Uzun bir kıştan – 20 derecelerden, etrafımızı saran kar ve buz fırtınalarından sonra nihayet güneş sıcacık ve gülen yüzünü gösterdi. Hava sıcaklığı 17 derece. En nihayetinde manto, atkı, yün kazak üçlüsünü taşımak zorunda olmadan, üzerimizde hafif bir gömlek ve ayağımızda sandaletlerin verdiği hafiflik ve mutluluk duygusu ile etramızı saran yemyeşil köy yolundan şehre, Montreal’e doğru yol alıyoruz. Quebec’de kış ne kadar da kış sözcüğünün hakkını vererek geçse de yaz ayları da bir o kadar yaz mevsiminin hakkını vererek sıcak ve yeşil oluyor. Yaz günleri sıcaklıklığın 36-38 derecelere vurduğu günler yaşanıyor.
Bu günler de bembeyaz karların yerini artık, gözümüzün değdiği her yeri yeşillikler sardı.
Arabanın hafif aralık camından tatlı bir esinti arabaya doluyor.
Saat sabah on suları...
Hedefimiz Türk konsolosluğunda vatandaşlık görevimizi yerine getirmek.
Günlerden Pazar, 7 Mayıs 2023, Montreal konsolosluğunda, yurtdışında yaşayan biz türk vatandaşlarına oy vermek için son gün.
Bir saat kadar sonra Montreal’de Türk konsolos binasının önündeyiz.
Kapıda yabancı televizyon ekipleri oy kullanmaya gelen vatandaşlar ile röpörtaj yapıyor. Anladığım kadarı ile yabancı basında da Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimleri ilgi ile takip ediliyor.
Binanın girişinde görevli bizi karşılıyor ve asansöre kadar rehperlik ederek konsolosluk bölümüne yolcu ediyor.
Konsolosluğa girdiğimde bir an kendimi ülkemde zanetmenin mutluluğunu yaşıyorum, ana dilimi konuşmanın doyulmaz hazzı...
Ve dünya ne kadar küçük ki görev yapan kişiler için de bir hanım, beni hatırlamadın mı diye adımı, soyadı mı yazıp, imzamı atarken bana soru yöneltiyor. Yıllar önce ilk çalışmaya başladığım şirket olan Evren Bilgi işlem (Hürriyet gazetesi) den bir hanım arkadaş, gerçekten dünya çok küçük, nerden nereye...
Oyumuzu kullanıyoruz. İçimden, sonuç ne olursa olsun, ülkeye barış ve refah getirmesini, hayırlı olmasını diliyorum...
Ve Montreal trafiğini arkamızda bırakarak köyümüze doğru geriye yol alıyoruz.
Hedefim günün diğer yarısını bahçede çalışarak geçirmek.
Bu ara siz nelerle uğraşıyorsunuz bilemem ama ben kafayı çiçeklere, ağaçlara takmış durumdayım.
Babamın kaybının verdiği acı ve boşluk duygusunu, boş bulduğum her alana bir şeyler ekerek doldurmaya çalışırken, ektiğim her tohumun topraktan başını çıkarmasını ve büyüyüp yeşillenmesini izleyerek kendimi bedenen ve zihnen daha iyi hissetmeye başladım. Açık havada toprakla uğraşmak vucudumu kullanmamı, haraket etmemi ve zihnen daha iyi hisetmemi sağlıyor.
Bahçeme büyümeleri yıllar alacak ağaçlar ektim, onların benimle birlikte yol alıp yanımda yeşereceklerini izleyip göreceğim umudunu taşıyorum yüreğimde.
Hangi hobi olursa olsun, hobiler insanı rahatlatan, günlük sıkıntılardan uzaklaştıran, ve bizi hayata bağlayan bir eylem, olmamasını gönülden dilerim ama; hepimizin hayatında ufak sıkıntılar, büyük sıkıntılar, geçici olanlar ve olmayanlar var, ve bu sorunlar zaman içinde çözülecek veya belki de hiç çözülemiyecek, ama yerlerine zaman içinde mutlaka yenileri tekrar tekrar ortaya çıkacaktır, hayat hiç bir zaman bembeyaz bir sayfa değil, yakın zamanda kaybettiğim canım babamın çok güzel bir sözü vardı ‘ Para ile çözülen sorun sorun değildir’ diye.
Bu nedenle günlük dertlerden, ilişkilerden, yorulan bünyemizi ancak hobiler sayesinde başka yöne çevirebiliriz.
O yüzden hepimizin hobilerle çözüp rahatlıyabileceğimiz sorunlarımız olmasını dilerken, bol hobili günlere diyorum...
Quebec’ten sevgiler,
Rahel-Çela B.
Comments