Bundan dört hafta önce “Beklenmedik gelişmeler olamaz mı?” başlıklı yazımı ( https://www.turkisrael.org.il/single-post/beklenmedik-geli%C5%9Fmeler-olamaz-m%C4%B1 ) şu paragrafla bitirmiştim:
İşte, çabalarında “dostları” tarafından yarı yolda bırakılmış olan Filistin halkına gerçek barış elini, bilinçli bir İsrail yönetimi uzatmalıdır bence... Gerek ABD’nin, gerekse Avrupa’nın uzlaştırıcı çabaları sonuç vermediğinden, iş başa düşeceğe benziyor! Ne var ki, “Filistin sorunu” kotarılmadan, Yeruşalayim’e her iki tarafın memnun kalabileceği bir çözüm bulunmadan, kalıcı bir barışın sağlanamayacağı, aşikârdır. Acaba bizzat İsrail, müttefiki olduğu Körfez ülkeleriyle birlikte- belki Mısır’ı da aralarına alarak - Filistinliler ile masaya oturamaz mı? BAE ile Bahreyn –ve Katar da niye olmasın?- Batı Şeria ve Gazze’de yatırım yapmayı düşünebilirler elbet...
Geçen hafta ise değerli dostum Bondi Çakım, “Israel Gazze için ne yapabilir?” başlığı ile konuyu bir adım daha ileride ele almış, akla yatkın somut çözüm önerileri getirmiştir ( https://www.turkisrael.org.il/single-post/i%CC%87srael-gazze-i%C3%A7in-ne-yapabilir ).
Hadi Bondi’yi ve beni bir kenara bırakın – ancak İsrail’in saygın düşünce platformu MOSAIC – Advancing Jewish Thought, 23 Haziran tarihli raporunda “What Will Gaza Look Like Ten Years From Now?” sorusunu ortaya atarak, bu tartışmalı kara şeridine gereken önemi veriyor. https://mosaicmagazine.com/gaza-ebook/?utm_source=israel_report&utm_medium=email&utm_campaign=june_23&_kx=rSmo9IdWa4y0jpl2Y7UdirOYWYWHf8A-R2KXMbMPAl4%3D.L87CGh , kimi değerli diplomat ve akademisyenlerin ortaya attıkları değişik çözüm seçeneklerini ayrıntılı olarak irdeliyor. Bunlar örneğin statükoyu korumak, Hamas’ı yok etmek, Gazza’yı bir Singapur statüsüne sokmak ve oraya ağırlıklı olarak yatırım yapmaktır.
Bu son seçenek için şu ikilemi değerlendirmek gerekiyor: Gazze halkı, acaba sürekli bir abluka altında Hamas tarafından bir çeşit “canlı kalkan” veya “rehine” olarak kullanılmayı mı tercih edecek, yoksa Hamas olmadan kurulacak, Malta veya Liechtenstein gibi minik bir cumhuriyet olarak refah içinde yaşamayı mı? Tabii ki, bunun için halka soracak bir oylama yapılması düşünülemez, ancak bu sorunsalı ülkenin her bir ferdine, inandırıcı olarak aktarmak gerekecektir.
Bu zor ve uzun vadeli süreci ise oraya yatırım yaparak bölgeye barış getirmeyi düşünen devletler üstlenmelidir. Bunların başında İsrail, Mısır ve Körfez ülkelerinin olacağı aşikârdır...
İsrail, Gazze şeridi ile ilgili her hangi bir toprak iddiası olmadığı için, orada barışçıl bir devletin kurulmasında hiç bir sakınca görmez - keza oraya yatırım yapmaktan öte, Gazzeli işçilerin İsrail’deki komşu bölgelerde iş bulmaları da hali hazırdaki istihdam politikası ile bağdaşmaktadır... Mısır için ise, neredeyse iç içe girmiş komşu ülkede sorunların ortadan kalkması, belki de bölgenin olası yatırımlarına açık olması sadece olumlu sonuçlar davet eder... İsrail’in yeni ilişki kurduğu Körfez ülkelere gelince, onlar için yatırım yapılacak bakir bir ülke, kaldı ki iki milyon kişiyi bulan bir pazar, düşlerinde göremeyecekleri bir çıkar sayılır...
İşte, - görünürde olan bu türden bir “win/win” durumuna ulaşabilmek için, halkın aydınlatılıp ikna edilmesi gerekecektir. Bunun için ise iki kademeli bir plan uygulanmalıdır:
1) Mısır’ın başkanlığında, ilgili tüm ülkelerin yapıcı olarak katılacağı bir konferansta ve onu hemen izleyecek atölye çalışmalarında, 365 km2 olan bu bölgeye has ayrıntılı alt yapı ve üretim için yatırım planları, fizibilite etüdleri geliştirilmeli;
2) Bunlar hakkında Gazze halkı ayrıntılı olmakla birlikte, kolay anlaşılır biçimde bilgilendirilmelidir. Bunun için uçaklardan atılacak bilgi malzemesinden, elektronik haberleşmeye kadar her yol denenmelidir.
Böyle bir girişimle Hamas’ın Gazze’de uzun süre tutunamayacağını beklemek, gerçek dışı bir olasılık değildir. Oradan oluşacak boşluğu ise ılımlı bir Filistin yönetimi üstlenebilir. Ve acaba bu model, ileride Batı Şeriya ve Yeruşalayim’i de kapsayacak bir çözüme yol gösteremez mi? Trump döneminde çok konuşulan “Yüzyılın Planı”, ABD gibi üçüncü ülkelerin değil, bizzat yerel ulusların katılımıyla, benzer bir şekilde gerçekleştirilebilir - Gazze gibi küçük çaptaki bir bölgeden başlanarak...
Amaç, iki milyon kişinin refah ve komşularıyla birlikte barış içinde yaşamaları değil mi?
Hiç kuşku yoktur ki, bu düşünceleri sadece “wishful thinking” veya “fantezi” olarak değerlendirenler olacaktır. Ancak -ve kesinlikle/sakın benzetmek gibi olmasın -Theodor Herzl’in “eğer siz isterseniz, bu proje bir masal olmaktan çıkar” sözlerini anımsatmadan edemiyorum!
コメント