Yaşamımızı Değiştiren Fikir Babası
- Bondi CHAKİM
- 1 Eyl 2020
- 3 dakikada okunur

Çok güzel dizeler, Shakespeare mi ?
Hayır, Dell Inspiron 15
Bu tip bir diyalog artık şaşılacak bir şey değil. Bilgisayarların yarattıkları dizelerin tanınmış bir şair tarafından yazılanlardan ayırt edilmesi günümüzde hiç de kolay değil. 3-5 yıl içinde ise bizi başka bir yenilik karşılayacak.
Mobileye ve Orcam gibi yaşam değiştiren buluşların arkasındaki yenilikçi girişimci Prof. Şaaşua’nın başında olduğu start-up, vereceğimiz fikirleri yazıya dökebilecek veya uzun bir iş kontratının onaylanıp onaylanamıyacağına bizim için karar verecek yapay zeka temelli bilgisayarları tasarlamakla meşgul.
Bilgisayarın bugünkü, yapay zekanın, (Artificial Intelligence) da yarınki yaşantı şeklimizi belirleyen iki dev buluş olduğunu iddia edersem, sanırım çoğunuz bana katılırsınız.
Bu iki buluşun fikir babasının Alan Turing isminde bir İngiliz olduğunu ise herhalde çoğumuz bilmeyiz.
Dâhimizin daha 1930/ 1940’lı yıllarda basit bir teorisi vardı. Günün birinde makinelerin elde edeceği inanılmaz güçle, aynen bir insan gibi düşünebileceklerini iddia ediyordu. Çağı için bu düşünce şekli devrimci bir ilkti.
Ve aradan bir asır dahi geçmeden gerek bilgisayarlar gerekse yapay zekâ kavramı Turing’in teorisini yaşamımızın olmazsa olmazı kıldılar/kılacaklar.
Kısa sayılabilecek hayatına, (42 sene), çok şey sığdırdı matematikçi, kriptanalizci, filozof ve teorik biyolog dâhimiz.
1912 yılında Londrada doğan Turing matematiğe ilgi duyan, 16 yaşında Einstein’ı anlayabilen ve grev nedeniyle okuluna, (97 kilometre), bisikletiyle gitmeyi göze alabilen bir öğrenciydi.
Bilgisayar Berlin’den ABD’ye uzanan çok geniş bir coğrafyada, pek çok kişinin katkısıyla teoriden pratiğe geçirildi. Bu büyük resmin önemli bir parçası olan Turing, Betchley Park, İngiltere’de gizli bir ekibin bir matematikçisiydi. Üniversal bir bilgisayar kavramının fikir babası, Avrupa’da savaş tamtamlarının çalmaya başladığı sıralarda, Almanya’nın savaş şifrelerini kırarak teorisini pratiğe çevirme başarısını gösterdi. Ve “makineler düşünebilir mi?” sorusu cevabını bulmuş oldu. Tabii bu arada da İngiliz istihbaratına büyük katkıda bulundu.
Turing’in ekibinin Hitler’in emirlerini çözmeye odaklı “Colossus” isimli projesi bilgisayarın evriminde bir mihenk taşı kabul edilir.
Gittiği Cambridge Üniversitesinde kuantum fiziğine büyük ilgi gösterdi. Turing ve oradan hareketle, felsefi bağlamda insanların hür iradelere sahip olduklarını ve dolayısıyla makinelerden farklı olduklarına hükmetti.
Yalnız başına yaptığı uzun mesafe koşularında “mantığa dayalı hesap makinesi” kavramı üzerinde kafasını yordu. Ve teoride böyle bir makinenin bir insanın yapabildiği her türlü matematik ve hesap işlemini yapabileceğini düşündü.
Daha sonraki yıllarda icat ettiği “ Üniversal Hesaplama Makinesi”nin algoritmalar sayesinde her türlü matematik hesaplama işlemini yapabileceğini ispatladı.
16 yaşında eşcinsel olduğunu algılayan Turing’in okul sıralarında Christopher Morcom adında çok yakın bir arkadaşı oldu. Arkadaşının 19 yaşında ölümü dâhimizi çok etkiledi ve hür irade, bilinç, ruh kavramları üzerinde düşünmesine ve bu nedenlerle insanların programlanmış bir makineden farklılıkları olup olmadığına kafa yormasına neden oldu. İşledikleri verilere bağlı olarak programlarını kendi kendine değiştirebilen makineler üzerinde çalışmaya başladı.
Bu tabii yapay zekâ üzerinde ilk çalışmalar oldu denebilir. Turing Testi olarak tanınan empirik bir çalışma yaptı. Test şöyle:
Bir odaya bir insanı ve bir makineyi,(A.I./yapay zeka) koyun. Onlara yazılı sorular yollayın. Aldığınız cevaplardan hangisinin insan hangisinin de makine tarafından verildiğini ayırt edemiyorsanız, makineler de insan gibi düşünme kapasitesine sahiptir demektir. Tabii zamanında farklı düşünenler de oldu. Bir konçerto besteliyemiyorsa makineniz, o zaman insan beynine eşit olduğu iddia edilemez dendi.
Turing Testinin geçerliliği bugün dahi tartışılmakta. Ancak yapay zekâ konusunda bir ilk adım olduğunda fikir birliği var.
Düşünebilen makineler ve insanlar arasındaki farklar üzerine çok fikir yoran dâhimizin trajik bir yaşam sonu var. Kırk yaşlarındayken 19 yaşında Arnold Murray isminde bir gençle eşcinsel ilişkiye girip beraber yaşamaya başlayan Turing’in bu ilişkisinin ortaya çıkması muhtemelen yaşamını yitirmesine neden oldu. Zamanın İngiltere’sinde bu tür ilişkiler yasaktı. Yapılan duruşma sonucunda mahkeme heyeti ona iki seçenek sundu. Ya hapis ya da cinsel dürtülerini bastıracak hormon tedavisi. Matematikçimiz ikincisini seçti. Bir sene dayanabildi tedaviye. En muhtemel varsayıma göre siyanid alarak intihar etti. Yatağında ölü bulundu.
Kendi devrinde büyüklüğünün tescil edilmemesinin iki nedeni gizli bir bölümde çalışmış olması ve eşcinselliğidir.
2009 yılında zamanın İngiltere Başbakanı ülkesi ve hükümeti adına resmen özür diledi.
2013 yılında ise Kraliçe onu “af etti”.
Teoriler, karşılaştırmalar, felsefeler, suçlamalar, aflar hepsi bir yana. Turing bir makine değil, bir dahi insandı!
Comments