(Politikaya beş dakikalığına ara vermek isteyenler için)
1900 yılında insanlığın genel bilgisinin iki katına ulaşması için yüz yıl beklemek gerekliydi.
Buna karşılık dünyayla ilgili verilerin yüzde doksanı son iki yılda elde edildi.
Günümüz dünyasında günde 2.5 kuantilyon, (yani milyar X milyar) ünite bilgi üretiliyor. Her iki senede bir bu rakkam ikiye katlanıyor. İnsanoğlu bu bilginin ancak yüzde birini kullanabiliyor. Yapay zeka, (AI) ise bu bilginin yüzde üçünü kullanabilecek yakında. Yani bize göre üç misli kapasiteli.
Peki bu şartlarda bu yarışta biz ne olacağız?
Çok düşündürücü.
Yapay zeka inanılmaz bir süratle ve korkutucu boyutlarda gelişiyor.
Quantum fiziğin bilgisayarlara uygulanması giderek gelişiyor. Bu olgu bilgisayarların çok daha kapsamlı ve çok daha süratli bilgi işleme kapasiteleri olması demek. AI bu eksponensyal gelişmesini biraz da bu bilgisayarlara borçlu. Bu konuda IBM başı çekiyor. Halen altmış kadar quantum bilgisayar çalıştırıyor. Öyle bir devrim ki bu quantum bilgi işleme sanayii, 2020 yılında 412 milyon dolarlık bir pazardan 2027 yılında 8.6 milyarlık bir pazara dönüşmesi bekleniyor. Tabii ABD, Çin ve Rusya’nın bu konuda liderliği alabilmek için büyük uğraş verdiklerini söylersek kimseyi şaşırtmayız herhalde. Siber savaşta verilen ülkelerarası savaş burda da aynen kendini gösteriyor. (Bir parantez açarsak, 2014 yılında haftada 122 bin olan siber saldırıları günümüzde haftada 300 MİLYONU aşıyor, inanılmaz bir artış katsayısı)
Yapay zekaya dönersek eğer, halen yapılan çalışmalar arasında onun insanlar karşısında en büyük eksikliğini giderme çabaları da var. Düşünme kapasitesi, bellek, yaratıcılık konularında AI karşısında işimiz çok zor. Ama hala avantajlı olduğumuz alan, duygu alanı. İşte uzmanlar yapay zekaya duygu yetisini sokmaya çalışıyorlar. İlerlemeler var.
İnsanlık teknolojinin bu ilerleme hızına karşı kendini korumaktan aciz şu anda.
Pek yakında kararların çoğu insanlar değil, algoritmalar tarafından alınacak.
Yapay zeka kapasitesinin insanlığın sonunu getirmesini istemiyorsak eğer, acilen hukukçuların, filozofların, devlet yöneticilerinin, sanatçıların, (bu alanda çalışan şirket yöneticileri ve bilim adamlarının yanısıra), toplanıp bir takım etik kuralları, kötüye kullanmaya karşı sınırlamaları, uluslararası kanun ve kısıtlamaları devreye sokmaları şart. Ve de acilen.
Öte yandan yapay zekanın insanlığa küresel sorunlarda, örneğin hava kirliliği, iklim değişikliği, pandemiler, doğal afetler gibi konularda yardımcı olabileceği de ortada.
Teknoloji tarafsızdır. İyi veya kötü değildir. Onu şekillendirecek olan yine bizleriz.
İçinizi bu kadar kapatmak yeterli. Biraz havayı değiştirelim.
Çevre kirliliğini azaltma amacıyla ilerki yıllarda madenlerimizin ve ham maddelerimizin önemli bir bölümünü okyanus diplerinde veya uzaydaki asteroidlerde arayacağız. Bilgisayar parçaları, çipler, şarj edilebilir bataryalar, optik kablolar, güneş panelleri hep bu kaynaklardan beslenecekler.
Bugünün öğrencilerinin yüzde altmışbeşi henüz bilinmeyen, tanınmayan bir meslekte çalışacaklar.
Öğrenciliğin kendi de değişecek epeyce. Örneğin kompozisyondu, ödev hazırlamaktı gibi zamanında yaptığımız işlemler artık ChatGPT veya onun daha da gelişmişleri tarafından yapılacak. Yapay zekanın kelime dağarcığı da, belleği de bizden kat be kat üstün tabii ki.
Bu durumda notları da öğretmenin değil de yapay zekaya sahip robotun vermesinden daha doğal ne olabilir ki?
2030’lu yıllarda, inanması zor ama, galiba Tel Aviv’de nihayet metroyla hareket edebileceksiniz.
Ama yollardaki trafikten ilallah diyenleriniz ve yer altında, karanlıkta gitmeyi sevmeyenleriniz için, bütçeniz de müsaitse, size havadan gitmeyi de önerebiliriz. Helikopter gibi havalanabilen, kısa mesafe uçan kişisel “uçan halınız” sizi Batyam’dan Hertsliya Pituah’taki fiksinize veya iş toplantınıza götürebilecek.
Haa, bir de vücudunuzda yedek parça kullanmaya ve çok gerekirse birtakım makinelere bağlanarak yaşamaya karşı değilseniz ömrünüz çok ama çok uzatılabilecek. Söylemedi demeyin.
Bu haftalık güncellememiz bu kadar. Duygusal yapay zekalı robotunuzu veya “uçan halı”nızı beklerken, sağlıcakla kalın.
(Bu hafta politika yazmadım, yazamadım. Hepimiz bu konuda o kadar doluyuz ki. Dilerim olaylar millet ve ülke yararına gelişir.)
Yaklaşan bayramlar nedeniyle inançlı / gelenekçi okurlarımın Pesah, Ramazan ve Easter/ Paskalya bayramlarını şimdiden kutlarım.
Comentários