top of page

Türkiye Zengin Ülke fakat 2024’e Batmadan Varabilir mi?


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)


Geçtiğimiz haftalarda alışılagelmiş Yaz Sonu Güney yolculuğumuzu gerçekleştirdik. 1500 km civarında yol yaparak Assos, Bozburun, Selimiye, Datça, Symi (Yunan adası), Bozburun, Bodrum – Gündoğan, Alaçatı, Assos güzergahını kısmen kara (1250 km), kısmen de denizden (125 deniz mili = 230 km) tamamladık.


Türkiye’nin muhteşem zenginliği gözler önündeydi. Bundan 25 yıl önce sakin, kendi halinde bir köy olan Bozburun’da mübalağasız 100 – 150 tekne demirlemişti. Biz zamanlar yaşamayı düşündüğümüz Selimiye’de motoryatların (ortalama boy: 20 metre) kara bağlantılı halatlarından yüzmeye imkan yoktu, neredeyse.


Yollar deseniz, tek kelimeyle Avrupa’nın en güzelleri arasında. 2019’da açılan Kuzey Ege otoyolu olsun, artık eskilerden sayılan İzmir-Aydın veya İzmir-Çeşme otoyolları olsun 160 km/saat hızını denerken dahi sıfır sarsıntı hedefliyordum.


Tabii Bozburun-Marmaris arası (Bayır üzerinden) çok virajlı ve 2021’de yanan ormanlardan dolayı hüzünlü fakat o kadar kusur ülkeyi fakir saydırmaz.


Memleket ya çok zengin veya tüm varlığı sanki Ege yöresine akmış. Bu gözlemim özellikle son 25 yıldaki değişiklikten kaynaklanıyor.

1980 – 2005 arasında her yaz ortaboy tekneler kiralar ve tüm aile ve dostlarla birlikte Gökova, Hisarönü ve Göçek koylarını baştan aşağıya gezer, haftalar geçirir ve mavi suların saydamlığına hayran kalırdık.

Sonra karaya çekildik, köye taşındık, denizi uzaktan seyretmeye koyulduk. Bu seyahatimizde ise bir arkadaşın devasa teknesine misafir olduğumuzda sanki yeniden eski anılarımız canlandı, dalgalar ve kıyılarla haşır neşirdik.

Fakat 25 yılda Güney çok büyük değişimlere sahne olmuştu. Sahiller evlerle dolmuş, salaş restoranlar irileşmiş, lüks markalar küçük kasabalara hatta köylere bulaşmış…


Aradığımız ve anılarını çocuklarımızla yaşattığımız kayaları, ağaçları ve tepeleri işaret etmekte zorlandık.


Her taraf maddeten zenginleşmiş, büyümüş ve betonlaşmıştı. Çevreye ise doğal fakirlik hakimdi. Tekneden inip aracımızla gittiğimiz Gündoğan’da toprak kokusunu ve çim rengini özledik.


Tüm bu zenginlik Türkiye’yi nereye götürür? Bazılarının aşırı varlık sergilediği fakat halkının çoğunun yoksulluk ve pahalılık içinde kıvrandığı, Hazinesinin iyice boşaldığı ülke borçlarını ödeme kapasitesini yitirir mi? 2023 seçimlerinden sonra temerrüt (borçlarını zamanında ödeyememe) durumuna düşer mi?


Bazı sayılara bakalım:

  • Vatandaş Açısından: Yoksul-Zengin Farkı – İktisatçılar bir ülkede gelir dağılımını Gini katsayısı ile belirliyorlar. “0” herkesin eşit gelire sahip olması, “100” ise bir tek vatandaşının tüm geliri elde etmesi varsayılır. Türkiye 41,9 ile dünyanın en yüksek gelir adaletsizliği olan yerlerinden biri. Avrupa ülkeleri genelde 33 -35 arasında.


  • Devlet Açısından: T.C. Hazinesi geçtiğimiz hafta 3 milyar dolar borçlandı. Faiz: ABD doları üzerinden % 9,25. Türkiye’nin borçlarını ödeme kapasitesini ölçen CDS (Credit default swap – Borçların iflasa karşı sigorta primi) 750-800 düzeylerinde. Kıyas açısından Yunanistan: 170. Ankara’nın iflas olasılığı (borçların ertelenme ihtimali dahil) Atina’dan 4 misli yüksek!



2023 seçimlerinden sonra, ister RTE devam etsin ister Kemal Kılıçdaroğlu gelsin, yeni bir başlangıç yapılacaktır. Erdoğan’ın eskiyi sildiği ve U dönüşü yapma yeteneğine sahip olduğunu biliyoruz: Birleşik Arap Emirlikleri ile önce düşmanlık sonra kucaklaşma, İsrail ile diplomatik ilişkiler kurma bazı örnekler. IMF ile anlaşmaya varılması, Hazine borçlarının yeniden yapılandırılması gündemde olacaktır. Türkiye bu tefeci faizlerini ödemeye devam edemez, batar!


Muhalefet kazanır ve iktidarı teslim alma olanağına kavuşursa borç yapılandırmasına ek olarak yeni vergiler beklenir. RTE’nin başaramadığı gayrimenkul değerleri ve nakit varlıklar üzerinden bazı ek ödemelerin gelmesi de kaçınılmazdır. Merkez Bankası faizlerinin enflasyonu tek hanelere düşürecek şekilde artırılması da şarttır.


Güney sahillerinde gördüğümüz lüks motoryatların sahipleri ve misafirleri çok büyük çoğunlukla Erdoğan’a hınçlarından rakibine oy vermeye hazırlar. Bazıları ise bir-iki yıl zarfında pişmanlık hissedeceklerdir.


Fakat uzun vadede Türkiye’nin hukuk ve eğitim sistemlerinin radikal programla iyileştirilmesi, ekonomisinin düzlüğe çıkması için 20 yıllık iktidarın değişmesi ve tüm ulusun ve özellikle zenginlerinin kısa vadeli fedakarlıkları gerekecektir.















Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page