Rivka İnzelberg, Kadıköy’de geçen çocukluğumdan itibaren tanıdığım bir kişi... Türkiye’de doğup büyüdü, tahsil hayatını İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladıktan sonra İsrael’e Aliyah yaptı. Şimdi Prof. İnzelberg’in başarılarla taçlanmış hayatına birlikte bir yolculuk yapmak istiyorum.
Sara YANAROCAK
1- Sayın Profesör, lütfen önce bilemeyenler için ailenizi ve geçmişinizi anlatır mısınız?
1959'da İstanbul Kadıköy’de doğdum. Ebeveynlerim; Rahmetli annem Melani ve babam Dr. Yomtov Garti’dir. Kardeşim Dr. Şarlot Şefkat Abenyakar, uzman doktor, eşi Maks ile Istanbul’da yaşar ve iki çocuğu var.
Babamız Dr. Garti, meşhur matematik hocası ve matematik doktoru efsanevi hoca… 1914’de Istanbul’da doğdu. Babasını çok küçük yaşta kaybedip, yetim kalınca annesi ve dayısı tarafından büyütüldü. Cok genç yaşta parlak bir zekâ olduğu anlasılmıştı. İstanbul Üniversitesi'nde Matematik ve Fizik okurken, o zaman Almanya’dan kaçıp Türkiye’ye sığınan profesörlerden biri babamızı farketmiş: Prof. Richard von Mises, ona matematik doktorası yapmasını teklif etmis. Böylece babam Türkiye’nin ilk matematik doktoru ve ilk üçüncü doktora sahibi kişi oldu. Doktora çalışmaları sırasında geliştirdiği teorem, uluslararası basında yayınlandı ve bugün kitap şeklindedir, Ayrıca dünya arşivinde de bulunmaktadır. Matematik sevgisi hayatının her gününü, her dakikasını doldurmuş, nesiller dolusu öğrencisine de bu sevgiyi vermeye çalışmıştır…
Annemiz Melani gercek bir hanımefendi, cok iyi bir eş, anne ve anneanne idi. Kendisi Rus ve Romen asıllı olup İstanbul’da doğmuştu. Babamıza her zaman destek olmuş, her zaman yanında olup, hep sevmişti. Bizlere hayatta yol gösteren harika bir insandı. Her an kalbimdeler.
Eğitimim İstanbul’da başladı. Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdim. Tıp eğitimini bitirdikten sonra, İsrael’e göç ettim. Yeruşalayim’de Hadasa Üniversitesi Tıp Merkezi’nde bir yıllık stajdan sonra, 1984’de Tel Aviv Ichilov Tıp Merkezi’nde Nöroloji uzmanı tahsiline başladım. 1989’da uzman oldum. Bu arada, Weizmann Bilim Enstitüsü Uygulamalı Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nde „sinirbilim“ araştırmalarına başladım. 1988’den beri bu ortak çalışmalarım devam etmektedir. Nöroloji uzmanı olduktan sonra Londra’da Queen Square Ulusal Nöroloji ve Nöroşirurji Enstitüsü’nde Parkinson Hastalığı ve diğer hareket bozuklukları konusunda uzmanlaştım. 2006 yılında Technion ve 2009 yılında Tel Aviv Üniversiteleri‘nden Profesör ünvanını aldım.
2- İsrael'e aliyah yapma kararı nasıl gerçekleşti?
Şimdi eşim olan Henri (İka) Inzelberg ile İstanbul’da tanıştık, arkadaşlığımız ilerledi… Kendisi, Israel’de Technion’dan yeni mezun olmuş bir mühendis olarak İstanbul’a ailesini ziyarete gelmişti. Ben ise İstanbul’da Tıp Fakültesine devam ediyordum. Henri, Israel’e dönmeliydi. El yazısı mektuplar gidip geldi. Yıllar içinde sevgimiz ilerledi. 1982 yılında tıp fakültesini bitirince Israel’e göç ettim ve birkaç ay sonra evlendik. İki çocuğumuz oldu. Lilah ve Adam. Onlar da artık evlidir ve torunlarımız var…
3- Aliyah ile birlikte hangi şartlarla mücadele ettiniz?
