurttaşlarının mutluluk endeksini ölçen uluslararası kurum tarafından dünya on birinciliğine layık görüldük, ABD ve Almanya gibi ülkeleri arkamızda bırakarak. (halen terörle iççice yaşadığımızı da hatırlatayım bu arada!)

Hastanelerimizin hiç de arzulamadığımız doluluk oranlarına rağmen, dünyada sağlık konusunda bizden ileri durumda olan sadece 8 ülke var! Mart ayında yayınlanan Blumberg Ajansının raporu söylüyor bunları…

Erkeklerimizin ortalama ömrü 82’ye yaklaşırken, kadınlarımız 84 yaşından fazla yaşıyor. Başarılı start up’larımızın ardı arkası kesilmiyor, 15 milyar dolara Intel’e satılan Mobileye gibi bir start up’ın sahibiyiz.

Kişi başına düşen ortalama gelirimiz ilk defa olarak 40 bin doları aştı. OECD ortalamasını yakaladık. (Toplumumuzdaki düşük gelirli ve çok çocuklu Ortodoks ve Arap kesimimize rağmen!)

Uluslararası ilişkilerimizde, Müslüman ve Arap ülkeler dâhil, açık ve kapalı bir şekilde, ciddi gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. Ama ben tüm bu konulara değil de, en az bunlar kadar önemli gördüğüm 5777 yılının başka bir olayına değinmek istiyorum: Elor Azarya olayına…

Ancak bu olayı aktarmadan önce, geçtiğimiz yılın kısa bir terör bilançosuna değineyim. İsrail Dışişleri Bakanlığı arşivinden alınma aylık veriler şöyle:

Aylık terör olayı: Ekim 2016 - 410, Kasım– 423, Aralık -258… Ocak 2017- 360,

Şubat – 327, Mart -321, Nisan – 276, Mayıs -362, Haziran -173, Temmuz -298…

Terör olayını da tanımlıyayım: Bıçaklı saldırı, taş atma (bazıları çakıl taşı boyunda olmayabiliyor!), yol kenarına patlayıcı döşeme, ateşli silahlarla saldırı, Molotof kokteyli, otomobil veya ağır vasıtayla yaya ezme…

Gelelim Elor Azarya olayına:

2016 yılı… Hebron’da yaşayan iki Arap terörist, askeri sınır noktasında görevli iki askere saldırıp bıçaklıyorlar. Askerlerin ateş açması sonucu, iki teröristten biri öldürülüyor, diğeri ağır yaralanıyor. Olaydan 2-3 dakika sonra, olay yerinde bulunan Elor Azarya isimli asker, yerde yatan yaralı teröriste ateş ederek onu etkisiz hale getiriyor. Azarya kendini ve diğer askerleri koruma amacıyla ateş ettiğini iddia etse de, tutuklanıyor.

Aynı yılın mayıs ayında mahkemesi başlıyor. İsrail toplumu ikiye ayrılıyor. Kimine göre Elor bir kahraman, kimine göre ise İsrail Savunma Güçlerinin yasalarına uymayan bir suçlu. Tutuklu olarak davası görülürken medya, politikacılar, ordu görevlileri, hukukçular, fikir önderleri, yakın ailesi, silah arkadaşları, toplumun her kesimi dava hakkında görüş bildiriyorlar, yorumda bulunuyorlar. Aylarca gündemde kalıyor olay ve mahkemesi… Şubat 2017’de Azarya 18 ay hapis cezasına çaptırılıyor. Avukatları kararı temyiz ediyorlar.

Temyiz avukatların itirazını reddediyor. Bir süre hapiste yattıktan sonra Genelkurmay Başkanına başvuran Azarya, cezasının hafifletilmesini rica ediyorsa da, bu istek de reddediliyor.

Daha önce de belirttiğim gibi İsrail toplumu bu dava ve karar hakkında fikir birliğine varmış değil. Ancak gerçek şu ki, bu kadar acımasız bir terör sağanağında boğuşan İsrail halkı ve de özellikle devlet kurumları, bu şartlara rağmen hukuk müessesinin, İsrail Savunma Güçlerinin ve toplumun etik yasalarının her şeyin üstünde olması gerektiğini kanıtladılar.

Ve bence bu olay bu bağlamda geçtiğimiz yılın en önemli olaylarından biri. Aynı zamanda İsrail ulusunun yarınlara daha iyimser bakmasının ve gerçek gücünün, sadece maddi değil manevi gücünün de, gururlu sebebi.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page