Tora Sizin İçin Boş Bir Şey Değildir
top of page

Tora Sizin İçin Boş Bir Şey Değildir


Değerli okurlar. Son üç yıldır, ilk yıl haftada bir, diğer iki yıl da iki haftada bir olmak üzere bu köşede Tora, Yahudilik ve güncel mesajları hakkındaki bazı fikirleri sizinle paylaşmaya çalıştım. Bunu yaparken geçmiş yıllar içinde gerek kendi öğrenimim dâhilinde, gerek Türkiye’deki sinagoglarda dağıtılan “Haftanın Peraşası” broşürlerinin hazırlanmasında rol aldığım dönemde, gerekse de Tora kitaplarının açıklamalı Türkçe çevirilerini hazırlarken okumuş ve öğrenmiş olduğum bilgilerden bir demeti, birçok kez güncel olaylarla, bazen de Yahudiliğin temelleriyle bağlantılı kanuni ve/veya felsefi ilkelerle bağdaştırarak sizlere ulaştırmaya çalıştım. Bu süreç boyunca yazıları okuyan, yorumlar yapan, fikirlerini paylaşan herkese, özellikle de bana bu fırsatı tanıyan “İsrael’deki Türkiyeliler Birliği” başkanı Ovi Gülerşen’e, onun şahsında birlik gönüllülerine, yazıların okura ulaşmasını sağlayan herkese ve diğer yazar arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu platformdaki son yazıyı kendim yazmak yerine, Rabi Mordehay Kamenetsky’nin, mesajının hepimizi ilgilendirdiğini düşündüğüm bir yazısını sizinle paylaşmak istedim. Herkese tekrar teşekkürler, Şana Tova ve Gemar Hatima Tova.



* * *


Bu haftaki peraşanın genel kısmını kaplayan Aazinu şarkısı, Yahudi tarihine panoramik bir bakış atmaktadır. Şarkı, Bene-Yisrael’in geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki durumlarından bahseder. Ancak peraşanın bütünü şarkı ile sınırlı değildir. Moşe Rabenu, halkın, söylemiş olduğu sözleri ciddiye almasının ve kalbine yerleştirmesinin önemini ısrarla vurgular. Ardından, tüm öğretilerinin en merkezi temasını tekrarlar:


Sizi [haklarında] uyardığım tüm sözlere dikkatinizi verin, çünkü çocuklarınıza, bu Tora’nın tüm sözlerini özenle yerine getirmelerini emretmelisiniz. Zira sizin için boş bir şey değildir o; çünkü hayatınızdır o! Ve onu miras edinmek üzere Yarden’i oraya [doğru] geçmekte olduğunuz toprak üzerindeki ömrünüzü bunun sayesinde uzun kılacaksınız” (Devarim 32:46-47).


Moşe’nin, Tora’nın sözleriyle rehberlik ettiği halka, Tora’nın boş bir şey olmadığını söylemesi şaşırtıcıdır. Zira halkın, hayat için rehber olduğunu bildiği Tora’nın boş bir şey olduğunu düşünmesi zaten beklenemez. Acaba Moşe Rabenu burada daha derin bir şey mi söylemek istemektedir?


Raşi, Moşe’nin gerçekten de derin bir mesaj vermeyi amaçladığını belirtir. Tora’da boş ve gereksiz hiçbir şey yoktur. En önemsiz görünen olay bile, en basit ayrıntı dahi akla hayale sığmayacak düzeyde önem taşır. Hahamlarımız sadece Bereşit’teki “… ve Lotan’ın kızkardeşi Timna’dır” (Bereşit 36:22) gibi, ilk bakışta bizi pek de ilgilendirmeyen bir bilgiymiş gibi görünen sözlerin bile, felsefi, tarihi ve hatta kabalistik tartışmaların başlangıç noktası olduğunu belirtirler (Sifre 336).


Yine de henüz açık olmayan bir nokta vardır. Doğrusunu söylemek gerekirse, “boş bir şey değildir o”dan, “hayatınızdır o”ya uzanan yelpaze fazlasıyla geniştir. Moşe, Tora’da boş, gereksiz, ilgisiz, önemsiz ya da basit hiçbir şey olmadığını belirtmekte ve “çünkü hayatınızdır o” demektedir. Peki, ama bunun ortası yok mudur? Önemli olup da hayati olmayan bir şey olamaz mı?


* * *


Rabi Şemuel Dişon’un yeşivasında, öğrenciler arasında Raşi’nin, anlaşılması zor bir açıklaması hakkında bir tartışma çıkar. Öğrencilerden biri, “Ben bu Raşi’yi [=Raşi’nin bu açıklamasını] beğenmedim” der. O sırada tartışmaya tanık olan Rabi Dişon bu öğrenciye, arkadaşı Hayim’in başından geçen kısa bir olayı anlatır.


