top of page

Gerçek Bir Kahramanlık Öyküsü


(Yazarın yazısını sesli dinlemek için tıklayınız)

Mihael Ben- Zikri bir film, masal, ya da roman kahramanı değil. Tanımadığı bir aileyi ölümden kurtarmak uğruna kendi yaşamını yitiren gerçek bir kahramandan söz etmek istiyorum. Onun öyküsü bu zorlu günlerde belki de örnek olur, umut olur, ışık olur diye…

Yeni evli Israelli Ben- Zikri çifti Covid-19 sebebiyle aylarca evde kalmak zorunda kalmıştı. Temmuz ayının başlarında bir Cuma sabahı nihayet güzel bir gün geçirmek için Ashkelon şehrinin güneyine gittiler. Deniz kıyısına doğru yürürlerken bir kadının feryatlarını duydular. Ses yanından geçtikleri suni gölden geliyordu.

(Michael Ben Zikri, who died saving an Arab family from drowning. Photo via Facebook)

Mihael eşine güneş gözlüklerini verip; “sen denize doğru yürü, birazdan gelirim” diyerek kendini göle attı. Böylece bir anne ve üç çocuğunu boğulmaktan kurtarmayı başardı. Ne yazık ki, çok yorgun düştüğünden kendini kurtaramadı. Kurtarılanlar Bedevi şehri Hura’da yaşayan Al-Karem ailesi mensuplarıydı. Mihael gerek İsrael’de gerekse Arap dünyasında kahraman ilan edildi. Cenazesine Hura şehrinden çocuklar teşekkür pankartlarıyla geldi. Mihael’in geride bıraktığı üç çocuğuna devlet başkanı Rivlin tarafından babaları anısına “İsrael toplumunda örnek davranış” madalyası verilecek.

Olay kuşkusuz etkileyici ve düşündürücü… Bilimsel olarak baktığımda Mihael’in anında karar verip yardıma koşması, sosyal psikoloji dersinden hatırladığım “alturizm” ve özgeci kişilik konusunu aklıma getirdi. Böyle insanlar gönülden, karşılık ya da ödül beklemeden, sadece yardım etmeyi hedef alırlar. Sözünü ettiğim olay gibi acil yardım gerektiren zamanlarda kendilerini hiç düşünmeden ortaya atarlar. Şefkatli olmalarının yanı sıra, yapılan araştırmalar beynimizdeki duygusal tepkilerimizden sorumlu amigdala bölgesinin bu tip insanlarda daha geniş olduğunu gösterdi. Zorda olan, korkan insanları fark ederek empati gösterirler. Bir başka önemli özellikleri ise yardımları sadece kendi çevrelerinde kalmaz, hiç tanımadıkları insanların ihtiyacı varsa böbreklerini verebilirler, kendi çocukları olduğu halde kimsesiz çocukları evlat edinebilirler. Alçak gönüllüdürler, yaptıkları iyilikleri anlatmazlar, kendilerini özel bulmazlar. “Ben” olgusu yoktur. İnsan şekline girmiş melektirler sanki.

Melek demişken, haberi okuduğumda dikkatimi ilk çeken kahramanımızın ismi oldu. “ Ben buradayım, güvendesin” diyen koruyucu melek Mihael ile aynı adı taşıyordu. İsimlerimizin kaderimizde önemli rolü varmış. Meleklere, ismin gücüne inanmasanız bile Mihael’in hikayesi ile öyle çok bağdaşıyor ki.

İnsanlık işte, kimileri yaptırdığı Corona test sonucunun pozitif olduğunu bile bile toplumun içine karışıyor. Burada onlardan söz ederken bencil kelimesini kullanmam uygun olacak, ama elbette daha ağır sıfatlar da kullanılabilir. Kimileri ise hiç tanımadığı insanlara yardım etmeye çalışıyor, hatta kendini feda ediyor.

Bir araştırmaya göre, yüz sene önce kan bağışında bulunmak şimdilerde olduğu gibi olağan bir davranış değilmiş. İnsanlık aslında ruhsal olarak gelişiyor. Şimdilerde insanlar kendi çevrelerinin dışında olan bitenden haberdar, dolayısıyla yardım etme istekleri eskiye göre çok arttı. Mihael gibi insanlar sandığımızdan daha fazla.

Kaos, belirsizlik, endişe yaşadığımız şu günlerde yine de anlamlı yaşayabiliriz. İyilik yapmak bizim için anlamlı yaşamanın değerlerinden biri ise, bunu her koşulda yapabiliriz. Toplama kampından kurtulan Psikiyatr yazar Viktor Frankl’ın belirttiği gibi, “insan özgürlüğünün en sonuncusu içinde bulunduğu koşullar ne olursa olsun tutumunu seçebilmesidir.” Mihaelin yaptığı gibi…

Kaynaklar:

Why some people are more Altruistic than others- Abigail Marsh, TED

Understanding extreme Altruism – Larissa MacFarquhar, TEDMED

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page