Fil ile safari yapmak yaşam yolculuğunu anlatan bir deneyim olabilir mi? Nepal’deki vahşi ormanın kutsal bir mabede dönüştüğü o kısacık gezinin bana sunulan çok değerli bir armağan olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Chitwan bölgesinde bulunan Milli Park’taki safari yerine ulaşmak için yürürken, ayakları zincire bağlanmış yan yana duran fillerin yanından geçtik ilk önce. O çok sevilesi, sarılası, koca kulaklı sevimli fillerden bir tanesi bize derin, hüzünlü, bilge ve aynı zamanda mağrur bir ifadeyle bakıyordu. Anlayan ve bilen o bakış beni çok etkiledi, o kadar ki bir de bizim onlara yük olacağımızı düşünerek neredeyse safariye katılmaktan vazgeçiyordum. Bir başka fil ise, bizimle hiç ilgilenmeden ayağındaki zincire rağmen gidebildiği kadar bir öne bir geriye dans eder gibi ritmik hareketler yaparak hem kendi eğleniyor hem de etrafa neşe saçıyordu. Daha sonra ikiz bebeklerine süt veren bir anne file rastladık. Annelerinin biri sağında diğeri solunda aynı anda süt emen bebekler de hallerinden pek de memnun gözüküyorlardı.
Bizlere filleri gözlemleme fırsatı veren bu kısa yürüyüşten sonra sıra safariye gelmişti. Dört kişi filimizin sırtına bağlanmış duran tahtadan yapılmış oturma yerine yerleştik. Yerden yüksekliğimiz üç metre kadardı. Bakıcısı filin doğrudan sırtına oturmuş, ayaklarını da bir güzel filin kulaklarının içine yerleştirmiş, elinde bir sopa ile ara sıra bağırarak ona bir şeyler söylüyordu. Bizim filimiz ise buna karşılık ağır ağır yürüyor, yolumuzu kapatan ve ara sıra yüzümüze çarpan ağaç dallarını hortumu ile iterek bize yol açıyordu. İlerlememize yardım eden, gerçeği görmemizi sağlayan bizden büyük bir güç ya da iç sesimiz diyelim, işte onun gibi bilge filimiz önümüzü açarak rehberlik ediyordu sanki.
Geçtiğimiz yollarda engebeler ve inişli çıkışlı yokuşlar olduğundan sağa sola sarsılıyor, düşecek gibi olduğumuz zamanlar oturduğumuz tahtaya sıkıca tutunuyorduk. O yüzden gezinin başlarında doğanın tadını çıkaramadık. Zamanla duruma alışınca etrafımıza bakmaya başladık. Yüksekte olduğumuz için geniş perspektiften doğanın büyülü güzelliğini fark ettik, bizim gibi diğer fillerin sırtındaki yol arkadaşlarımızı gördük. Ve işte o zaman yaşadığımız korku ve gerginlik neşe ve coşkuya dönüştü. Büyük resimden bakınca doğa ve diğer yolcularla bir bütün olduk.
Fillerin o yüreklere hitap eden yakın, şefkatli, bilge enerjileriyle ve diğer yolcularla beraber olmamızın verdiği güvenle ve keyifle yolumuza devam ettik. Safarinin sonunda beni hala hatırladığımda gülümseten bir olaya şahit olduk. Yolcular birer birer filin sırtından aynı seviyede olan bir yere el yardımıyla indiriliyorlardı. Bizler de sıramızı beklerken onları seyrediyorduk. Safaricilerden bir kadın filin sırtından karaya geçmeye çalışırken ayağındaki kırmızı terliğini o yükseklikten yere düşürdü. Bakıcısı eğilip filin kulağına bir şey söyledi ve fil aşağıya uzanarak hortumuyla kırmızı terliği usulca yerden alıp zarif bir şekilde yukarıya terliğin sahibine uzattı. Bu olayı gören bizler hayret ve hayranlık duygularıyla coştuk. Hani bazen en zor zamanlarımızda hiç beklemediğimiz güzel bir şey olur ya, ya da güçlü yanlarımız ve potansiyelimiz ortaya çıkıverir ya birden. Öyle bir şey oldu. Bakıcısı file ne dedi, fil terliği kime uzatacağını nasıl bildi bilemiyorum, hayatta her şeyin cevabını bilemediğimiz gibi.. Bazı şeyler de gizemli kalsın değil mi?
Her anımız, her deneyimimiz bir yolculuk. İçsel yolculuğumuz... Onları anlamlandırmak bize bağlı… Yaşadıklarımızı farklı bakış açılarımıza göre; örneğin bize hüzünlü bakan fil, ayağındaki zincire rağmen dans eden fil, birbirleriyle mutlu olan anne ve yavru filler, sırtındaki yüklere, iniş ve çıkışlara rağmen yolunu açarak ilerleyen filler gibi değerlendirip anlamlandırırız. Büyük resme bakarak esas gerçeğin ne olduğunu görerek, hatırlayarak, değişip dönüşerek ilerleriz bu yolculukta. Yol arkadaşlarımızla birlikte, her birimizin içsel yolculuğu ayrı da olsa, sarsıntılarda yanlarında olarak, paylaşarak, terliğine kavuşan yolcu gibi sevinçlere ortak olarak.
Beklenmedik sevinçler, sürprizler, mucizeler her an olabilir. Tıpkı güzel rastlantılarla, potansiyeli ve tutkusuyla yaşamını dönüştüren oğlum gibi… Bu kısacık yolculuk bana bütün bunları hatırattı. Nepal ziyaretimin sebebi o günlerde orada yaşayan oğlumu kutlamaktı. Ve biz o gün Chitwan’da, filin sırtında yanımda oturan oğlumla beraber yaşamı kutladık. Yaşadıklarımıza anlam vererek onları içsel bir zafere dönüştürebilmek umuduyla…