Yağmur Duası
top of page

Yağmur Duası


Bazı kültürlerde, özellikle kuraklık döneminde yağmur yağması için, bütün cemaat bir araya gelir ve üç gün arka arkaya toplanıp dua ederlerdi. Her inançta yer alır yağmur için dua etmek, yakarmak. Çok doğal, yağmur ve dolayısıyla da su yaşam kaynağımız ne de olsa. Su hayatın temel yapı taşı ve yeryüzünde bulunan milyonlarca çeşit canlının sürekliliği için en az hava kadar önemli.

Geçtiğimiz günlerde, Tel Aviv’de, Adana ve Mersin’de Dubai’de ve dünyanın genellikle “kurak” sayılabilecek pek çok bölgesinde, aşırı yağışlar yüzünden meydana gelen sel felaketlerine şahit olduk. Verilen kayıplar karşısında içimiz yandı. Keşke bu kadar yağmasaydı, diye düşündük. İsrail resmen sular altında kaldı. Tel Aviv ve Yafa’da araçlar suya gömüldü, 2 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı. Şiddetli yağışların yol açtığı sel nedeniyle Dubai Havalimanı’nı su basması sonucu uçuşlarda aksamalar meydana geldi. Mersin'de sel felaketinde 1 kişi göçük altında kaldı, 2 kişi hayatını kaybetti. Adana'da etkili olan yağışlar nedeniyle birçok sera ve bahçe zarar gördü.

Görülmüş şey değil! Neden oluyor sizce bunlar? Cevabınızı duyar gibiyim: Küresel ısınma tabii. Dünya bariz bir iklim değişikliği sürecine doğru sürükleniyor. Sistemler ve insanın bu sistemlere verdiği zararlar üzerine kafa yoran herkes dünyanın en büyük buzdağının erimeye başladığını gördüğü andan itibaren hava durumunda bazı şeylerin değişeceğini anlamıştı zaten. Oysa esas sormamız gereken soru şu: buna gerçekten de biz mi sebep olduk?

Birleşik Krallık Hükümeti Ekonomi Servisi Müdürü ve Dünya Bankası eski Baş Ekonomisti Sör Nicholas Stern’ün tabiriyle: “İklim değişikliği şu ana dek görülmüş en büyük ve geniş kapsamlı pazar başarısızlığını temsil etmektedir.” Son 150 yılda, ortalama sıcaklık dünyada neredeyse 0,8°C ve Avrupa'da yaklaşık 1°C arttı. Emisyonları sınırlandıracak küresel eylemde bulunulmazsa, 2100 yılına kadar küresel sıcaklıkların 1,8°C ila 4,0°C kadar daha ısınabileceği söyleniyor. Anladık ki mücadele etmekte gecikmişiz, öyleyse iklim değişikliğine karşı mücadele etmek yerine, uyum sağlamaya mı çalışmalıyız?

Bazı ülkeler iklim değişikliğine uyum sağlamak için adımlar atmaya başladı bile. Güney Kore'nin Jeju Adası'ndaki çiftçiler artan hava sıcaklıklarıyla beraber daha önce bölgede yetişmeyen, kahve çekirdeği, papaya, Hindistancevizi, şeker kamışı ve avokado gibi mahsuller ekmeye başladı. Londra'da da Thames nehrinin taşma ihtimaline karşı bariyerler yükseltildi. Birleşmiş Milletler, küresel sıcaklık artışının önüne geçmek için önlemler almasının yanısıra iklim değişikliği stratejisini de uygulamaya koyuyor. Paris, İklim Değişikliği Anlaşması uyarınca, yoksul ülkelere iklim finansmanı sağlamayı kabul etti. Dünya genelinde öğrenciler iklim değişikliğine dikkat çekmek için protesto gösterileri düzenliyor.

Demem o ki, eskiden yağmuru dua ile çözebiliyorduk, ama günümüzde çok daha etkin arayışlar içine girmemiz gerekiyor. Aksi takdirde daha asidik denizler, denzi canlıları ile mercanlarının azalışı, artan sivrisineklerin daha önce gitmedikleri bölgelere malarya, sıtma gibi hastalıkları taşımaları, kuraklık, gıda krizi, sel baskınları geleceğimizi tehdit etmeye devam edecek.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page