top of page

Hiçbir bebek terörist doğmaz


“Allah, zafer veya şehadet. Özür dilerim ana, ama benimle gurur duyacaksın.”

Bu kelimeler sekizinci sınıf öğrencisi, 13 yaşındaki Muhammad Aliwat’ın; Yeruşalayim/Kudüs’te katledilmeleri gereken, (!), Yahudi avına çıkmadan evvel annesine braktığı not.


Yahudi bir baba ve oğlunu ağır yaralamayı başaran Muhammad güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirildi. Daha 13 yaşındayken!


Muhammad terörist olarak doğmamıştı. Her bebek gibi tüm masumiyetiyle gelmişti bu dünyaya.

Ne yazık ki kaderinde bu topraklarda doğmak ve okulunda terörist eğitimi almak vardı, Al-Furqan erkek İslami Lisesinde.


Barışsever ve ılımlı (!) Filistin Özerk Yönetiminin, (Hamas’tan hiç bahsetmiyorum bile) çocuklarına vermeyi seçtiği eğitim, kin, intikam, nefret, şehadet, cihad üzerine kurulu. Ders kitapları her fırsatta şiddeti, İsraelli Yahudileri öldürmeyi teşvik ediyor. Muhammad sekizinci sınıftaydı. Yedinci sınıfta öğrencilere öğretilen ise Yahudilerin Filistinli çocukların kafalarını ezip, onları ateşe veya kuyuya attıkları.


Okuduğunu kavrama dersinde tartışılan ve anlaşılması gereken metin ise intihar saldırılarını, düşman -İsrael- askerinin boyunlarını kesmeyi, patlayıcı kemerleri konu ediniyor.

Fen dersleri nefret saçıyor. Biyoloji dersinde olası ağır bir çatışmada İsrael Savunma Güçleri askerlerinin iç organlarında olabilecek tahribatlar işleniyor!


Öyle bir hale getirmiş ki eğitim kendini Filistinli olarak tanımlamayı seçmiş gençleri ve çocukları, 13 yaşındaki çocuk Yahudi öldürüp şehit olmayı amaç edinebiliyor, başka yerlerdeki yaşıtları bu güzel yaşın zevklerini çıkarırken… Hangi tarafından bakarsanız bakın çok acı bir durum.


İşin bir diğer acı yönü de Filistinli çocukların okuması ve bu eğitimin gerçekleşebilmesi için mali destekte bulunan ülkelerin arasında ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İsveç, İsviçre, Kanada ve Almanya gibi her türlü terörü kınayan ülkelerin de olması.


Bu gözlemleri yapan ve bu konularla görevli olan IMPACT-se örgütü.

(The Instıtute for Monitoring Peace and Cultural Tolerance in School Education) / Okul eğitiminde barış ve kültürel toleransı denetleme enstitüsü.

Bahsettiğim Muhammad’ın Al-Furqan Lisesi Şuafat’ta.

Ancak bu irfan (!) yuvası eğitim merkezleri pek çok ülke ve şehre yayılmış durumda. İngiltere, Mısır, Katar, Pakistan ve ABD, (New York ve Los Angeles’te) bunlardan birkaçı.


Filistinlilerin anlaması gereken ne onların ama ne de bizlerin bu topraklardan ayrılmayacağı. Diğer bir deyişle kaderin bizleri burada bir arada yaşamaya mahkûm ettiği. Ve bu topraklarda birlikte insan gibi yaşamak istiyorsak eğer, Filistinli Arapların yapması gerektiği ilk ve en önemli şey, kin, nefret ve intikama değil, barışa odaklı nesiller yetiştirmeleri.


Peki tünelin ucunda hiç mi bir ışık yok?

Var, var ama bu tünelde değil!

Işığın en güzel örneği Birleşik Arap Emirliklerinden geliyor.


Bu ülke son yıllarda ders kitaplarını değiştiriyor,” ötekini” hoşgörüyle, toleransla kucaklayıp anlamaya çalışmak, barış kavramını milli gurura feda etmemek gibi yaklaşımlari vurguluyor. Diğer dinlere saygı, okullarda Holokost’un öğretilmesi yeni eğitimin konuları arasında.


Sevindirici durum Suudi Arabistan’ın hatta Katar’ın dahi eğitim sistemlerinde giderek daha toleranslı, daha barışçıl bir müfredata yönelmeleri.

İlerki nesiller için daha iyi bir dünya sadece daha düzgün bir eğitimden geçerek olabilecek.






Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page