VAYİKRA - İLK NEDEN
- Moşe PASENSYA
- 1 Nis
- 3 dakikada okunur

Vayikra, Tora’nın üçüncü kitabıdır. Bina Sefirasına yani ruhumuzun Neşama seviyesine karşılık gelir.
Vayikra kitabı, yalnız Kohen’ler için geçerli olan Tapınak ibadeti (Kurban) ile ilgilidir. Bu nedenle neden her yıl okumamız gerektiğini anlamak zordur.
Fedakarlık – Kurban kelimesinin kökü İbranice Karov yani Yakınlaştırmak anlamına gelir. Hayat Ağacında yer alan on sefirotu “BİR” olana kadar yakınlaştırmak ile ilgilidir.
Yılın ilk bölümü, BEREŞİT – RUHUN İNİŞİ ve fiziksel forma dönüşmesine ayrılmıştır. Bu enkarnasyon hikayesinin sonunda kendimizi fiziksel gerçekliğin dar perspektiflerinde köleleşmiş olarak buluruz.
Yılın ikinci bölümü, ŞEMOT - Bize kurtuluş yolunu, ruhun İLAHİ ÖZ'e nüfuz edişini ve uyanışını gösterir. Tanrı kalbimize giden bir yol bulmalı ve biz de Gerçekliğin kalbine giden bir yol bulmalıyız... ki bu TANRI BİLİNCİDİR.
Hayatın karmaşıklıkları çoğu zaman bizi kutsallığın – maneviyatın odağından uzaklaştırıyor gibi görünür. Yılın üçüncü bölümü – VaYİKRA – “… O çağırdı…”. Yaklaşmaya odaklandığımız, yani içimizdeki çağrıyı dinleme yeteneğimizi geliştirdiğimiz bölümdür.
“Bene-YisraEL’e konuş; sizden bir adam Tanrı Adına korban getireceği zaman korbanlarınızı çiftlik hayvanlarından – sığırdan veya davardan getirebilirsiniz. (Vayikra 1:2)
Çoğumuz için, hayvanları bir sunakta kurban etme fikri yabancı ve soyut bir kavramdır. Tapınak uzun zaman önce yıkıldığından, bu mitzvayı deneyimlemeye en çok yaklaştığımız an, dua rituelinde Korbanot'u okuduğumuz zamandır.
Peki, günümüzde Tapınak olmadan kurban sunmanın bir yolu var mıdır?
Tora, Moşe’nin, Tanrı tarafından VAYİKRA (ויקרא) - Sevgi ile Çağrıldığını, Bilam’ın ise RASLANTI anlamına gelen VAYİKAR (ויקר) sözcüğü ile (Bam 23 :4) çağrıldığını kaydeder. Tek bir ALEF harfi bu büyük farkı yaratır. Ancak Moşe’nin Çağrısında da yer alan Alef sanki zar zor varmış gibi küçük yazılmıştır.
"KAN" anlamına gelen "DAM" kelimesini "İNSAN" anlamına gelen "ADEM" kelimesine dönüştüren yine ALEF’tir. Kan, fiziksel yaşamı temsil ederken Alef, Tanrı’nın bizdeki parçası olan ruhumuz ile ilgilidir. İkisi birlikte mükemmel dengeyi - Tam Kişi’yi sembolize eder. Alef, insanı Tanrı'ya bağlayan ruhsal göbek bağıdır. Yaratıldığı Tanrı'nın suretinde yaşayan biri.
Şimdi Alef’in neden küçük yazıldığını anlayabiliriz. Yüce Tanrı, yapacağın kurbanın içinde Manevi dünya da olmalıdır der gibidir. Bu ruhunu O’nun varlığı ile doldurmak – Uyarmak’tır. O zaman kanı temsil eden Nefeş - (Ani) benliğimiz dışarı çıkar ve ruhumuzun Öz’ünü temsil eden Neşama - (Anohi) seviyesi tüm varlığımızı doldurur.
Bu sevgilinin AŞKINI bulmasına benzer. Bu ikili ilişkide aşağıyı; "Senin uğruna her gün öldürülüyoruz ; kurbanlık koyunlar gibi addediliyoruz." (Mez 44 :23) sözleri ile uyarırız. Yukarıyı ise "O’nun cevap vermesi yani O’nun tarafından bilinmektir"
Bu nedenle Yüce Tanrı’nın içimizde barınması için bir Mişkan (Mikdaş) yaratırız. Bu bir nevi Manevi dünyanın fiziksel dünyada yer almasıdır. O’nun hasretini çekmeyi ifade eder.
IŞIK için kullanılan İbranice kelime, "OR" (אור)’dur. "Deri" (עור) için de aynı sözcük kullanılır. Ancak hayatın tamamı – insanın dönüşümü tek bir Alef ile gerçekleşir.
Alef, alfabenin ilk harfi olarak her şeyin İlk Nedeni olan AŞEM'i ifade eder.
İlk neden (sebep) arayışı felsefeye özgü değildir. Bütün büyük düşünürler bunu yapar. İlk prensip düşüncesi, kendi adınıza düşünmeyi öğrenmenin, yaratıcı potansiyelinizi açığa çıkarmanın en iyi yollarından biridir. Bu yaklaşım filozof Aristoteles tarafından kullanılmıştı ve şimdi Elon Musk ve Charlie Munger tarafından kullanılıyor.
Tesadüfi bazen de aşağılayıcı bir ilişkiyi ifade eden (Vaikar) sözüne Alef'i eklediğimizde ise sevginin ifadesi olan Vayikra'ya dönüşür.
Biz DOĞARIZ. (Bereşit) Ergenliğe ve yetişkinliğe erişebilmek için ebeveyinlerimizden DESTEK ALIRIZ. (Şemot) Ancak hayatımızın sonraki aşamaları olan DENEYİM ve OLGUNLUK çağlarımıza (Bamidbar ve Devarim) bizi bağlayan VAYİKRA’dır.
Hayatlarımızı, Aşem ile bizim aramızda sevgi dolu bir ilişki olarak görmeye başladığımızda tesadüf gibi görünen olaylara ALEF’i eklediğimizde her olayda ilahi takdiri görmeye başlarız.
Bir halk olarak başımıza gelenlerin Aşem'in bize “Kohenler Krallığı ve Kutsal bir Ulus” olma çağrısı (farkındalığı) olduğunu görebilmektir.
Kendinizi mükemmelleştirmek ve kutsallaştırmak isteyebilirsiniz, ancak bunu yapamadığınızı görebilirsiniz. Yine de hayal kırıklığına uğramış girişiminizde yer alan çaba ve acılarınız boşuna değildir. Hepsi Tanrı'ya bir adaktır.
Tüm çabaların boşa çıkmış gibi görünse bile bunu sürdür. Elinde gelen her şeyi yap. “Tanrı da gözünde iyi olanı yapacaktır.“ (I. Samuel 3:18).
Sevgilerimle - Shabat Shalom
MOŞE PASENSYA
Kommentare