(Yazarın yazısını sesli dinlemek için tıklayınız)
Merhaba sevgili okurlarım. Bu gün moralim biraz bozuk. Şu Corona bir türlü yakamızı bırakmadı, bu gidişle de zor bırakacak. Bırakın öpüşüp sarılmayı, insan yapması gereken en ufak bir hamleyi bile yapmaya korkuyor. İsrael bu konuda, başarı ve vaka açısından dünyanın en iyileri arasındayken, son günlerde inanılmaz bir artış göstererek tavan yaptı. Bunun nedeni, önlemlerin gevşetilmesiydi. Okullar açıldı, iş yerleri ve lokantalar, kenyonlar, kafeler açıldı ve hadi bakalım buyurun!
Ekonomi, eğitim çok önemli ama can daha önemli. Şimdi nasıl olacak? Bu gün okuduğum bir yazı beni daha fazla sinir etti. Covid-19 aslında bir virüs değil bir bakteri imiş. Yasak olmasına rağmen Coronadan ölen bir kişiye yapılan otopside bunun virüs değil de bakteri olduğu öne sürülmüş. Vücutta ve akciğerlerde oluşan kan pıhtıları yüzünden solunum duruyormuş. Yine bir iddiaya göre, bu hastalık dünyadaki yaşlı nüfusu azaltmak için hayata geçirilen bir planmış. Amaç dünya nüfusunu azaltmak ve ülkelerin ekonomik yük olarak görülen yaşlıları mümkün mertebe yok etmek. Zaten eğer dikkat ettiyseniz, özellikle Avrupa’da ölen yaşlıların en büyük bölümü, bakımevlerinde yaşayan ihtiyar kesim.
Anlayacağınız, dünya artık Eskimoların taktiğini kullanmaya başladı. Eskimolar yaşlanan ve aileye yük haline gelen yaşlıları uzak ve açık bir alana bırakıp, vedalaşırlar. Yaşlı kişi, terkedildiği noktada, birkaç saat sonra donarak ölür. Kanımca bu veda karşılıklı olarak çok acıtıcı değildir, zira dağ başına bırakılan ihtiyar da yıllar evvel aynı şeyi kendi ebeveynine yapmıştır. Torunu da bir gün kendi babasını ve annesini o biçimde terk edecektir. Ne vahşet değil mi?
Bu bakteri veya virüsün amacı da aynı... İtalya’da otopsiyi yapan doktorlar bu bakterinin sadece aspirin, apranax veya paracetamol ile tedavi edileceğinden bahsedip, aşırı pıhtılaşma süreci başlamadan önce kan sulandıcı tedaviyi önermeye karar verdiler.
Acaba doğru mu, yoksa bu da bir balon mu? Değirmenlere karşı kılıç mı sallıyoruz? Corona tehditlinden ötürü en yakınlarımızın zor anlarında veya son demlerinde yanlarında olamıyoruz. Destek veremiyoruz. Acılarını paylaşamıyoruz. Bazı aileler parçalanmış, yurt dışında olanlarla kavuşamıyorlar. Her şey yamalı bohça gibi… Sevgili evlatlarımız ve torunlarımızla, aynı gökler altında bile aylarca görüşemiyoruz. Şimdi yayınlanan bir önlem, havuzların ve spor merkezlerinin kapatılması yönünde… Ama denize gitmek henüz serbest… Bu bence yazı tura atmak gibi, deneme yanılma metodu ile giden gider, kalan sağlar bizimdir. Ben kendi adıma ve herkes adına çok tedirginim. Bu iş nereye varacak? Hakikaten bu iş artık şirazesinden çıktı.
Neyi yanlış yaptığımızı da tam bilmiyoruz. Bir ikilem daha var. Acaba aşı çıkarsa ilk olarak kolunu kim uzatacak? Bu da yazı tura gibi değil mi? Moralleri bozmak istemiyorum ama, ben bu gün etrafa pembe gözlüklerle bakamıyorum. Bu mesele sarpa sarıyor. Yüzbinlerce insan dünyanın her köşesinde sapır sapır dökülüyor. Bunun karşılığında insanlar ise, sanki sonsuza kadar yaşayacaklarmış gibi ihtiraslarını ve kötülüklerini sürdürmeye devam ediyorlar.
Bu hafta size az da olsa ışık veremediğim için beni bağışlayın. Dileğim bir dahaki buluşmamızda neşeli ve huzurlu olabilmek. Sevgi ve sağlıkla kalın.