7 Ekim 2023’ten – 12 Ekim 2025’e
- TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ התאחדות יוצאי תורכיה
.jpg/v1/fill/w_320,h_320/file.jpg)
- 19 Eki
- 3 dakikada okunur

Neler oldu, neden oldu, şimdi ne olacak? (İkinci Bölüm)
Tarih:18 Ekim 2025,
Gazzede tutulan canlı rehinelerin hepsi eve döndü, İsrael ordusu yeni hattına çekildi.
Trump’ın 20 maddelik antlaşmasının ilk kısmı yürürlüğe girdi. Hayatta kalan rehineler eve döndü. Ama geride henüz uygulamaya geçirilmeyen çok madde var. Şimdi ne olur?
Olaya objektif bir şekilde bakmaya çalışarak ve kötümser ve iyimser senaryoların ayrıntılarını işleyerek olası ihtimalleri gözden geçirelim.
Öncelikle antlaşmanın taraflarıyla ilgili bilinenleri ve bilinmeyenleri sıralıyayım.
Bilinenler (Sabit değerler):
Taraflar:
Hamas: Tüzüğünde de belirttiği gibi İsraeli ve Yahudilerini haritadan silmeye odaklanmış bir terör örgütü. Antlaşma sonrası siyonist bir izci örgütüne dönüşmesi beklenemez! Gazze’deki hakimiyetini hele hele silahlarını kolaylıkla terketmesi de beklenemez. – antlaşmanın ihlali anlamına gelse de.
Ve İsrael de bu konuda çok hassas davranacağından sanırım antlaşmanın başarısı veya başarısızlığı en çok bu maddeye dayanacak, Hamas’ın silahsızlanması.
İsrael: 7 Ekim’de uğradığı katliamdan sonra eskisi gibi Hamas’a toleranslı davranmaya devam etmesi mümkün değil. Antlaşma ihlallerinde sessiz kalmayacaktır.
Katar ve Türkiye: Hamas’ın tarafında olacaklardır.
Beklentileri:
Katar; ABD’nin güvenlik şemsiyesi ve şişman doğal gaz ihracaat kontratları; Türkiye: ekonomisini canlandıracak Gazze altyapı ihaleleri ve Gazze’de söz sahibi olmak
Mısır: Müslüman bir ülke olarak İsrael’in tarafında olması düşünülemez. Ancak bugünkü iktidarın Müslüman Kardeşlerin bir uzantısı olan Hamas’a karşı olduğu da bir gerçek.
Beklentileri: Süveyş Kanalının geliştirilmesi, ekonomik çıkarlar, ülkesinde çıbanbaşı olabilecek Hamas’ın/ Müslüman Kardeşler’in zayıflatılması
ABD: Ortadoğunun Mutlak Patronu. Tarafsız görünmeye çalışsa da İsrael’in yanında olacak. Ne var ki süreç uzadıkça Trump’ın olaylardan sıkılması ve ilgisini yitirmesi bir olasılık. Ayrıca meşhur Ortadoğu deyimi ‘’Sizin saatleriniz (watch) var ama bizim zamanımız var’’ Hamas’ın lehine çalışacak ve Trump’tan sonra gelecek ABD Başkanını beklemek belki de Hamas’ın taktiği olacak.
Beklentileri: Trumpın dönemi süresince genişletilmiş İbrahim paktının getireceği ekonomik yararlar, (ve gelsin artık Nobel Barış ödülü!).
Diğer bir bilinen de 20 maddelik planda ayrıntılarına tam olarak girilmemiş ve taraflarca değişik yorumlanabilecek pek çok madde olduğu
Bilinmeyenler:
Pek çok. Aşağıdaki satırlarda kendiliğinden sıralanacaklar.
Netlik kazanmayan çok nokta antlaşmanın hermetik bir şekilde kapanmamasından kaynaklanıyor. Ayrıca bir terör örgütünün antlaşmalara ne kadar uyacağı da bir soru işareti.
Bir diğer bilinmeyen de Batı Şeria’da durumun nasıl olacağı ve Gazze’deki durumla etki/tepki ilişkileri.
