top of page

Haliç’te Hanuka



Son birkaç senedir, buralarda yeni bir geleneğimiz var: Hanuka Bayramının son akşamında, mumlarımızı açık havada, İstanbul’un tarihi meydanlarından birinde yakıyoruz. Sanırım bu gelenek, ilk kez bundan altı yıl önce, 2015’te Ortaköy Meydanında başladı. Hatırlıyorum da, o akşam ön sıralardaki yerimi almış, heyecan ve mutluluk içinde bütün konuşmaları dinlemiş, mumların yakılışını ise gözlerimde yaşlarla izlemiştim. Nedendir bilinmez, ama Hanuka beni oldum olası çok duygulandırır…



2015’te başlayan bu açık hava kutlamaları, her sene farklı bir kamu alanında devam etti ve ben de hava koşullarının el verdiği ölçüde hepsine katılmaya çalıştım. Kâh Galata’daki, kâh Maçka Sanatçılar Parkı’ndaki mum yakma törenlerinde kalabalık bir güruhla beraber, Hanuka’ya özgü o bilindik şarkıları bağıra çağıra söyledim. Davet edilen devlet adamları bir seneden diğerine farklılık gösterse de, konuşmalar hep birlik ve beraberliği çağrıştırdı. Işığı yaymanın ve karanlığı aydınlatmanın önemine değinildi.


Bu sene, Hanuka’nın ilk gününden itibaren, 8 mumu yakma töreninin Haliç’te yapılacağını biliyordum ve aslında gitmeye de niyetim vardı, ancak son anda hâlâ devam eden pandemiden dolayı bu kadar kalabalık bir ortama girmekten imtina edip vazgeçtim. Bir yandan da meraktan yanıp tutuşuyorum tabii… Bu güzel havada, Haliç’te, Balat Or Ahayim Hastanesi’nin hemen yanındaki parkta, harika bir manzaranın önünde ne müthiş bir ortam olabileceğini düşünmeden edemiyordum. İşte tam da o noktada teknoloji imdadıma yetişti ve bir arkadaşımın paylaştığı Youtube canlı yayını sayesinde, kendimi bir anda kutlamaların ortasında buluverdim.


Devlet büyüklerinin konuşmaları her zamanki gibi anlamlı ve barışçıldı. Farklı inançların, kültürlerin, medeniyetlerin özgür şekilde, doyasıya yaşamalarının önemine değinildi. Keşke konuşmalarındaki kadar güzel bir dünyada yaşamak mümkün olsaydı, keşke her türlü farklılık bu kadar kolay aşılabilseydi, diye düşünmeden edemedim. Organizasyon kusursuzdu, hiçbir aksama yaşanmadı, aralarda şarkılar çalındı, söylendi. Herkesi böyle neşeli ve mutlu ve daha da önemlisi bir arada görünce, gerçekten Hanuka Mucizesine inanasım geldi.


Bana göre akşamın starları Los Pasharos Sepharadis’ti. Mum yakma töreni öncesinde sahne alan ikili, harika bir repertuar ile kulaklarımızın pasını silecek nitelikte bir konser verdi. Hepimizin aşina olduğu, adeta kültürümüze, genlerimize işlemiş olan Ladino şarkıları, Karen Gerşon ile İzzet Bana’dan dinlemek bana çok iyi geldi. Bu vesile ile oldukça uzun bir süredir hastanede olan sevgili Selim Hubeş’e de acil şifalar diliyorum. Özellikle kendisinin bestelemiş olduğu “La Romansa de Rika Kuriel” şarkısını dinleyince, gözlerimin dolmasına engel olamadım.


Şimdi diyeceksiniz ki, iyi güzel sen izledin… peki ya biz ne olacağız? Ne demişler, ışığını saç, etrafını aydınlat! Ben de bu vesile ile 25 dakikalık mum yakma töreni linkini buradan paylaşıp, bu güzel akşamın ışıltısını (kısacık da olsa) sizlere aktarıyorum. Hanukiya’mızı her sene sağlıkla, neşeyle, sevdiklerimizle ve mucizeler eşliğinde yakmak nasip olsun.


Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page