Vayikra kitabının büyük bir bölümü KURBANLARLA ilgilidir. Bu peraşalar Tora’nın merkezini oluşturur ve diğer dört kitapta bu tohumun etrafında açan tomurcuklar gibidir.
Bu haftaki bölümde genellikle SUNU olarak tercüme edilen KORBANOT hazırlığıyla ilgili talimatları okumaktayız. Korbanot sözcüğü “KİRUV” – “YAKLAŞTIRMAK” kökünden gelmektedir ve “bizi Tanrı’ya yaklaştıran sunular” kavramını ifade eder. İbranice’de karov’un (yakın) isim hali olan kiruv sözcüğü “Birinin Tanrı’ya yakınlaşmasını sağlayan bir uzanma, erişme yolu” anlamını taşır. İşte kurban da buydu, Tanrı’ya yaklaşmanın bir yolu.
Atalarımız, yaratılıştaki her şeyin Tanrı’ya ait olduğunu baştan kabul etmişlerdi. Sahip olduğumuz ve olmadığınız her şey Tanrı’ya aitse, TANRI’ya – bizi O’na yaklaştıracak ne sunabiliriz (ki)?
Günümüzde ibadet şekli olarak bir şeyler kurban etmek bize oldukça uzak bir kavram. Affedilmek veya sağlık için sunulan kurbanlar, günahlar veya teşekkür için takdimeler bütün bunlar modern dünyada anlaşılması oldukça zor olan kavramlar. Böyle bir şeyi yapmayı düşünemeyiz.
“Bir kişi (Nefeş), istemeden, Tanrı’nın yasak niteliğindeki Mitzvalarla ilgili bir hata işlerse ……… kurban kesmeli, kanını ve yağını yakmalıdır. (Vayikra 4:2-3) EMRİNİ OKUYORUZ.
Şayet Korban’ın, ruhumuzun derinliklerine inerek Tanrı’ya yakınlaşmaya çalışmanın kişisel bir süreci olduğunu düşünürsek yukarıda sözü edilen talimatlar TEŞUVA kavramına çok ters değil mi?
Bilgiler bize, AVODA, yani İBADET eylemlerinin bir zamanlar FİZİKSEL ve SOMUT olduğunu hatırlatmaktadır.
Bu haftaki bölümde okuduklarımızla günümüzde benimsenen DUA şekli ile arasında bir tezat olduğunu düşünmek işten bile değil. Üstelik metinde de bu konudan hiç bahsedilmiyor.
Tanrı, “Şimdilik bana bu şekilde yaklaşacaksınız: Sonra, insanlık biraz daha evrildiğinde yaklaşmak, şükran sunmak ve günahlarınızı affettirmek için başka yollar bulacaksınız” der mi ?
Eğer Tanrı bize ileride aramızdaki ilişkinin değişebileceğine dair bir uyarıda bulunmuş olsaydı ve bir gün vücut sıvıları, yağlar ve küller yerine sözcüklerle bağlantı kurabileceksiniz demiş olsaydı, hayatımız biraz daha kolaylaşırdı.
Ama aynı zamanda bu sözcükler kafa karıştırıcı olur, atalarımızı şaşırtır ve üzerdi. Korban geleneğinin uygulandığı o günlerde, hiç kimse bugünkü tuhaf ve modern ibadet şeklinden bir rahatlama elde edileceğini, mutlu olunabileceğini düşünemezdi.
Doğrusal zaman maalesef sadece tek bir yönde ilerlememize izin veriyor, YANİ HER ZAMAN GERİYE BAKIP OLANLARI GÖREBİLİYORUZ AMA İLERİYİ GÖREMİYORUZ.
AMA TORA SAYESİNDE “DOĞRUSAL” ZAMANIN YANI SIRA “DÖNGÜSEL” ZAMANI DA YAŞIYOR ve DEVRALIYORUZ.
Her yıl Nisan aynının YENİ AYINA varıyor, her yıl Şemot kitabına veda ederken MİTZRAYİM kitabıyla MISIR’dan ÇIKIŞI yeniden canlandırmaya hazırlanıyoruz. Ve her yıl, VAYİKRA’nın KURBAN ALANINA giriyor ve hayvan kurban etmenin dönüştürücü etkisini zihinlerimizde canlandırıyoruz. Bu yıl ben de (Rabi Yishak BİLMAN) bu cümleleri yeni bir bakışla okuyorum.
Son aylarda bedenimin fiziksel parçalarıyla yeni ve karmaşık bir ilişkiye girdim. Kaslar, yağlar, kan, sinirler ve böbrekler. Tıbbın elde ettiği o kadar ilerlemeye rağmen bedenimizin ne kadar karmaşık ve ne kadar sır dolu olduğunu daha iyi anlıyorum. Modern tıbba inanan ve çok değer veren biri olmama rağmen hala anlamadığımız o kadar çok şey var ki.
Dolayısıyla, bu haftaki Tora bölümüne daldığım zaman, aklımdan çıkmayan ve beni en çok etkileyen düşünce FİZİKSEL BEDENLERİMİZİN gizemi oldu. Etimiz kemiğimizle Tanrı arasında nihai bir bağlantı olduğunu açık bir şekilde hissediyorum.
Bu bağlantının ne olduğunu sözcüklere dökemesek de ASLINDA TANRI’ya SUNMAK (ריח ניחוח) İSTEDİĞİMİZ ŞEY BEDENLERİMİZDEKİ HAYATTIR. (הקרבה עצמם)
HAYAT TANRI’DAN GELİR VE TANRI’YA DÖNER.
BEDENLERİMİZİN KUTSALLIĞI HİSSEDİLEN AMA DOKUNULAMAYAN, YAKILABİLEN AMA YENEMEYEN KURBANLAR GİBİDİR.
Sevgilerimle - Shabat Shalom
Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA
Comments