ABD İran’a saldırır mı?
- Av.Yakup BAROKAS
- 1 Nis
- 2 dakikada okunur

Son ara gündemin en önemli maddesi; ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’a “Nükleer konusunda müzakere etmezlerse kötü şeyler olacak!” şeklindeki tehdidi ve iki aylık süre tanıması...
Trump, ABD Başkanı olduğu ilk dönemde, (2017-2021) Barack Obama’nın 2015 yılında İran ile imzaladığı nükleer araştırmaların sınırlandırılması sözleşmesine karşı çıktı ve ABD 2018’de bu anlaşmadan çekildi. Trump, eskisi yerine yeni bir anlaşmanın imzalanmasını, İran’ın uranyum zenginleştirmesi ve nükleer silah üretme kapasitesinin geçici olarak değil, sınırsız olarak kısıtlamasını istiyordu. Ayrıca İran’ın Suriye, Yemen, Irak ve Lübnan’da Hizbullah, Husiler gibi terör örgütlerine verdiği desteği kesmesini talep ediliyordu.
Trump yönetimi sırasında ABD’nin İran’a doğrudan askeri bir saldırı düzenlemesi ihtimali sıkça tartışıldı. Ancak Trump savaşa karşıydı, ekonomik tedbirlerle mola rejimini dize getirebileceğini düşündü.
Oysa İranlılar sabırlı ve beklemesini bilen bir halk. AyetullahlarTrump’ın taleplerini kabul etmediler. ABD’nin ambargosuna karşın anlaşmaya yanaşmadılar. 2021’de Joe Biden’ın başkan seçilmesinden sonra, ABD ve İran arasında yeniden görüşme girişimleri başladıysa da bir sonuca varılamadı.
2020’de İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani, Trump’ın emriyle ABD tarafından öldürüldü. İran bunun intikamını alacağını duyurdu ve ABD üslerine füze saldırıları düzenledi. İran, Hürmüz Boğazı’nda bazı petrol tankerlerini hedef aldı. Bu, küresel petrol arzını tehdit ediyor ve ABD için doğrudan bir ekonomik risk oluşturuyordu.
ABD, Afganistan’da yıllar boyu savaştı ve hiçbir sonuca ulaşamadı. Keza Irak’ta da Saddam Hüseyin’i ele geçirerek ortadan kaldırmasına karşın bu savaş vahim bir hata olarak karşılandı. ABD halkı uzun süren Ortadoğu savaşlarından bıktı.
Trump tüm tehditlerine rağmen halen savaştan veya geniş çaplı bir saldırıdan yana değil. İran’a müzakere masasına dönmek üzere iki aylık uzunca bir süre tanımış olması da bu sebepten kaynaklanıyor. Diğer yandan İran’ın altı adet nükleer başlıklı atom bombası üretmek için yeteri kadar işlenmiş uranyuma sahip olduğu biliniyor. Bu durumda ABD’nin sınırlı bir hava saldırısı gerçekleştirme olasılığı daha yüksek görülüyor.
İran’ın ekonomik ve askeri gücünü iyice yitirdiği biliniyor. ABD veya İsrael’den gelsin, İran'ın nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırı, İran'ın petrol üreten Körfez ülkelerine ve tabi ki İsrael’e misillemede bulunmasına yol açacaktır. Ancak 13 Nisan 2024 tarihinde İran’ın İsrael’e saldırısının fiyasko ile sonuçlandığını biliyoruz.
Trump tarafından diplomatik çözüm yollarının ön planda tutulmasının öncelik taşıdığı anlaşılıyorsa da İran’ın son iki yüzyılda hiçbir savaşta kazanmadığı ancak müzakerelerde de hiç kaybetmediği unutulmamalı.
Av. Yakup BAROKAS
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.

Comments