İsrail-İran Savaşı ve Türkiye Medyası: Akıl Tutulması mı?

İsrail’in 13 Haziran sabahı erken saatte başlattığı saldırının Türkiye’deki medya yansımaları (yandaş, muhalif, sosyal ve gerçekçi) ve etkileri orta ve uzun vadede dış politikası kadar ulusal güvenlik alanında da görülecektir.

Önce bu savaşın Türk izleyicisine nasıl anlatıldığına bakalım:

•     İktidar Medyası - İslami ağırlıklı olmasına rağmen Ortadoğu’daki diğer Sünni Müslüman ülkelerin, gizli gizli İsrail’e hayranlık duyan medyasından farklı bir kulvara saptı: İran mağdurdur, İsrail’e verdiği her zarar mübahtır, İslam Cumhuriyeti yenilmemiştir, bu savaşa uzun dayanırsa kazanır. İsrail’in İran hava sahasında hakimiyeti propagandadır. Balistik füzelere güvenin. İran yıkılırsa sıra Türkiye’ye gelecektir, bu yüzden hava savunma birimlerimizi güçlendirmemiz ve Kaan gibi 6. nesil savaş uçağı projelerini bir an önce tamamlamamız gerekir. 

•     Muhalif Medya (HalkTV, Sözcü, Ruşen Çakır, Murat Yetkin, Fatih Altaylı vb.) - Biz “19 Mart Darbesine” karşı mücadele ederken (İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve Belediye çalışanlarından 3-400 kadarının hapse atılması) bu savaşın çıkması bizi şaşırttı. Tek adam rejiminin İran’ı nasıl zayıf düşürdüğünü görüyoruz fakat ayni dersi Türkiye için alabilir miyiz? Şu an için halkımızın da çok benimsediği İsrail karşıtlığına kısmen prim veriyoruz. Tel Aviv-Yafo’da Intercontinental Otelinin çatısına yerleştirilen ve kentin siluetini gösterirken tahripkar roketleri tespit eden görüntülerin bir an önce seyircilerimize ulaştırılması için Anadolu Ajansına güveniyoruz. Davet ettiğimiz uzmanlarımız İsrail’in bundan sonraki hedefinin (sıradan gidelim: önce Gazze-Hamas, ardından Lübnan-Hizbullah, sonra Suriye, arada Yemen, şu anda da İran) Türkiye olduğunu iddia etmekle birlikte bir Nato üyesine nasıl saldırma cüreti bulunacağını söylemiyorlar. Bu stratejik hamleye yönelik İsrail’de herhangi bir Parlamento veya Hükümet kararı olduğunu araştırmaya gerek yok. Biz inanıyoruz!

•     Sosyal Medya - Evet ama neden Gazze’yi görmezden geliyorsunuz? Aslında herşey orada başladı, Netanyahu biliyordu fakat Hamas’ı durdurmadı, kendini ve hükümetini kurtarmak için. Gazze kıvılcımının tutuşması Hizbullah’ı ve Esad’ı yaktı, şimdi de İsrail tüm uluslararası yasaları tanımayarak uluorta Tahran’a saldırdı. Bibi’yi durduracak kimse yok mu? Trump neden silah ve cephane göndermeye devam ediyor? Vaad edilmiş topraklar Anadolu’ya kadar uzanıyor, değil mi? İsrail (Yahudi) müziği dinlemeyelim, Mossad ajanlarına kurban gideriz. 

•     Gerçekçiler (Cengiz Çandar, Yılmaz Özdil, Can Ataklı, Emin Çölaşan, Cevheri Güven) - İran bir şeriat rejimidir ve Kemalizmin karşıtıdır. Batı’dan ve bilimsellikten uzaklaşırsak, demokrasi yerine tekadamlığı kabul edersek sonumuz benzer olabilir. Tayyip Erdoğan’ın en büyük hatası F-35 programından çıkarılmamıza neden olan S-400’leri Rusya’dan alarak Nato ilkelerine karşı gelmektir. Şu anda Hava Kuvvetlerimiz güçsüzdür, pilotlarımızın sayıları yetersizdir, F-16’ların upgrade paketleri henüz gelmemiştir. Son olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde rütbe yükseltilme yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Liyakatli olanın terfi etmediği, olmayanın yükseldiği bir ordu savunma yeteneğini kaybeder.

Türk toplumunda yukarıdaki farklı hatta karşıt görüşlere yol açan derin çatlaklara bakalım:

1)      Ülkeyi Düşünenler- Türkiye’nin zayıflaması durdurulmalıdır. Demokrasi ve yetenek sistemine geri dönmeli, tüm siyasi tutuklular salıverilmeli ve yeniden seçimlere gidilmelidir. İsrail’in hazırlıklarından ve başarılarından ders almalıyız. Batı’dan kopamayız.

2)      Bilgisizler - Biz pek fazla bir şeyler bilmiyoruz, hep Derin Kubbe’nin delindiğini söylüyoruz halbuki İran’a karşı esas Arrow 2 & 3 ile David’in Sapanı kullanılıyor onların da vurma oranı % 80 - 90 civarlarında. Zaten İsrail de “sistem mükemmel değil ve devamlı geliştiriyoruz diyor” ama onları dinlemiyoruz. Yalancılar!

3)      Çok Endişe Edenler - İsrail’den o kadar nefret ediyoruz ki bize saldırma emelleri olduğunu iddia ederek kendimizi güçsüz kategorisine koyuyoruz. Halbuki 2024’e kadar iş yaptığımız, turistlerini ağırladığımız, bir ara müttefiki olduğumuz bir ülke idi. Ulusal stratejimizi bu kadar hızla 180 derece değiştirmek pek mantıklı değil fakat biz yaparız.

4)      İç Cepheyi Kuvvetlendirmek İsteyenler - Reis Erdoğan etrafında kenetlenelim, Kürtleri de katalım fakat hapistekileri serbest bırakmayalım, demokratik hakları unutalım, CHP bizi dinlemezse onu da kapatalım. İsrail tehdidi aslında pek önemli değil, esas amaç iktidarı perçinlemektir.

Türkiye böyle…

Ralf ARDİTTİ  

IYT dip not :

İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.

Bağış/Donation/תרומה

Yazarın tüm yazıları için tıklayın