Şimdi de kötümser senaryodan başlayıp sonra iyimserine geçeceğim ki yazımın sonunda yüzünüzde hafif bir tebessümle ayrılabilesiniz.
Hamas antlaşmaya uyar gibi yapıp, uymaz.
Silahlarını bırakmaz.
Veya silahlarını bırakır gibi yapıp tünel kazmaya ve roket imaline devam eder
İsraelli asker kaçırmayı dener
(Bu satırların kaleme alındığı sıralarda Hamas ölü rehinelerin iadesi konusunda ihlallere başladı bile). *
Gazzeyi yönetmesi gereken FÖY artı uluslararası güç hakimiyeti sağlayamaz. Henüz tam bir açıklığa kavuşmadıysa da bu yeni yönetici kadro için bazı isimlerin Hamas’ın onayını aldığı söyleniyor. Ama arada Hamas İsrael’in boşalttığı bölgedeki hakimiyetini sağlamlaştırıyor.
Bu olasılıkların herhangi biri gerçekleşirse 7 Ekim’i yaşamış İsrael müdahale etmek zorunda kalır ve çatışmalar tekrar başlar.
(Öte yandan İsrael hükümetindeki aşırı sağcı bakanların isteğine rağmen bu hükümetin Gazze’de toprak ilhakına kalkışacağına ihtimal vermiyorum).
Gelelim iyimser senaryoya:
Tony Blaır ve ABD’nin sıkı takibinde, Gazze’yi yönetecek FÖY artı teknokrat hükümet başarılı olur ve bölgeyi Hamas yönetiminden ve silahlarından büyük çapta arındırmayı başarır.
Anlaşıldığı kadarınca ABD Gazze’de asker bulundurmayacak ancak İsrael topraklarında kuracağı yeni üs’te 200 kişilik bir kadroyla bölgedeki gelişmeleri takip edecek.
Trump İsrael’de yeni kurulacak, aşırı sağcı barındırmayan veya Ben Gvir ile Smotritch’in etkisiz hale getirildiği bir hükümetin de yardımıyla İbrahim Antlaşmalarının kapsamını geliştirmeyi başarır. Yani İsrael hükümeti güvenlik gereksinimlerinden ödün vermeden diğer tüm konularda esneklik gösterir, (örneğin FÖY’nin düzeltilmiş versyonuna daha geniş özerklik tanınması gibi) ve Trump da Suudi Arabistan, Endonezya, bazı Müslüman Afrika ülkeleri ve belki de Suriye, Lübnan (Başkanı olumlu sinyaller veriyor), gibi sürpriz ülkeleri de içine alacak yeni bir ılımlı, Sünni Müslümanlı, genişletilmiş İbrahim Antlaşmalarını gerçeğe dönüştürür.
(Trump’ın İsraeli ziyaretinden hemen sonra Netanyahu’nun da Başkanla beraber Şarm el Şeyhe gidip toplantıya katılması belki de bu süreci hızlandırabilirdi. Başta başbakanın bu sürpriz davete icabet edeceği açıklandıysa da nedenleri tam olarak açıklığa kavuşmayan bir şekilde bu karar değişti.)
Ve Ortadoğuda bu ülkelerin de yardımı ve baskısıyla daha barışçıl bir iklim yaratılmaya başlanır.
Gazzede eğitim programı değiştirilir, çocuklar kin, intikam ve nefret duygularıyla değil de barış ve komşularıyla birlikte yaşama ilkeleriyle eğitilir ve herşey kökünden değişir. (Buna da ben MEGA iyimser senaryo diyeyim ve ne yazık ki bu MEGA senaryo gerçekleşmeden ne İsrael’e kalıcı barış gelir ve dolayısyla ne de Ortadoğuya)
..........
Soru işaretleri pek çok.
Dileyelim ki Trump ve diğerlerinin çabaları başarılı olsun ve ‘’PEACE 2025’’ sadece şaşaalı bir görüntü olarak kalmasın.
· Hamas kendi yurttaşlarından beğenmediklerini yargısız infaza başladı bile.
Greta’mızın sesi çıkmıyor nedense?
Bir önceki yazımı okudunuz mu?

IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.





Yorumlar