top of page

Işık olsun…


Başlangıçta... yeryüzü şekilsiz ve boştu, derinliklerin yüzeyinde karanlık vardı, ancak Tanrı'nın Ruhu suyun yüzeyinde hareket halindeydi. Tanrı IŞIK olsun dedi ve ışık varoldu. Işığın iyi olduğunu gördü ve Tanrı ışık ve karanlığı birbirinden ayırdı (Beresit 1:3)

Evrenin yaratılışında var olan karanlık, ışıksızlık anlamında değildir. Işık ve karanlık birbirinden ayrılana kadar birlikte bir karışım olarak var olmuşlardır. Yeşaya 45:7 de yazılı olduğu gibi "yotser or uvore hoşeh" ışığı şekillendiren ve karanlığı yaratan.

Önce ışık mı, karanlık mı yaratıldı? Büyük İskender'in de hahamlarımıza sorduğu bu soru aslında düşündürücü. Tora’daki yazılış sıralamasına bakıldığında "derinliğin yüzeyindeki karanlığın " ışıktan daha önce yaratıldığını anlayabiliriz. Hahamlarımız bu soruya kimsenin cevabı yoktur demeyi tercih etmişlerdir. Tora, ışığın ilk günde yaratıldığını söyler ama aynı zamanda güneşin, ayın ve yıldızların ancak dördüncü günde yaratıldığını belirtir. Görünürde çelişen bu bilgiler için iki açıklama getirilebilir.

İlk olarak, yaratılan birçok şeyde olduğu gibi potansiyel olarak, hammadde şeklinde her şeyin özü ilk günde yaratılmıştı. Biçimleri ve görünüşleri, göklerdeki konumlarına yerleşmesi ancak dördüncü günde gerçekleşmiştir. İkinci olarak, ilk gün bahsedilen ışık farklı bir şeydir. Parlak ve güçlü olan bu ışığın yanında güneş sönük kalabilir. Bu ışık saklanan “Or Ganuz” adlı bir ışıktır. Dürüst ve erdemli kişilerin kullanımına saklanan bu ışık, manevi bir ışıktı. Kaynağını Şehina - Tanrı'nin kutsal varlığının görkeminden alıyordu. Işığa benzetilen Tora’yı öğrendikleri için “tsadik” kişilerin bu ışıktan faydalanmasına izin verildi.

İlk gün yaratılan bu ışık, ilk günah sonrasında kayboldu. Şabat öncesinde işlenen bu günahın onarımı için Şabat’tan önce mum yakma “mitsvası” verilmiştir. Hava, Adam'ın günah işlemesine vesile olarak bu manevi ışığı söndürdüğü için, Yahudi kadınları Şabat öncesinde mum yakarak evlerine bu manevi ışığı davet ederler.

Işık, Tanrı'nın konuşarak yarattığı ilk şeydir. Karanlığın yaratılışı ile ilgili sıralama konusunda kesinlik olmasa da ışığın varoluşu Tanrı'nın demesiyle gerçekleşmiştir. Bu durum bizlere düşünce gücünün önemini, ama kelimelere dökülen düşüncenin yapıcı özelliğini hatırlatır. Özellikle ışık ve düşüncenin yapıcı gücü konusunu seçmemin bir sebebi de önümüzdeki günlerde başlayacak ve Yahudi tarihinin en karanlık günleri olan "Ben Ametsarim "e hazırlanmaktır.

Ben Ametsarim- darlıklar arasında gibi bir anlam ifade eden bu üç haftalık süreç, 17 Tamuz ve 9 Av tarihlerine denk gelen iki oruç günü arasında bulunur. 10 Emir levhalarının kırılması, Bet Amikdaş’ta devamlı yapılan “tamid” kurbanının yasaklanması, Yeruşalayim şehir duvarlarının kırılması, Ezra'nın yazdığı Sefer Tora’nın yakılması, 1. ve 2. Bet Amikdaş’ın yıkılması, Betar şehrinin düşmesi gibi birçok trajediyi barındırır.

Bu trajedi dolu günlerin neşeli zamanlara günümüzde dönüşebilmesi için iki şeye ihtiyaç vardır: ışık ve yapıcı sözlere… Işık, Tora öğretilerini hayata geçirmek kendimizi ve dünyamızı aydınlatmaktır… Işık, en imkansız durumlarda bile umudu kaybetmemek, kurtuluşun Tanrı’dan geleceğine inanmaktır. Işık, vicdanın huzurlu olması, sürekli arayış, değişim ve ilerleme isteğini içimizde bulundurmaktır.

Yapıcı sözler ise aramızdaki sevgiyi arttıracak, birliği oluşturacak ve Tanrının tekliğini bozmayacak şekilde bu dünyayı onarmaya yarayan kelimelerdir. Yaşadığımız dünyanın şeklinin bozuk, karanlık içinde olduğunu düşündüğümüz anlarda karanlıkla mücadele etmek yerine küçük bir ışık yakabilmek ve Tanrı’nın gizli ışığını her düşünce, her sözümüz ve hareketimizle ortaya çıkartabilmek dileğiyle...

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page