top of page

Olası İsrael Lübnan gaz antlaşmasının ardındaki gerçekler



Doğu Akdenizde İsrael Lübnan sınırındaki gaz arama çalışmalarıyla ilgili dolaylı görüşmeler 2012 yılında zamanın Başbakanı Netanyahu ve Enerji Bakanı Steinitz devrinde  başlamış, uzun süren görüşmelerin sonunda bir sonuca varılamamıştı. 2020 yılında konu AB ve ABD aracılığında tekrar gündeme geldi.

 

Çözümü gereken değişik maddelerin arasında üç tanesi hayati öneme haizdi.

1. İsrael tarafınca kendi karasularında addedilen ve Energean şirketi tarafından geliştirilen Kariş gaz yatağı, (ki şu anda üretime hazır)

2. Lübnanın kendi karasularında olduğunu iddia ettiği, henüz üretime hazır olmayan ve potansyeli kesinleşmeyen Kana (veya Tsidon) gaz yatağı,

3. İsrael ve Lübnanın kime ait olduğu konusunda anlaşamadıkları, dar üçgen bir pizza şeklindeki deniz alanı.

 

Amerikalı arabulucu Amos Hochstein’in  iki yıllık çalışması sonucunda önemli konularda uzlaşmaya varıldığı ve tarafların anlaşmaya çok yakın oldukları söyleniyor.

 

Terörist örgüt konumunu muhafaza etmekle birlikte Lübnan’da kuvvetli bir siyasal gücesahip olan Hizbullah liderinin de varılan anlaşmaya sıcak bakması, -ki kısa bir süre öncesine kadar Kariş konusunda İsrael’e sözlü ve fiili saldırılarda bulunuyordu- İsrael’de iktidar ve muhalefetin olası anlaşma konusunda tamamen zıt yorumlarda bulunmalarına nedenoldu.

Biz zıt politik yorumları bir kenara bırakıp anlaşmanın İsrael açısından yarattığı yeni duruma bir göz atalım.

Antlaşma sağlanırsa İsrael ne elde edecek?

Lübnan’la arasındaki deniz sınırı uluslararası meşruiyet kazanacak?

 

Kariş gaz yatağı hemen üretime geçecek, (tehdit altında olmadan) ve gaza aç Avrupa ülkelerine dışsatıma başlayabilecek. (Yatağın 2025 yılında  sekiz milyar metreküb sağlaması öngörülüyor, ülkenin şu anki toplam üretimi 22 milyar küb).

 

Lübnan’daki Kana gaz yatağındaki potansyel üretime elverişli olur da faaliyete geçerse ordaki gelirin bir kısmından pay alacak, (zira yatağın küçük bir kısmı İsrael karasularına giriyor)

 

Kana gaz yatağının çalışır  hale gelmesiyle Lübnan halkının maddeten biraz nefes alması ve ülkenin göreceli bir huzura kavuşması olasılığının yaratacağı huzur, (İsrael için de)

 

Elde ettiği gaz gelirini kaybetme korkusunun Hizbullah’a  -belki de- sözlü ve fiili saldırılarını yapmadan evvel iki kere düşünmesini sağlaması. (Yatağın Lübnan’a geliri ülkenin bütçesine oranla çok önemli)

 

Genelde Arap ülkeleriyle iyi ilişkilerinin bozulmaması için İsrael’e soğuk bakan dev enerji şirketlerinin tutumlarında yumuşamaya neden olması,

 

İsrael’in ABD  nezdinde ve uluslararası platformda artı puan alması, artacak olan gaz üretimi nedeniyle Mısır ve Ürdün’le daha sıkı bağlar kurulması.

 

Buna karşılık İsrael’in kaybettikleri, daha doğrusu tavizleri:

Bu antlaşmanın Lübnan’la değil de ABD aracılığıyla yapılması, (Lübnan/ Hizbullah İsrael’le direkt antlaşma imzalamayı reddediyor)

 

Üçgen pizza karasularından tamamen veya büyük çapta feragat etmesi,

Kana’dan gelebilecek muhtemel gelirlerin Lübnan değil de yatağı çalıştıracak Fransız Total şirketi tarafından ödenmesi,

Şimdi olaya makro açıdan bakmaya kalkarsakve tevazuyu da elden brakmadan bir yorumda bulunmak istersek;

 

Ülke güvenliğine artısı olsun veya olmasın, ülke güvenliğine hiçbir tehdit getirmeyen,

Lübnan ve Hizbullah’la barış kapısını aralamasa da en azından bir süreliğine huzur sağlayabilecek, (teknik olarak İsrael ve Lübnan 1948 yılından beri savaş halindeler!)

 

Ayrıca çalışmadığı sürece hiçbir gelir getirmeyecek bir gelir kaynağını devreye sokarak, ülkenin  artı bütçeye çok  gereksinimi olan sağlık, eğitim gibi konularına ek bütçe ayırabilme olanağı  yaratabilecek bu antlaşmaya olumlu bakmak doğru olsa gerek.

 

Ne de olsa, dolaylı da olsa, işbirliği savaştan iyidir!

Yazarın Notu: Ne yazık ki, çoğu sefer olduğu gibi Arap tarafı bu kez de son dakikada üstünde anlaşma sağlanan ABD taslağını iki konuda, kendi lehine değiştirmeye çalışıyor. Uluslararası sınırın resmen tanınması ve muhtemel Kana gelirleri konusu. İsrael anlaşmanın hiçbir şekilde değiştirilmesini kabul etmiyor.

 

Umarım Araplar çoğu zaman yaptıkları gibi üzüm yemektense bağcıyı dövmeyi yeğlemezler!








Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page