![](https://static.wixstatic.com/media/8ac52f_d4552511dbb446aba1e6c4c48c478608~mv2.jpeg/v1/fill/w_980,h_1307,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/8ac52f_d4552511dbb446aba1e6c4c48c478608~mv2.jpeg)
Zebraları çok severim. Siyah üstüne beyaz çizgili bir hayvandır. Benimle hem fikir olmayan birçok kişi tanıdım. Zebraların beyaz zemin üstüne siyah çizgileri olduğunu iddia ederler. En çarpıcı yanı, siyah ile beyazın bir şölenidir adeta. Zebraların en büyük özelliği, dış görünümlerinin birbirlerine hiç benzememesidir. Tıpkı hayat gibi, hayatlar gibi.
Siyah beyaz arasında gidip gelen insan aslında elinde rengarenk bir pantoneye sahip bir boyacıdır. Amacı kendi yaşamını adeta bir tabloyu yaratır gibi yaratmaktır. Kimi zaman kırmızının enerjisinden, kimi zaman mavinin dinginliğinden veya morun mistisizimden yararlanır. Siyah ve beyaz vazgeçilmezidir. Yalnızlık, gizem ve dengenin rengi siyah ile masumiyet ve güvenin rengi beyaz en etkili renklerdir.
Bizler de siyah rengi mutsuzluk ve kötümserlik, beyazı ise mutluluk ve iyimserlik ile bağdaştırırız. Aslında, iyimserin iyimser olması, durumunun iyi olmasından veya kötümserin mutsuz ve üzgün olması hayat koşullarının kötü olmasından kaynaklanmaz. Aralarındaki fark çoğu zaman bakış açısıdır. Hayat kimse için günlük gülistanlık değildir. Tam tersine zorluklar ve engebeler ile doludur.
Gülü dikeninden dolayı şikayet etmek yerine dikenine rağmen sevmeye çalışmak daha akılcı olmaz mı? Çünkü dikenler her daim olacaktır. Bu konuda yalnız değiliz. Hatta hepimiz eşitiz. Eşit olmadığımız tek durum dikenlerin elimize ne kadar battığı noktasıdır. Kimimiz sıkıntılardan daha güçlü çıkar ve hayatımıza devam ederiz. Kimimiz ise aynı durumdan hiçbir ders çıkartmaz şikayet üstüne şikayet eder ve hayata devam ederiz. Her iki durumda da hayat devam eder. Hayat durağan değildir. Başarı ile verdiğimiz sınavlar hayatımıza katkılar sağlar. Hayatta nefes aldığımız her saniye bir mucize aslında. Birilerinin bunu bize hatırlatmasına gerek yok ki…
21. Yüzyılın bu baş döndüren hızına yetişmek insanı yormakta. Bu hız ise tüm renkleri birbirine çarpıştırıyor. Gökkuşağı eskisi kadar çok görülmüyor. Çıkınca da beton yığınları arasında görmek herkese nasip olmuyor. Hal böyle olunca siyahın kaderini suçlanmak, beyazın kaderini kirlenmek olarak belirledik.
Zebralara artık farklı bakın ve siz de kendinize sorun; siyah üstüne beyaz çizgiler mi, beyaz üstüne siyah çizgiler mi var?
Comments