Yağmur mevsimi geldi çattı. En sinir olduğum havalar da ister istemez başlamış oldu! Oysaki yağmuru romantik bulan da var, yağmur sonrası toprağın kokusuna bayılan da. Yağmur yağdığında sokakta dolaşmaktan ya da battaniyenin altına girip pencereden dışarıyı izlemeyi seven de var, cama vuran damlaların tıkırtısına kulak verip kitabının sayfalarına dalan da. İşte ben bunlardan hiçbiri değilim. Güneşi seviyorum ben, içimi ısıtmasını, moralimi yükseltmesini, ısısının yüreğime dolmasını, renkleri parlak göstermesini seviyorum.
Bu yazımda bencilliği bir kenara bırakıp, sadece yağmuru ve kapalı havayı seven insanların anlayabilecekleri maddeleri art arda sıralamaya karar verdim. Hatta bir de yeni kelime öğrendim, yağmuru seven, yağmurlu günlerde huzur ve mutluluk hisseden insana ”pluviophile” deniliyormuş. Bakalım siz okudukça güneşe mi meyledeceksiniz, yoksa yağmura mı?
Yağmurun verdiği hüzün bile onlar için keyif vericidir. Şemsiyelerinin altında surat asmak yerine damlaları yüzlerinde hissetmeyi tercih ederler.
2.“İngiltere’de yaşamayı çok isterdim, ama orası da hep yağmurlu,” gibi bir cümle duyduklarında buna anlam veremez, aslında bunun ne kadar harika bir şey olduğunu düşünürler.
3.Onlara sorsanız, dışarıda yağmur yağarken, evlerinde çaylarını yudumlayıp kitap okumak kadar keyifli bir şey yoktur.
4.Pencere camına veya çatıya vuran yağmur damlalarının çıkardığı sesin dünyanın en huzur verici müziği olduğunu düşünürler.
5.Yağmur onlar için endişe verici bir olay olmadığından, planlarını onu bahane ederek ertelemek zorunda değildirler. Hatta yağmurun altında yapılan bir yürüyüş bile son derece keyifli gelir.
6.Yağmur damlalarının pencere camından süzülüşünü, yarışı hangisinin kazanacağını merak ederek izlerler.
7.Uzun süren sıcak ve bunaltıcı havalardan sonra gelen yağmur, onlar için yeniden doğmak gibidir. Hatta en büyük eğlenceleridir.
8.Aşkla ilgili en mutlu anıları nedense hep yağmur altında geçmiştir; her yağmurda o anıları tekrar tekrar yaşarlar.
9.Onlara göre, dünyanın en güzel kokusu, yağmurun ardından yayılan mis gibi toprak kokusudur.
10.Kavurucu sıcaklar yerine yağmurlu havalarda denize girmenin farklı bir tadı olduğunu söyleyip dururlar.
11.Yağmur yağdığında trafiğin tıkanmasını bile sorun etmezler, çünkü etrafta telaşla koşuşan insanları ve sürekli çalışan silecekleri izlemek onlara yeter de artar bile.
12.Havanın her daim sıcak olduğu yerlerde içleri kararır, ruhları daralır.
13.Yağmurlu havalarda uzun yolculuklara çıkmaya bayılırlar.
14.Onları anlayan kişi sayısı az olduğu için, bu deneyimi her yaşadıklarında kendilerini özel hissederler.
14.Yağmura bir de gökkuşağı eşlik ederse, değmeyin keyiflerine. Onlardan mutlusu olmaz.
Demem o ki, William Shakespeare şöyle demiş dizelerinde: “Yağmuru seviyorum diyorsun, yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun... Güneşi seviyorum diyorsun, güneş açınca gölgeye kaçıyorsun... Rüzgârı seviyorum diyorsun, rüzgâr çıkınca pencereni kapatıyorsun... İşte bunun için korkuyorum; Beni de sevdiğini söylüyorsun... Tutarlı olmakta fayda var anlayacağınız.
