Beaaloteha Peraşası Kohenlere ait olan bir mitsva ile başlar: Büyük tapınağımız Bet Amikdaş’taki 7 kollu şamdan olan Menora'nın kandillerini yakmak... Kurbanlar, tütsü, Yahudi takvimindeki en önemli yargı günü olan Kipur'daki senede bir gün gerçekleşecek olan ritüeller varken neden Menora?
Tarihsel olarak baktığımızda, Bet Amikdaş’taki görev ve ritüeller Israel topraklarını işgal eden güçler tarafından yasaklanacak, engellenecek ve kesintiye uğrayacak. Hanuka hikayesinde olduğu gibi Haşmonaim adı verilen Makabiler olarak da bilinen Kohenler tarafından düşmanlar yenilgiye uğrayacak ve bu mucizeye ek olarak bir günlük yağ sekiz gün yanacak ve bir bayram olarak kutlanacak. Yeniden kurban getirebildiğimiz için bir bayramımız yokken Menora’yı yeniden yakıyor olmak günümüze kadar Yahudi evlerinde en çok kutlanan bayramlardan biri olacak... Neden Menora?
Kohenlere ait birçok ritüel malesef Bet Amikdaş’larin yıkılışı ile günümüzde uygulanamaz halde. Oysa sekiz gün yanan kandillerle andığımız Hanuka bayramı bize bu ışığın aslında içimizde olan ve hiç sönmeyen bir ışık olduğunu hatırlatıyor. Kohenler Menora’yı yakarken kendilerinden bir parça eklerlerdi. Fiziksel bir harekete eklenen maneviyat sonsuzluğa açılan bir kapıdır. Bu nedenle içindeki ışığı yansıtan her Yahudi, Tanrı'nın sonsuzluğuna karışır.
Günümüze kadar gelen bir başka Kohen ritüeli halkı kutsamaktır:
"Yevareheha A-donay Veyişmereha - Tanrı seni kutsasın ve korusun
Yaer A-donay panav eleha vihuneka- Tanrı yüzünü aydınlatsın ve sana karşı bağışlayıcı olsun
Yisa A-donay panav eleha veyasem leha şalom - Tanrı yüzünü sana çevirsin ve sana barış getirsin "
Bu kutsamanın içinde de yüzün aydınlatılmasından bahsediliyor. Nedir yüzümüzdeki ışık? Bazı insanlara bakıp, gönül güzelliği yüzüne yansıyor deriz. Aynı şekilde manevi olarak aydınlanmış kişilerin iç huzurunun yüzlerine yansıdığını söyleyebiliriz. Yüzü nasıl aydınlatabiliriz sorusuna Breslevli Rabbi Nahman, yüzümüzdeki Menora ile diye cevap verir. Yüzümüzde ışığı yansıtan 7 nokta vardır: iki gözümüz, iki kulağımız, iki burun deliğimiz ve ağzımız.
Ne gördüğümüz, nasıl gördüğümüz... karşımızdaki kişilerde, olaylarda iyiyi aramak görebilmek gözlerimizi aydınlatacaktır. Ne duyduğumuz, kimleri dinlediğimiz... Tora ve mitsvaları uygulama konusunda ravları, tsadik kişileri dinlemek yolumuzu kolaylaştıracaktır. Ne konuştuğumuz, nasıl konuştuğumuz… yapıcı sözlerimiz, cesaretlendirici kelimelerimiz kendimize ve başkalarının hayatına olumlu dokunabilmek için araç olacaktır. Burnumuz öfkeyi ve tevazuuyu temsil eder. Öfke anında nasıl hareket ettiğimiz, susmamız gereken yeri bilmemiz, başarmak için elimizden geleni yaparken sonuçları başkasına ya da kendimize bağlamadan Tanrı’nın takdiri diyebilmek. Sahip olduğumuz yeteneklerin bize emanet olarak verildiğini anlamak ve ne alanda kullanacağımızı seçme hakkının bizde olduğunu fark etmek alçakgönüllü olmanın özetidir.
Yüzümüzü aydınlatan bu yedi nokta dışında, dış görünüş ve maddesel hayata verdiğimiz zaman, değer ile paralel olarak ruhumuzu beslemeliyiz. Işığını yansıtan bireylerin temelde ortak noktaları kendileri olma çalışmasıdır. Ben kimim? Bana özel olarak verilen hangi özelliklere sahibim? Bu dünyaya benim kattığım değerler nelerdir? Hangi özelliklerimi daha az seviyorum? Hangi alanlarda daha iyi olmak adına değişebilirim?
Son günlerde kendime sorduğum sorulardan biri "nelere ihtiyacım yok?” Farkında olmadan yarattığımız bağımlılıklar neler? Zamanımızı ve enerjimizi alan olaylar, eşyalar, sosyal medya sayfaları, geçmişten gelen korkular, nefret ettiğimiz, kin duyduğumuz kişiler… Ağırlıkları görmeye başlamak, olumsuz duygulara isim koymak, kabullenmek ve yavaş yavaş hayatımızdan çıkarmak. Güneşi kapatan bulutlar gibi içimizdeki ışığın dışarı çıkmasını mümkün kılmak için bazen sadece kendimizi dinlemek, fazlalıklardan kurtulmak ve cesaret dolu küçük adımlar atarak değişimi başlatabiliriz.
Menora’nın yeniden Bet Amikdaşı aydınlatacağı, Yerusalayim’in yeniden tüm dünyaya bilgeliğin ışığını yayacağı ve bireyler olarak da barış ve sevgi ışığını tüm dünyaya yansıtacağımız günlerin yakın olması dileğiyle...