Hayim, Paris’te Louvre müzesini gezmektedir. Grupta, yaşlıca Amerikalı bir kadın da vardır. Tavırlarından anlaşıldığı kadarıyla, kadının sanata yönelik takdiri, büyük ihtimalle torunlarının kadının buzdolabında gururla sergilenen elişi çalışmalarıyla başlayıp yine orada sona ermiştir. Rehber, La Gioconda’nın (La Joconde ya da daha çok bilinen adıyla Mona Lisa) önünden geçerken, gruptaki insanların hayranlık dolu sesleri, kadının alaycı tavrı tarafından bastırılır.


“Şimdi bu gülüyor mu, gülmüyor mu? Da Vinci bir türlü kararını verememiş anlaşılan” sözleriyle değerli fikrini belirtir. Rembrandt’lar ve Reuben’ler de kadının eleştirel bakışından nasiplerini alır.


Rehber, ressamların fırça kullanım tarzlarının farklılıklarından, kullanılan boyalardaki yağ oranlarının öneminden ve ilk bakışta kimsenin aklına gelmeyecek ayrıntılardan bahsederken, kadından sabırsızlık dolu iç çekme sesleri gelmektedir. “Kusura bakmayın ama ben bu resimlerde hiç de olağanüstü bir şey göremiyorum. Anneannem bile dah…” Rehber, kadının kısa kesmesini sağlar. Fransız aksanlı mükemmel bir İngilizceyle konuşmaya başlar:


“Sevgili Madam; Louvre müzesine geldiğiniz zaman, burada gördüğünüz tabloların artık deneme ya da sınama safhasında olmadıklarını anlamalısınız. Bu tablolar, hayatlarını sanat incelemesine vermiş kişiler tarafından sizden çok daha önce inceden inceye analiz edilip değerlendirilmiştir. Her fırça darbesi iyice incelenip doğrulanmıştır. Bu duvarlarda asılı olan her bir eser, gelecek nesiller için eşsiz birer örnek olmaktan daha düşük kalitede değillerdir.” Rehber biraz duraksayıp kadının renk değiştirmekte olan suratına gözlerini diker ve devam eder. “Hayır sevgili Madam; Louvre’deki tablolar eleştiriye açık değillerdir. Sınavda da değillerdir. Sınavda olan asıl sizsiniz. Bu tablolar sınavı geçti. Sınavı geçemeyen biri varsa, o da sizsiniz.”


Rabi Dişon bu olayı anlattıktan sonra sadece birkaç saniye daha öğrencinin gözlerinin bakıp gülümser ve mesajın alındığını anladıktan sonra, öğrenimine devam etmek üzere sandalyesine yönelir.


* * *


Bir insanın, Tora’nın her ayrıntısını takdir edebilmesi ve gerçekte, Tora’daki her olayın, her şahsiyetin, basit görünen her detayın aslında sonsuz derinliğe ve sayısız anlama sahip olduğunu bilmesi için, Tora’yı, hayatı haline getirmesi gerekir. Moşe Rabenu bizlere Tora’nın hikmetinin bir tanımını yapmakta değil, Tora’nın çok temel bir prensibini öğretmektedir. “Tora hayatınız olduğu zaman, onda boş olan hiçbir şeyin bulunmadığını görürsünüz.” Tora öğrenimini ciddi bir kariyer haline getiren ve kendisini Tora’ya ve analizine adayan bir kişinin, bitmek bilmeyen dersler, kurallar ve hayat için ahlaki değerlendirmeler karşısında ağzı açık kalacaktır.


Bir düşünün; 1637 yılında, matematikçi Pierre de Fermat küçük bir teorem yazmıştı. Matematik tarihine “Fermat’ın Küçük Teoremi” adıyla geçen bu teoremi yazdığı küçük defterine, bu formülü açıklayacak mükemmel bir ispat bulduğu, ama sayfanın kenarının bunu yazmaya yeterli olmadığı notunu düşmüştü. Fermat, ispatını başkalarına gösteremeden ölmüştü.


350 yıldır, dünyanın tüm üniversitelerindeki matematik dehaları bu bilmecenin çözümünü bulmak için beyinlerini zorlamışlar, ama çalışmaları sonuç vermemişti (bu teorem, ancak birkaç yıl önce ispatlanmıştır). Bu, onların hayatıydı ve sadece, bizler için belki de hiçbir anlam taşımayan çok küçük bir ayrıntı gibi görünen o eksik parçaları bulmak için yaşamışlardı. Fakat matematiği yaşayan kişiler için, bu, boş değildir. Çünkü hayatınızı verdiğiniz bir şey, sizin için boş değildir.


Hiç kuşkusuz; Tora’nın sonsuz sözleri, bizleri sonsuzluğa yaklaştıran özel teoremler içermektedir. Ve bunlar, Tora’nın en küçük ve basit görünen detaylarıdır. Ancak bizler, aktif bir şekilde bunları araştırmak durumundayız. Zira Tora hayatın tümüdür. Ve doğrunun peşinden ciddi ve inançlı bir şekilde koştuğunuz zaman, Tora’nın, basit olan hiçbir şey içermediğini anlarsınız.



Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page