top of page

Sokağımıza bırakıldığında küçücük bir yavruydu!


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)



Edebiyat, gönül, işidir!



‘Sokağımıza bırakıldığında küçücük bir yavruydu, sokakta yaşayamayacak kadar naif bir kızdı, inşaatın önüne sığındı, kulübe koyduk, girmeyi reddetti, soğuk kış gecelerinde, yağmur altında, sabaha kadar ağladığını duydum, korkuyordu; karanlıktan, arabalardan, kötü insanlardan, büyük köpeklerden, onu sokakta bırakırsak, yok olacaktı, canım Ülkü Parlak, her zamanki gibi, ‘Abla nasil yapalım, kurtaralım bu çocuğu’ diyerek, el verdi bana, ‘Geçici yuva olayım, sahiplendirelim’ dedi, adını ‘Çamur’ koyduk, ve maceramız başladı; aşıları, testleri, kısırlaştırmasını yaptırdık, el birliği ile, zor günümde hep yanımda olan, sevgili Özlem Sönmez, yine bir mucize yaratti, taaaa Kanada’dan bir melek ile tanışmama, vesile oldu, o melek, bizim kızımızın fotoğraflarına baktı ve adı ‘Oro’ olsun ve ‘Oro’ benim oğlum Milou’nun kardeşi olsun dedi, dün, Oro’nun, aylardır süren serüveni mutlu sonla noktalandı, öpe, koklaya, gönderdik ailesine, çok özleyecegiz, ama bileceğiz ki, Oro, artık soğukta, sokakta uyumayacak, inşaatın önünde, başına bir iş mi geldi, endişesi yok artık, bizim ülkemizde hiç şansı olmayan melez bir köpek ‘ORO’ nun mucizesi, böyle işte. Bu süreçte, bize destek olan herkese çok çok teşekkür ederim.’


Bu satırlar Banu Mete’ye ait, Oro’nun, sokaklardan, Kanada’ya uzanan hikayesi…

Geçen hafta ‘Oro’ geldi, ailemize taze enerjisiyle, heyecan kattı.

Oro’nun, Montreal’e, getirilmesiyle ilgili nasıl bir süreç yaşadığımı merak eden, çok kişi, bu sürecin nasıl geliştiğiyle ilgili bir sürü soru sordu.


Diyeceğim şu ki, süreç kolay, yeter ki siz, Türkiye’den, bir patiye yardım etmeye karar verin. Melek kalpli gönüllüler, canla başla çalışıyorlar, hepsi yardımcı olmaya hazır. İşin kilit noktası ‘Uçuş gönüllüsü’ bulmaktan geçiyor.



Oro’nun, ve onunla birlikte, Montreal’e uçan, üç tane goldenın, uçuş gönüllüsü kahramanımız, Zerrin Ayaz’dı.

Sevgili Zerrin Ayaz, iletişimimizde, ikinci kez uçuş gönüllüsü olarak görev yaptığını belirtmişti, eğer bir pati sahiplenme imkanınız yoksa, en azından uçuş gönüllüsü olabilir ve onların hayatının değişmesine yardım edebilirsiniz, yapmanız gereken, ‘Patilerin’ pasaportunu gümrükten geçirmek, köpeklere elinizi dahi sürmüyorsunuz.



12 Ocak, akşam üzeri, Trudeau havaalanına, Oro’yu karşılamaya vardığımızda, İstanbul’dan gelecek ‘Goldenları’ bekleyen, Goldenlar derneğinin görevlisi, Louis de havaalanındaydı…

Louis, Montreal’deki pati derneklerinin, dünyanın her tarafında terk edilmiş patileri, gönüllüler aracılığıyla sahiplendirdiklerindenden bahsetti.

Havaalanındaki bekleyişin ardından, bizimkiler, Zerrin Hanım ve görevlilerinin nezdinde belirdiler.

O esnada farkettim ki, Goldenları sahiplenecek, kişiler de havaalanındaydılar.

Her birimiz, kutuların içindeki, uzun bir yolculuktan gelen, canları karşıladık.

Goldenlardan biri, kısmen kördü, İstanbul'daki adı Tarçın’dı, Zerrin Hanım, Tarçın’ı bekleyen Montrealli Beye, köpeğin adının İstanbul’da Tarçın olduğundan bahsetti, Bey de, kendisine ‘Tarçın’ kelimesinin anlamını ve nasıl yazıldığını sordu.


Sosyal medya, çok güçlü, yukarıdaki hikayenin tamamı, sosyal medyanın iletişim ağı, sayesinde gerçekleşti.

Sosyal medyayı, takip etmenin bir güzel yanı da güncel olaylardan haberdar olurken, arkadaş dağarcığınızı da, hangi coğrafyada yaşadığınızın önemi olmadan genişletmeniz.



Facebookta, iki harika, edebiyata gönüllüsü yazarla tanıştım. İki yazarın da, yayınlanan yeni kitapları var.


Reneta Sibel Yolak ve David Levi.

Kendisi de öğretmen olan, Yolak’ın, ‘Dostluk Köprüsü’ adlı kitabı, çeşitli dallara mensup öğretmenlerin hikayelerinden derlenmiş bir çalışma.,


R.S. Yolak, ara ara facebook sayfasında, kitabındaki bazı bölümleri paylaşıyor, paylaştığı bölümleri keyifle okuyorum. Reneta’nın kitabının içeriği, sadece, yetişkinlere değil, daha meslek seçiminin başında olan çocuklarımıza da, bir rehber ve hediye niteliğinde…



Milas doğumlu, David Levi’nin, ‘Leyla’nın Kahvesi’ ise, Milas'ın, Kargıcık köyünden çıkan Ülfet’le otistik kızının hayat hikayesinde, insanı, adalet, güven ve samimiyet üzerinde düşündüren bir roman.


Bir kitap kurdu olarak, iki kitabı da, İstanbul’dan gelecek olan arkadaşıma sipariş verdim bile.



Cemaatimizde güzel şeyler oluyor, otuz-kırk yıl önceki aile-arkadaş toplantılarının ‘İşler nasıl, ‘Eçoslar nasıl’ sorusu, ‘En son ne okudun? En son ne seyrettin? sorusuna dönüştü…



Türkiye’deki dolar patlamasıyla, kağıt piyasasının durumu ve yayınevlerinin olası sıkıntıları bilinen gerçek, bu zor şartlarda, üreterek, düşünsel alanda insanlığa katkı sağlayan yazarlarımıza destek olalım, kitaplarını satın alalım… daha çok okuyalım, bakış açıları zenginleşsin, ‘KAZAN, KAZAN’ yöntemi!


Pati dostlarınız ile bol kitaplı günler…

Rahel-Çela Behar










Commenti


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page