İRAN PES EDECEK Mİ?

Çok zor günler yaşıyoruz. Körfez Savaşı’nda da benzer bir durum yaşandı, ancak şu an yaşananın yanında esamesi okunmaz. İsrael 1973 Yom Kipur Savaşı’ndan bu yana ilk kez bir devlet ile savaşıyor, bir terör örgütüyle değil.

13 Haziran Cuma günü saat 3.00’te sirenlerle uyandık. İsrael Hava Kuvvetleri sabahın erken saatlerinde İran’daki nükleer tesislere ve askeri karargahlara çoklu hava saldırısı başlattı. Tüm apartman sakinleri sığınaklara indik, bebeler, küçük, büyük köpekler, yaşlılar… Kimi halk korunaklı odalara sığındı.

Gelen haberlerde Devrim Muhafızlarının komuta kademesinde zirvedeki isimlerin ve çok sayıda bilim adamının yok edildikleri belirtiliyordu. Bu ikinci bir “biper” uygulaması olarak tüm dünyada şaşkınlık yarattı.  İstihbarat güçleri İran topraklarında kurduğu bir üsden yönettiği dromlarla, Tahran’ın göbeğinde, apartman dairelerinde uyuklamakta olan çok sayıda İslam Devrimi’nin ve nükleerin kilit isimlerini ortadan kaldırırken doğrudan İran’ın radar ve hava savunma sistemini çökertiyordu.

İsrael’de halk tam bir dayanışma içinde, hükümeti, muhalefeti, sağcısı, solcusu, dindarı, seküleri tek vücut adeta. Uyarı sisteminin mükemmel işleyişi, halkın talimatlara duyarlılığı ile en az sayıda zayiat verilmekte. Füzelerin İran’dan havalanmaya hazır olmalarıyla telefonlarımıza gelen, “sığınakların yakında durun!” ön uyarısından takriben yarım saat sonra  alarmlar çalıyor. Şu satırları kaleme aldığım sıra, savaşın üçüncü gününde, öğle vakti yine sirenler çalmaya başladı…

Gün boyu televizyon karşısında haberleri izliyoruz. İran’ın balistik füzelerinin sivil yerleşimleri vurması üzerine bazı kentlerde can kaybı yaşanıyor, binalar yıkılıyor. Hayfa’nın doğusunda Arap kenti Tamra’ya isabet eden roket bir avukatın eşinin, iki kız çocuğunun ve bir aile yakının ölümüne neden oldu. Yaşanan bu trajedi karşısında babanın göz yaşları yürek yakıyordu. Savaş din, dil farkı tanımıyor ne yazık ki….

İran’dan gelen görüntüler ise yıkımın boyutlarını gözler önüne seriyor. Dokuz yıl süren İran - Irak savaşının bittiği 1988 tarihinden bu yana İsrael’i haritadan sileceği tehditlerine karşın İran topraklarında böylesi bir saldırı görmedi. Hele Tahran’ın üstünde İsrael uçaklarının bomba yağdıracağını Humeyni bilse mezarında ters dönerdi.

Sığınakların mevcut olmadığı İran’ın başkentinde halk ya metrolara sığınıyor ya da arabalarla şehri terkediyor. Her yer duman, her yerde ateş yükseliyor. Tahrip edilen kanalizasyonlar yolları sular altında bırakıyor. İran kaynakları moralleri yüksek tutmak için bazı ülkelerin medya organlarının itibar ettiği yalan, yanlış haberler yaymayı sürüdürüyor.

Geçtiğimiz pazar günü Umman’da ABD- İran arasında nükleer görüşmeler gerçekleşecekti. Ancak İran dini lideri Ayetullah Hamaney’in uranyum zenginleştirme faaliyetinin durdurulmasına hayır demesi üzerine İsrael saldırısının başlaması zamanlama yönünden düşündürücü.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Kurumu, İran’ın elinde bulundurduğu zenginleştirilmiş uranyum ile on nükleer atom bombası üretebilecek kapasiteye sahip olduğunu açıkladı. İsrael’in buna göz yumması beklenemezdi.

İsrael şu ana kadar saldırılarda özellikle nükleer tesisleri hedef aldı, petrol enerji kaynaklarına zarar vermedi. Natanz, İsfahan ve Fordov’da yer alan üç ana nükleer tesisin  elekrtik alt yapıları, güç kaynakları tahrip edilerek  zenginleştirme tesislerine büyük ölçüde zarar verdi.

Haber yorumlarında  nükleer silah üretecek kapasitede zenginleşmiş uranyumun Kum kenti yakınlarındaki dağın derinliklerinde bulunan  Fordo’da korunduğunu ve bunun imhası için ABD’nin yardımının gerektiği, aksi takdirde İran’ın nükleer programını bu tesiste  sürdürebileceği ve nükleer gücünü koruyacağı ifade edilmekte.

İran’ın İsrael ile anlaşmak için Katar, Kıbrıs gibi bazı ülkelerin aracılığına başvurduğu söylentileri var. ABD Başkanı Trump ise bir yandan, “İran ve İsrael yakında barışacak” derken, diğer yandan çatışmaya müdahil olarak yirmi yıldır ABD başkanlarının önleyemediği İran nükleer tehlikesini ortadan kaldırarak tarihe geçecek mi? Dünyayı kritik günler beklemekte.  

Av.Yakup BAROKAS

IYT dip not :

İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

Bağış/Donation/תרומה