top of page

TNT  (Dikkat: Patlayıcı Madde)


Birçoğumuzun bildiği gibi TNT çok popüler, çok kullanılan bir patlayıcı madde. ( 2,4,6-trinitrotoluene)

Karşılaşmazsanız daha iyi…

Bu yazımda kimyasal bir patlayıcı olan TNT’den söz açmak yerine, Türkiyeden İsraele göç etmiş biz yaştakilerin hayatında belki de patlayıcı madde TNT kadar etkileyici olmuş bir başka TNT’ yi yazacağım.

T oplum...........N esil............T eknoloji........kısaca T. N. T.

Ve bir kez daha sonda söyleyeceğimi baştan söylüyorum.

Bu patlayıcı T.N.T.’yle karşılaşıp buna rağmen başarıyla ayakta kalmış ve bir sonraki kuşağı da başarıyla büyütüp eğitmiş, kendimin de dahil olduğu yukarıda tanımladığım bu kitleyi ayakta alkışlıyorum. Biraz fazla mı övündüm? Belki de....ama anlatmaya çalışayım.

Sözünü ettiğim kitle 60 yaşın üstünde, 30-50 sene kadar evvel Türkiye’den İsrael’e göç etmiş ve bu ülkede yaşamayı seçmiş insanlar. Ve bu kitle kısacık ömründe üç dev değişikliği yaşamış, (toplumsal, nesil ve teknolojik devrimler) ve buna rağmen başarıyla ayakta ve bu ülkede kalmış insan topluluğu.

TNT’nin üç öğesini teker teker inceliyelim.

1.Toplum:

Hiç şüphe yok ki Türk ve İsrael toplumu çok çok farklı toplumlar. Birini diğerinden üstün görüyor değilim. Sadece çok farklı olduklarına dikkatinizi çekmek istiyorum. Türkiye’de eğitim almış bizler saygı, disiplin, üstün üstünlüğü, üniformanın tartışılmaz haklılığı, nezaket, kibarlık uğruna beyaz yalan söyleme, misafirperverlik, yardımlaşma gereksinimi ve benzeri değerleri temel alarak büyüdük.

İsraelde ise açık sözlülüğün norma olduğu, üst olmanın veya üniformalı olmanın hiçbir şey ifade etmediği, saygının pek seyrek hatırlandığı ve saygısızlığın bazen küstahlığa kadar uzandığı, tersini gerektiren bir durum olmadıkça kendine dönüklüğün standart olduğu buna karşılık gereken durumlarda inanılmaz verici olabilen bir toplumla karşılaştık.

Müşterinin velinimet sayıldığı bir toplumdan, sabah solundan kalktığı için müşteriyi dükkanından kovabilen bir toplumda bulduk kendimizi. Öte yandan, her zaman kendimizi geniş toplum karşısında biraz daha az eşit gördüğümüz bir ortamdan ayrıldık, kendimizi tamamen eşit gördüğümüz bir kitlenin bir parçası olmayı öğrendik.

Bunlar her bünyenin kaldıramayabileceği patlayıcı değişiklikler.

2.Nesil

Sadece Türkiye veya İsrael’de değil, tüm dünyada bizim neslimizle çocuklarımızın nesli arasında köklü değişiklikler yaşadık. Ve bunlar belki toplumdan topluma değişik dozajlarda ama her toplumda yaşanan değişiklikler oldu.

Birkaç örnek vermek gerekirse; bir tanesi ebeveynin otoritesinin sarsılması, saygının azalması… (yanlış anlaşılmasın, bunları ne övüyor ne de tenkit ediyorum, sadece değiştiklerini söylüyorum),

Cinsel özgürlüğün artması sonucu evlilik öncesi birlikteliklerin sıradan olması, hatta standart olması, son yıllarda bir adım daha da ileri gidilerek “gender fluid/ akışkan cinsiyet” kavramının da giderek taraftar bulması. Burda gerçek hayattan bir örnek vereyim. Oğlum yaşında, çok sevdiğim bir gençle bu konuyu konuşurken, “Ben çocuklarımı serbest bırakma taraftarıyım. 18 yaşına geldiklerinde cinsiyetlerini seçsinler”dedi. Samimiydi. Bizler herhalde böyle bir cümleyi anne, babamıza söyleseydik Bakırköye kapatılmamız kesinleşirdi.

