İki hafta önce yazdığım “Şart mı düğün dernek” yazım o kadar sempatik geri dönüşler aldı ki, bundan böyle komik yazılar yazma kararı aldım. Zaten Mart ayından bu yana içimiz yeterince sıkılıyor, zaten etrafımızda gereğinden fazla ciddi ve can sıkıcı olay oluyor, zaten havalar sıcak, zaten nem çok… Hiç olmazsa mizah yönümü ortaya koyarak yüzlerinizde hafif bir tebessüm bırakayım dedim. Bu arada da, artık yazımın etkisi midir (hiç sanmıyorum ama), yoksa başka bir sebepten midir bilinmez, İstanbul Valiliği düğün, nişan, kına gecesi ve benzeri etkinliklere 31 Ağustos 2020 itibarıyla kısıtlama getirdiğini duyurdu.
Komik yazılar yazacağım, tamam da… Biliyorsunuz mizahın belli bir kaynaktan beslenmesi gerekiyor. Bir yandan da, Türkiye’de yaşayıp komedyen olmak o kadar da zor değil, etrafta tiye alınabilecek sayısız konu var. Ancak özellikle bu son dönemde sağımız solumuz Covid-19 olmuşken, daha çok bu sürecin beraberinde getirdiği komik unsurlara değineceğim. Umarım bugünleri en kısa zamanda geride bırakırız ve başka konularda da gülmeye devam ederiz. Bu defaki konum, okulların açılması ve Sağlık Bakanlığının yeni dönem için aldığı tedbirler:
Eğitim faaliyetine başlamadan önce okul binasının genel temizliği su ve deterjanla yapılacak. (Anlamadığım bir şey var, önceden nasıl yapılıyordu bu temizlik? Toz bezi ve talk pudrası ile mi?)
Okullarda temassız ateş ölçer, maske, sıvı sabun ve el antiseptiği veya en az yüzde 70 alkol içeren kolonya bulundurulacak. (Maske, sabun falan tamam da, 18 yaşından küçüklere bu kadar çok alkol sunmak, akıl kârı mı, bilemedim?)
Okullarda en az 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve öğrenci planlaması yapılacak. (Anlayacağınız devlet okullarının küçücük sınıflarında, ancak bir öğretmen + bir öğrenci bulunabilecek. Özel ders gibi aslında, gayet güzel.)
Alınacak önlemler okulun web sayfasında yayımlanacak, velilere e-okul, e-posta gibi iletişim kanallarıyla bilgilendirme yapılacak. (Sevgili Veliler, aman ha İnternet faturanızı ödemeyi ihmal etmeyin. Gerekirse otomatik ödemeye alın, haberlerden geri kalmayın.)
Mümkünse her gün aynı velinin öğrenciyi alması ve bırakması, büyükanne, büyükbaba gibi 65 yaş üstü kişilerin öğrencileri bırakıp almaması sağlanacak. (Büyükanne, büyükbabaların da bütün hevesi kursaklarında kalacak. Yazık onlara yaaa! Torunlarını görmek için tek fırsatları bu.)
Lavaboların yakınına el yıkama adımlarını açıklayan posterler yerleştirilecek. (Okula başlayana kadar ellerini yıkamayı öğrenemeyen çocuk, okulda öğrenecek. Peki, ama okuma-yazma bilmeyen çocuk o açıklamaları nasıl okuyacak?)
Masada yeme içme dışında maske takılacak, açık büfe yemek servisi yapılmayacak. (Ne? Açık büfe mi? Bizim zamanımızda okul büfesinde çubuk ve balık kraker satılırdı.)
Bir de merak ettiğim bir konu var, çocukları “tahtaya çağırıp” sözlü yapma alışkanlığı devam edecek mi? Çünkü maske takan öğrencinin dediğinden hiçbir şey anlaşılmayacak… İşin fenası sınıfın geri kalanı da maske taktığı için tahtadakine “kopya” veremeyecekler.
Demem o ki, düğün ve nişan davetleri için söylediğim şeyi tekrarlamak istiyorum. Şart mı okulları açıp Covid’in yayılmasını hızlandırmak? Online eğitimi geliştirin, çocukların kameralarını açmalarını şart koşun, böylelikle onları izleme şansınız olur. Kıymayın şu çocuklara… Kıymayın ailelerine…