Merhaba sevgili okuyucularım. Günler uçtu gitti ve yine birlikteyiz. Bu sefer söylenecek ilk sözler yeni yıl için iyi dilekler. 2020 umalım ki, hepimize, ülkemize ve tüm dünyaya huzur ve sevinç getirsin. Düşmanlıklar bitsin, açların karnı doysun, soğuk evler sıcacık olsun. Hastalıklar yok olsun. İnsanlar hak ettikleri gibi mutlu ve sevinçli olsunlar.
Farkındayım, ben yine gözlerim açıkken rüya görmeye başladım. Şu içimdeki küçük aptalı hala büyütemedim. Hala umutsuz hayallerin peşindeyim. Masallardaki gibi, “Happily Ever After” olsun istiyorum ama…
Neyse biz gerçek hayata dönelim. Geçtiğimiz hafta on günlüğüne İstanbul’a gittik. Bu gidiş gönül telimi titreten çok mutlu bir olay içindi. Liseden sıra arkadaşımın, biricik oğlunun düğünü olacaktı ve ben arkadaşımın mutlulukla parlayan yeşil gözlerinin güzelliğine tanıklık etmek için, orada, onun yanı başında olmalıydım. Sinagogda evlenen gençlerin göz kamaştırıcı güzelliklerinin yanı sıra, ailelerinin ortak mutluluğu insanın içini aydınlatıyordu. Gece yapılan düğün ise ayrı bir güzellik ve zarafet yansıtıyordu. Düğün sahiplerinin dışa vurumu gibi… Dileğim, bir gün arkadaşımla eşini, kollarında torunlarıyla görmek. Elbette etrafındaki tüm sevdikleriyle birlikte…
İstanbul buluşması elbette ki salt bir düğünle sınırlı kalmadı. Bu arada 29 yıldan beridir her hafta yazılarımın yayınlandığı sevgili Şalom Gazetemin Yılbaşı kutlamasına da katılma şansını buldum. Gerçekten sevgi ve mutluluk dolu harika bir geceydi. Eski dostlarla kucaklaşmak, gülüşmek ömre bedeldi. Aylardır görüşmediğimiz dostlarla lezzetli yemekler, kahveler paylaştık. Mutluluğa kadeh kaldırdık, kahkahalar attık, şarkı ve danslarla ortam bayram yeri gibiydi.
Diğer günlerde, sevgili arkadaşlarımız, aile efradı ve kuzinlerimle hasret giderdik. Güzel sofralar ve sıcak içecekler paylaştık. Birbirimize tüm birikmişleri anlattık, ağlaştık ve bol bol güldük. Sanatı da ihmal etmedik tabii, bir film, üç piyes ve bir konser izledik. Meğerse ana dilimizde bir şeyler izlemeyi çok özlemişiz.
Hava berbattı. Buz gibiydi. Sürekli yağmur vardı, lodos, fırtına, rüzgar derken eşimle birlikte feci bir nezle ve öksürük olduk. Benim gibi bir ev kuşu böyle sokaklara dökülürse şifayı kapmak kaçınılmazdır ne yazık ki. Nihayet 31 Aralık günü uçağımıza bindik ve evimize döndük. Vallahi ne desem, gezmek güzel ama, eve dönmek daha güzel. Yeni yılı evde 38 derece ateş ve hapşırıklar eşliğinde karşıladım. Neyse şimdi iyiyim, burnumun suları çekildi.
Umudumuz yeni yılın, kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz ve tüm insanlık için iyi ve huzurlu geçmesi. Tanrı, iyilik dolu elini üzerimizden hiç çekmesin.