Yine bu nesilde eşcinsel evlilikler de normalleşti.

Baba -baba, anne - anne,sperm bankası - anne ikili aile üniteleri toplumda yerini aldı. (Son olarak bir İsrael mahkemesinin kararıyla iki baba,bir anne, ve iki çocuklu ünite de aile kavramına girdi! Gazetelerde mutlu birlikteliklerinin uzun bir röportajı yayınlandı)

Hadi diyelim ki bu “engelleri'' geçmeyi başardınız ve çocuğunuzu karşı cinsten biriyle evlendirebildiniz. Eğer İsraelde yaşayan seküler toplumdansanız boşanma olasılıkları yüzde kırk. (Endişelenmeyin, beteri var, ABD’ de oran yüzde kırksekiz.) Boşandıktan sonra bir veya iki torunla tekrar baba evine dönme olasılıkları da işin cabası!

Liste tabii ki uzatılabilir ama yerimiz sınırlı.

Ne kadar açık fikirli olursanız olun böylesine“patlayıcı” değer değişiklikleri karşısında bile uyum sağlayabilmek bence övgüye değer.

3.Teknoloji

Bilmiyorum hangi nesil bizim neslin yaşamış olduğu teknolojik değişiklikleri, (hem nicelik hem de nitelik bağlamında) yaşamıştır.

Önce sesimizi kaydedip dinlemeyi deneyledik, akabinde televizyon dünyayı salonumuza soktu, yetmedi kendini renklendirdi.

Teleksler, fakslar, fotokopiler iş hayatımızı kökünden değiştirdi. Otobüsten çok uçağa biner olduk. (Korona öncesine kadar!)

Bilgisayar dünyamızı değiştirdi.

İnternet dünyayı bilgisayarımıza taşıdı.

Ve en sonunda da cep telefonu tüm dünyamız oldu.

Ülkeye geldiğimiz yıllarda kendi bankalarında ilk hesabımızı açmamız için peşimizden koşan banka müdürlerinin yerini şimdi İDS’ler aldı. (İDS= İnsansız Dijital Servis). İDS’ler ile kimyanız uyuştu, ortak bir lisan kurabildiyseniz ne mutlu size. Yok uyum sağlayamadınızsa ya çocuğunuzu çağıracaksınız, ya da Bank Mizrahiye gideceksiniz. Yanılmıyorsam bu bankada hala “müzelikler için” adı altında birkaç canlı, konuşan, gerçek insan çalıştırıyorlar!

Ancak ben yine de sadece bu teknolojik değişikliklere teknik olarak ayak uydurabilmenin zorluğundan söz etmiyorum şu anda. O bir yana, ayrıca bu teknolojinin sosyal yaşantımıza yaptığı “patlayıcı” değişikliklerden de söz ediyorum.

Örnek mi istiyorsunuz? Çağırın çocuklarınızı eşleri ve torunlarınızla beraber bir Cuma akşamı veya Cumartesi öğle yemeğine. Evinize buyur edin ve kapıda karşıladığınızda cep telefonlarına el koymayın.

Ve bakın bakalım yemekten yarım saat sonra onlar sizlerle mi, yoksa cepleriyle mi? Sakın ha, bizlerle diye cevap vermeyin, sizi yalan makinesine davet edebilirim! (Bakın nasıl faydalanıyorum yeni teknolojilerden!)

Ve bizler, yazımın başında sözünü ettiğim oleler topluluğu, hem yeni toplumumuzla, hem yeni nesille hem de teknolojik devrimlerle uyum sağlayabildik, nefis gençler yetiştirebildik, yeri geldiğinde belki eğildik, esneklik gösterdik ama ezilmedik, ayakta kaldık.

Tüm bu nedenlerden dolayıdır ki, bu “TNT” gücünde değişikliklere rağmen eğilip yine de tekrar dik durabilmiş hepinizi saygı, sevgi ve takdirle selamlıyor, başarılarınızın devamını diliyorum.

Not: Yazı Covid-19 salgınından önce kaleme alındı.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page