Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
top of page

Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?






Nazım Hikmet Ran ve Abidin Dino, Paris, 1961


Bu olağanüstü soruyu ilk duyduğumdan beridir, aklımdan çıkmaz ve hep düşünürüm, sahi, mutluluğun resmi yapılabilir mi?

Nazım’dan okuyalım:

Saman Sarısı

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil Ne de ak örtüde elmaların Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin […]


Nazım Hikmet’in “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” sorusunu yakın dostu, usta ressam Abidin Dino “Mutluluğun Şiiri” ile yanıtlamıştır. Okuyalım:


Yapardım mutluluğun resmini/ Başında delikanlı şapkan,

Kolların sıvalı, kavgaya hazır/ Bahriyeli adımlarla düşüp yola

Gidebilseydik meserret kahvesine, / İlk karşılaştığımız yere

Ve bir acı kahvemi içseydin. /Anlatsaydık

O günlerden, geçmişten, gelecekten, / Ne günler biterdi,

Ne geceler…/Dinerdi tüm acılar seninle

Bir düş olurdu ayrılığımız, / Anılarda kalan.

Ve dolaşsaydık Türkiye’yi/ Bir baştan bir başa.

Yattığımız yerler müze olmuş, / Sürgün şehirler cennet.

İşte o zaman Nazım, /Yapardım mutluluğun resmini

Buna da ne tual yeterdi;

Ne boya…/Abidin Dino


Mutluluk ne ola ki?

Ta antik çağlardan beri üstüne kafa yorulan, hatta felsefe akımlarına konu olan mutluluk kavramını araştırmaya ve okurlarımla paylaşmaya ayırdım zamanımı nedense. Dünyamızın pandemiler, savaşlar, politik gerilimlerle sarsıldığı şu günlerde daha güzel bir konu bulamazdım, değil mi? Hadi öyleyse, herkesi mutluluğun resmini yapmaya davet ediyorum!


Sizce mutluluk nedir? Sabahları kahve kokusuna uyanmak mı? Eşinizin elinde bir kahvaltı tepsisi ile sizi uyandırması mı? Yoksa soğuk bir kış akşamı evinize geldiğinizde dumanı tüten sıcak bir tas çorba bulmak mı? Evet, doğru okudunuz, bu kadar ufacık şeylerin toplamı bile olabilir mutluluk. Ama gözünüz yükseklerde ise, işte o zaman buna ne tual yeter, ne de boya!


Gelgelelim, ünlü dans ve müzik sanatçısı Judy Garland’ın da dediği gibi, “Ne kadar ileri gidebileceğini ancak çok ileri gitme riskini göze alanlar bulabilir.” Demek istediğim o ki, mutluluk aslında yanı başımızda olabilir ama bu sizin beklentilerinize bağlı olarak, ya erişirsiniz ya da bir yolculuk olarak kalabilir. Olsun! Mutluluğu aramak, mutluluk için yola çıkmak da bir tür mutluluk değil de nedir?


Tarihteki İlk ‘Mutlu’lar!

Kurucusu Kıbrıslı Zenon: Megara okulunun bir kolu, Stoacılık ya da Stoa Felsefe Okulu.








Helenistik felsefenin en önemli akımlarından kabul edilen Stoacılık okulunu Kıbrıslı Zenon kurmuştur. Okul MÖ 3. yüzyılda Atina'da bir resim galerisinde (Stoa Poikile) kurulduğundan ötürü akıma ‘Stoacılık’ adı verilmişti. Stoacılar için insanın temel amacı mutluluktur. Mutluluğa ulaşmak içinse doğaya uygun yaşamak gerektiğini savunurlardı. Felsefi olarak doğaya uygun yaşamayı ve dünya vatandaşlığını benimsemişlerdi. "Mutluluk, dış koşullara bağlı olmamalıdır" derlerdi. Bilmem katılır mısınız? Şahsen ben ikna oldum (!)...


Bir de Epikürler var: Zevk peşindeyken aşırıya kaçmamak

“Katıldığım seminerlerden birinde yeni bir şey öğrendim. Epikür kavramının anlamı. Eski Yunan’da politika ile uğraşmayı ya da ona bulaşmayı anlamsız ve faydasız bulup küçük ve mutlu topluluklar -komünite- içinde dayanışmacı, erdemli ve zevk konusunda “aşırıya kaçmayan” bir yaşam biçimini savunan filozoflarmış epikürler. “Aşırıya kaçmamayı” tırnak içine aldım. Hayattan zevk almayı bir erdem olarak görürmüş epikürler ama cinsellik, yeme-içme gibi konularda kararında kalmayı savunurlarmış. Nasıl olmuş da zevk peşinde koşarken aşırıya kaçmamayı öğütleyen bir felsefe günümüzde aşırı tüketime verilen bir sıfat haline gelmiş? Cevabı bilmiyorum.” Vedat Milor, Kaliforniya’da küçük mutluluklar peşinde, Milliyet, 10 Kasım 2013.

Günü yaşa, mutlu ol demeyeceğim çünkü..


Bir tıp sayfasında yazıldığı gibi, “Bir bebeği, annesinin gülümsemesi veya karnının doyması, 30 yaşındaki kişiyi bir terfi haberi mutlu edebiliyor. Bazı kişiler için maddi kazançlar, mevki, ün mutluluk kaynağıyken, diğerleri için karşılarındaki insanın gülümsemesi, doğada gördükleri bir çiçek veya bir canlı aynı derecede mutluluğa sebep olabiliyor. Çoğu insan hayatta mutlu olmak ister ancak gerçek mutluluğu nerelerde bulacağını keşfetmesi bazen zaman alabilir. Kişinin gelişimi boyunca tatmin ve kıvanç yaratan durumlar da değişebilir. Bu nedenle mutlu olmak için önemli olan kişinin yaşamı boyunca onu mutlu eden şeylerin farkında olması ve bunları hayatına sokmak veya hayatında tutmak için neler yapabileceğini keşfetmesidir. Mutlu olmak zor değil, sadece kişilerin durumlara verdiği anlamlarla şekilleniyor.

Yazımı yine Judy Garland’ın bir sözü ile bitirmeyi seçiyorum, “Başkasının ikinci versiyonu olmak yerine daima kendinizin ilk versiyonu olun.”

Ve tüm okurlarıma mutlu kalın diyorum!








Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page