Bu kadar kötü olabileceğini tahmin eder miydiniz? 1906 San Fransisco depreminden daha büyük, şiddetli ve öldürücü sarsıntıların hemen Türkiyemizin Güneydoğusunda vuku bulacağını, 50.000’i (resmi olanı, gerçekte?) geçen vatandaşın enkaz altında can vereceğini ve zelzelerin devamınının bir kısmımızın yaşadığı İstanbul ve Ege kıyılarını tehdit ederek milyonlarcamızı kaygı dolu depresyona yönelteceğini…
Yetmişsekiz yıldır Avrupa’da görülmemiş vahşette bir savaşın, onbinleri değil, yüzbinleri sakat bırakarak veya öldürerek bu kadar süreceğini, daha bir sene devam etme olasılığını ve Ukrayna (+ NATO) ve Rusya’nın kararlılıkları yüzünden daha büyük arbedelere ve milyonların ölümüne yol açabileceğini…
Kuruluşundan bu yana dış savaşlara ve iç terör olaylarına yenilmeden ayakta kalmayı başarmış, dayanışma ve birlik ruhunu korumuş, 70 ülkeden göç eden Yahudilerin kaynaşmasında olağanüstü rol oynamış İsrail’in tarihinin en büyük kutuplaşmasına sahne olarak iç savaş tehlikesinden bahsedilebileceğini…
Üç ülkenin yaraları derinleşiyor ve en uçtaki iki kent, Kudüs ve Kyiv, birbirlerinden en fazla 3500 km mesafede yer alıyorlar. Tüm yerkürede bu çapta yıkım, savaş ve düşmanlık yok iken neden bu kadar dar bir coğrafyada (510 milyon km2’lik dünyanın yalnız % 0,3’ü) bu denli sıkıntı, katliam ve ıstıraba tanık oluyoruz? Neden tümü 2022 ve 2023’ün ilk aylarına rastlıyor?
Yoksa bu toprakları birleştiren denizler, ırmaklar ve sular mı kötülük taşıyor? Soykırım zamanlarında kurbanların kanlarının bulaştığı Dinyeper’den başlayarak, Odessa’dan kıvrılarak, Karadeniz’i aşarak, Boğazlar’ı kat ederek, Akdeniz’e ulaşan ve İskenderun Körfezinden Asi Nehrine (tarihte Orontes) doğru uzanarak son yılların en büyük katliamlarının yapıldığı Suriye ve Lübnan’a dokunan sular mı tüm bu felaketlerin nedeni?
Geçici kötümserliğim beni akla hayale gelmeyen kıyamet senaryolarına sevk ediyor. Üç dertli ülke, Ukrayna, Türkiye ve İsrail, birbirlerine denizlerden bağlı ve aralarında gidip gelen sular var diye mi bu kabusları görüyorum?
Olamaz, kıyameti bekleyemem! Komplo teorilerine zihnimi feda edemem. Onların yerine beynimi çalıştırıp önümüzdeki yılda bu ülkelerde durumların nasıl gelişeceğine dair öngörülerde bulunayım.
Ukrayna – Putin’in tüm seferberlik programına ve ordusuna 300.000 asker eklemesine rağmen savaşın başından bu yana 200.000 civarında ölü ve yaralı vermesi, eksilen mühimmat ve moral bozukluğu ile birleştirildiğinde bahar aylarında beklenen kontratak önemli Ukrayna kentlerini almaya yetmeyecektir. Buna mukabil yaz başlarında Leopard, Challenger ve Abrams tanklarıyla desteklenen, uzun menzilli ABD füzeleri ve belki de verilen savaş uçakları ile güçlenen Ukrayna birlikleri Rus işgalini geriletecekler fakat topraklarından tamamen çıkarmaları mümkün olmayacaktır. Donbas ve Luhansk’ın dar bir koridorunun ve Kırım’ın silahsızlandırılarak Rusya’da kalması şeklinin en gerçekçi sonuç olacağını düşünüyorum.
Türkiye – Tahminlere göre 100.000’e yaklaşması korku ile beklenen kayıp sayısı evlerin ve binaların göçükleri ardından siyaseti de yıkacak ve 2023 veya 2024’de yapılacak seçimlerde Cumhur İttifakı yenilgiye uğrayacaktır. Arada hızla inşaatına başlanan deprem evlerinin finansmanı yüksek enflasyonu daha da yukarılara taşıyacak (% 100++), sarsıntı kaygısı ile fiyat artışları arasında sıkışan seçmen 21 yıllık iktidara veda etmek isteyecektir.
İsrail – Şekelin (İsrail parası) değer kaybı, ülkeden ayrılmaya hazırlanan sermaye, dış dünyanın hükümete olan güvensizlik açıklamaları Bibi’yi düşünceye sevk ettirecek ve yargı ile anlaşma yoluna giderek hafifletilmiş hukuk reformları paketini yasalaştıracaktır. İktidarın bu noktadan tek çıkışı İran’nın nükleer programını sekteye uğratacak bir saldırının milli birlik kavramını yeniden diriltmesidir. Fakat böylesine cüretkar, belki de gerekli, bir hamle yapılacaksa, yargı reformları ile bağdaştırılamayacağına göre, ikincinin geri bırakılması olasıdır.
Hafif depresyondan çıkmaya başlamak için geleceğe cesaretle bakmak ve öngörülerde bulunmak (daha sonra havada vurulma veya alaya alınma riskini dahi göze alarak) elzem.
Yoksa o bulanık sular bu satırların yazarını da içine alarak derinlere çekebilirdi.
Not: Ukrayna savaşında, Türkiye ve Suriye depremlerinde ölenleri acıyla anıyoruz.
コメント