Aliyah zorluğu, çoğu kez dilin güç öğrenilmesine bağlanır. Bence dil, bu sürecin sadece küçük bir kısmıdır. Kültür farkı çok büyük olduğundan, alışmak zaman içinde gerçekleşen yavaş bir olay. İsrael’e geldikten sonra, 2-3 aylık bir ulpanın ardından, I. Lübnan Savaşı çıktığı için ulpan kapandı. Az bir İbranice ile Yeruşalayim Hadasa Üniversite Hastanesi’nde staja başladım. Hastaları anlıyor, konuşabiliyordum. Tıbbi rapor yazmak veya meslektaşlarımın (doktor yazısı denir, bilirsiniz!!) yazdıklarını okumak çok zordu. Staj sırasında bana yardımcı olan asistanlara ve hocalara hep kalbimden teşekkür ederim. Onların desteği ve çok yoğun bir çalışma ile bir yıl icinde, İsrael’de doğmuş veya okumuş bir doktordan farksız çalışmam mümkün oldu. Türkiye’de cok iyi bir tıp eğitimi almıştık, bu bilgiler çok yararlı oldu. Birçok dil bilmek, Türkiye’de değişik kültürlerden kişilerle dost olmak, çok önemli bir zemin hazırlamış bizlere…
4- Bu günlere gelene kadar, bence zorlu dönemeçlerden geçtiniz. Bunun arkasında, aklın yanı sıra, kuvvetli ve kararlı bir karakteriniz var olduğunu sezinliyorum. Hiç pes ettiğiniz veya umutsuzluğa düştüğünüz zamanlar oldu mu?
Umutsuzluğa hiç kapılmadım. Eşim Henri her zaman bana destek olmuştur. Beni anlar ve her zaman yardım eder. Çocukluğumuzda annem bize “Problem büyükse küçük parçalara bölüp, her parçayı tek tek çözersiniz” demişti. Bu prensip bana hayat boyu yol göstermiştir.
5- Bugün neredesiniz ve nelere ulaştınız?
Bugün İsrael’de ve dünyada tanınan bir Nöroloji Profesörü ve Sinirbilim (Neuroscience) araştırmacısıyım.
Amerikan Nörologlar Birliği beni Uluslararası Üyeliğe seçerek, Israel Devleti kurulduğundan bu yana bu ünvanı alan ilk Israel’li kadın nörolog ve bu ülkenin ilk yedinci nörolog üyesi olma şerefini kazandırdı! Ayrıca Amerikan Nöroloji Akademisi ve Uluslararası Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Derneği üyesiyim.
Israel’de, eğitime katkı göstermeye çok önem verdim. Technion ve Tel Aviv Üniversitesi Tıp Fakülteleri‘nde Nöroloji eğitimi ve Israel Tabibler Odası Nöroloji İhtisas Eğitimi Komiteleri’ndeki calışmalarım nedeniyle ödüller kazandım.
Klinik nöroloji dışında, sinirbilim araştırmalarımı Weizmann Enstitüsü Uygulamalı Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü, Technion Tıp Fakültesi ve Tel Aviv Universitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirdim. Amerika ve Avrupa’da ünlü nörolog ve sinirbilim araştırmacalarıyla birlikte çalıştım ve halen çalışmaktayım. Araştırma sonuçlarını sunan 120‘den fazla makalem, uluslarası prestijli bilim dergilerinde yayınlandı.
Yıllar içinde araştırma ve uzmanlık konularım Parkinson, Alzheimer, Demans ve Yaşlanan Beyin Hastalıkları ve onları önleme yöntemleri olarak gelişti; diğer yandan genetik nöroloji ve normal beynin kol ve bacak hareketlerinin programlaması gibi konularda ilerledim. Son olarak Tel Hashomer Sheba Hastanesi’nde çalıştım, erken emekli oldum. Halen özel kliniğimde çalışmaktayım ve sinirbilim araştırmalarım Weizmann Enstitüsü ile Tel Aviv Üniversitesi çerçevesinde devam ediyor.
6- Yarın için düşlediğiniz mesleki veya içsel hayalleriniz var mı?
Toplum sağlığı ve yaşlılıkta hayat kalitesini arttırabilecek yöntemler üzerine çalışmak isterim. Ayrıca sanat tarihi konusunda bilgimi geliştirmek hayalim.
