Eğer bulunduğunuz noktada, hoşnut ve mutlu iseniz, çok
şanlısınız demektir, sebebine gelince, böylece fazladan bir çaba
sarfetmeden, doğup büyüdüğünüz topraklarda, bildik sokaklarda
öylece yaşar gidersiniz, bir de doğduğu topraklarda asla huzur
bulamayan ruhlar vardır ki, hep içlerinde bir yerlere kaçma
arzusu taşırlar, işte o guruba dahil olan bazı memleketim insanı
Türkiye’nin bir çok şehrinden, -yazılarımdan yurtdışında
yaşadığımı anlamış olacaklar ki-, sosyal
ağlar aracılığı ile bana yazıyorlar…
-Ablacım, ben fayans ustasıyım, Kanada’ya gelmek istiyoruz
yardımcı olabilir misin? Diye… ve buna benzer bir çok mesaj
alıyorum.
Kısa ve net bir cevap vermem gerekirse, doğup büyüdüğünüz
ülkeden, başka bir ülkeye göç etmek istiyorsanız, size sosyal
ağlar aracılılığı ile kimse yardımcı olamaz. Bir ülkeden başka bir
ülkeye göç etmek, hem kağıt üzerinde çok işlem gerektiren bir iş
olduğu gibi, ayrıca her ülkenin vatandaş alma şartları ülkeye göre
değişiklikler gösterirken, bu süreç öyle kolay bir süreç değildir, bu
sancılı süreç zarfında hem dilini, hem örfünü adetini bildiğiniz
içine doğup büyüdüğünüz tanıdık olan herşeyi bırakıp yabancı bir
diyara gitmeye kalkıyorsunuz ve bu duygusal yükün yanında, bir
yandan da, dünya kadar
kağıt- kürek işleri ile uğraşmak zorundasınız.
Bu arkadaşlara özet olarak diyeceğim şudur ki, ülkenizi
bırakma nedeniniz sadece maddiyat ise sakın böyle bir işe
kalmayın.
Çok büyük hayal kırıklığına uğrarsınız.
Neden diye soracak olursanız, eğer şu an yaşadığım ülkeden
örnek verecek olursam, göç ettiğiniz ülkede Türkiye’de
alışageldiğiniz hiç bir şeyi, ama hiç birşeyi
bulamıyacaksınız, komşuluk ilişkileri,
cümbür-cemaat yaşam, kalabalık bayramlar, alışageldiğiniz
yiyecekler, kulağınızın, dilinizin alışık olduğu türküler… bu liste
uzar gider, ve çare olarak Türklerin yoğunlukta
olduğu semtleri yaşam alanı olarak seçip, türk marketlerine
alışverişe gidip, türklerin açtığı restorantlara ailece giderek kebap
ve lahmacun da yeseniz ve arada sırada düzenlenen Türk
gecelerine katılıp içinde bulunduğunuz ortamı Türkleştirme ve
renklendirme çabalarına girseniz dahi, bu çabalar pek de bir işe
yaramıyacak ve siz içinizde hep bir geri dönme
özlemi yaşayacaksınız, kısaca kazandığınız dolarlar ki, (artık
dünyanın hiç bir yerinde para kazanmak eskisi kadar kolay değil)
pek de işe yaramıyacak, hep ülkenize dönme özlemi
çekeceksiz…
Tabii bir de plağın öbür yüzü var.
Eğer bulunduğunuz toprakları sadece maddi kaygılar nedeni ile
bırakmıyorsanız, yaşadığınız toplum artık sizin duygusal ve
kültürel, taleplerinize cevap vermiyorsa ve siz kendinizi başka bir
noktaya ve farklı bir yaşam tarzına taşımak gibi bir hayaliniz var
ise; ha o zaman, hiç arkanıza
bakmadan göç etmeyi düşünün derim.
Tabbi öncelikle göç ettiğiniz ülkenin dilini öğrenmek için çaba
sarfedin, neden derseniz, inanın abartmıyorum, burada işini dil
öğrenme zahmetine katlanmadan götürmeye çalışan o kadar çok
kişi ile zaman zaman
karşılaştım ki, ha bu guruba sadece türkler dahil değil,
Hindistan’dan, Çin’den göç etmiş kişiler de dahil.
Böyle bir vaka ile ilk karşılaştığım ilk kişi Vancouver da ilk
geldiğim dönem de Hintli bir hanım idi. Yıllar önce Kanada’ya ilk
geldiğim aylardan
birinde yaşadığım evin bahçesinde orta yaşlı bir Hintli hanım ile
karşılaştığımda kendisi ile iletişim kurmaya çalışmıştım.
Hanım bir kaç kelime ile ingilizce bilmediğini ifade etmişti ve daha
sonra bu Hintli Hanım’ın ev sahibinin annesi olduğunu ve kırk
yıldır Kanada’da tek kelime ingilizce öğrenmeden yaşadığını
öğrenince gerçekten çok şaşırmıştım.
Kanada’da olup Hindistan’ı yaşamak
size bilmem ama bana bu
durum gerçekten çok trajik gelmişti…
Opmerkingen