7- Yoğun meslek hayatınızı ve aile hayatınızı dengede tutabilmek sizi yoruyor mu, yoksa her şey istediğiniz gibi dertsiz ilerliyor mu?
Eş, anne ve bugün de büyük anne olmak ve yoğun çalışmak, her gün aynı anda önünüze gelen işlerin hangisini seçeceğiniz ikilemini yaratır. Her zaman ailemi ön planda tuttum ve bu seçenek bana daima huzur ve mutluluk verdi. Zor muydu? Evet, çok zordu… Eşim Henri bana her zaman destek olmuştur.
8- Sırf kendiniz ve keyfiniz için yaptığınız hobileriniz var mı? Böyle bir zamanı bulup kendinizi özgür ve aylak hissettiğiniz yan keyifleriniz var mı?
Sanat tarihi kursları, dil öğrenmek, kitap okumak, örgü örmek gibi hobilerim var.
9- Ömrünüz boyunca yüklendiğiniz ağır eğitim sorumlulukları, üst düzey başarılarınız sizce ne kadarı genetiğe ve ne kadarı çok azimli olmaya ve çok çalışmaya bağlı? Babanız Prof. Garti bir efsaneydi. İlham kaynağınız o muydu? Yoksa genetik miras mı?
Evet, insanın nerede ve hangi evde doğduğu, hayat yolunu etkiler. Çok şanslıydık, kardeşim ve ben… Yetiştiğimiz ev iyilik, inanç, kitap ve bilgi ile doluydu. Okumanın, matematik problemleri çözmenin, bilgide derinliğe ulaşmanın verdiği mutluluğu evimizde öğrendim. Doğruluk, sevgi, empati, dürüstlük, sözünde durmak, zarafet yolumuza ışık tuttu. Sorunlarla yüklü yollarda bu prensiplere bağlı kalmak çok zordu, fakat başardım... Bunların emin yollar olduğu kesindir. Babamız, ilham kaynağı ve örnektir bizler için… Annemiz de yaşam prensiplerini bize öğreten ve her zaman destek olan insan… İkisinin verdiklerinin bir karışımıyız… Bunun dışında Israel’in getirdiği yönlendirme de var. Israel daima dünya çapında, ilk sırada olmayı hedefler. Nöroloji hocamız, birçok ülkeden gelen bizlerden, ole hadaş doktorlardan, nereden geldiklerine hiç bakmadan, yüksek verim isterdi. Her uluslarasın nöroloji kongresinde, her yıl, kimsenin henüz düşünmediği bir yeni araştırma sunmak zorundaydık. Çok okumak, çok düşünmek, analiz etmek ve hedef olarak uluslararası sahneyi göz önünde bulundurmak – bütün bu faktörlerin karışımı diyebilirim.
10- Eğer eklemek istediğiniz bir konu veya bir yaşam tavsiyeniz varsa bunu bizimle paylaşır mısınız?
Bugün gençler doktor olmak yerine, teknolojiye yöneliyorlar. Evet, doktor olmak çok zor, sadece tıp fakültesine girebilmek, tıp okumak değil… Yıllar boyunca devamlı okumak ve günün, gecenin herhangi bir anında hastalara zaman ayırarak tam özgür olamamak… Bunlar doğru… Buna karşın kurtarılan bir hayat, iyileşen bir insan, hastalığı yenip yeniden sağlıklarına kavuşan kişiler, size sarılan bir hasta yakını, size her gün bir yaşama nedeni verecektir, hayatınız çok anlamlı olacaktır. Etrafınızda depresif boş hayatlar oluşurken, sizinki hep anlam dolu olacaktır. İsterseniz ve seviyorsanız, doktor olmaya değer…
Profesör Rivka İnzelberg’in hayata ve insanlara sağlıklı bir yaşam verebilmek için yaptığı çalışmalara hayran olmamak elde değil – keza, Türkiye’de doğup büyümüş, fakat Israel’de ve dünyada mesleğinin zirvesinde olan, bu son derece kıymetli insanı sizlere tanıtmanın onurunu ve hazzını yaşıyorum…
Comentários