top of page

Biz Ole Hadaşlar ve Naomi Şemer


Bu yazı ile siz okurlara hitap etme olanağını buldum yeniden… Hani derler ya; “İsrael göçmenler ülkesidir, farklı ülkelerden gelenler kendi kültürlerini, geleneklerini, lisanlarını bu ülkeye taşır, ülkeye zenginlik katarlar” diye… Gerçekten de doğrudur… Bu nedenle İsrael’de halen 37 farklı lisan göçmen toplulukları tarafından konuşuluyor. Geçtiğimiz hafta bulunduğum bir ortama sizleri de ortak etmek, İsrael’in güzel bir yüzünü sizlerle paylaşmak istiyorum…

Göç ve Uyum Bakanlığı, (Misrad HaAliya ve HaKlita) düzenlediği bir etkinlikle ole hadaşları Petah Tikva Kültür Merkezinde sahnelenen Habima’nın “Simaney Dereh” adlı müzikal oyununa davet etti. Halen ulpanlarda İbranice öğrenmekte olan ole hadaşlara en konforlu otobüslerle servis sağlandı. Eski/yeni bir ola hadaşa olarak ben de bu gösteriye bedava bilet edindim.

Mekânın kalabalık lobisine vardığımda ilk şaşkınlığımı yaşadım… Her köşeden farklı lisanda hararetli sohbetler ulaşıyordu kulaklarıma… Fransızca, Rusça, İspanyolca, İngilizce, Türkçe… Tam bir “Kibbutz Galuyot”… (Bunu Türkçeye nasıl tercüme edeceğimi bilemiyorum) Adıma ayrılan bileti edinmek üzere gişeye yanaştığımda, bir görevli Rusça sıraya girmemi söyleyerek yardımcı oldu, gişedeki hanım da İspanyolca adımı sordu…

Gösteri salonu çok büyük, sanırım 750-800 kişilik… Hıncahınç doluyor… Herkes önündeki, arkasındaki sırada oturanlarla tanışıklık kuruyor. Sımsıcak sohbetler bildikleri birkaç sözcük İbranice ile kuruluyor, birbirini tanımaksızın. Kimi 3-4 aydır gelmiş, kimi biraz fazla. Kimi Brezilya’dan, kimi Ukrayna, kimi Fransa, kimi Rusya, kimi Uruguay’dan… Çoğu aynı okul sıralarını paylaşan yetişkin öğrenciler… Herkes birbirini görmekten mutlu… Uzaktan seslenenler “Boris ma nişma?”, “Hulyo bo le po…”, “Bonsoir Jacques comment ça va?..” Önümdeki Arjantinliye Türkiye’den olduğumuzu söyleyince “Ooo Ladino!..” diyor ve başlıyoruz sohbete… Hararetli sohbetler, fırsat bu fırsat perde arasında da devam etti.

Sevgili okurlar, bulunduğum benzersiz ve heyecan veren, kalpleri ısıtan o ortamı sizlere yansıtmakta ne kadar başarılı olduğumu bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var ki, o da böyle bir ortamın sadece ve sadece İsrael’e özgü olduğu… Çok farklı kültürlerden gelmiş insanların akrabalarını bulmuşçasına sevindiği tek ülke İsrael…

Şimdi gelelim izlediğim “Simaney Dereh” (Yoldaki İzler) müzikaline… 300 küsur kere oynanmış oyun Naomi Şemer’in hayatını konu ediniyor. 15 yıl önce hayata veda eden Naomi Şemer, ardında çoğunluğu İsrael müziğinin temel taşları olmuş 1000 kadar beste bıraktı. Şemer’in yaşamının dört ayrı evresini işleyen müzikalde bu evrelerin her birinde bestelediği 25 kadar şarkı seslendirildi. “Hurşat Ha okaliptüs”, “Ani gitara”, “Anaşim Tovim”, “Od lo Ahavti Day” , “Yeruşalayim şel zahav” ve daha niceleri…

Oyunun isminden anlaşılacağı üzere, hayatının dört ayrı devresinde Naomi Şemer’i dört ayrı oyuncu canlandırdı. İlk evre, Kineret gölü kıyısındaki kibbutzda Naomi’nin yakın arkadaşlarının Özgürlük Savaşında yaşamlarını yitirmesini, genç kızın müzik kariyerini geliştirmek amacıyla kibbutzu terk edip Tel Aviv’e taşınmasını konu edinir.

Boşanmış, bir kız çocuğu sahibi, sevgi ve ilgi arayışında, 40’lı yaşlarında bir Naomi Şemer canlandırılıyor ve seslendiriliyor ikinci evrede... Ardından, sağcı ve milliyetçi görüşleri nedeniyle kişisel ve mesleki açıdan tecrit edilmiş 50’li yaşlarında bir Naomi’yi izliyoruz… “Siyasi görüşlerim onlarınkine uymadığı için yıllar boyu yaptığım besteler yok sayıldı” diyecekti Naomi…

Ve yaşamının son evrelerinde 73 yaşında Naomi Şemer, kariyerinin zirve noktası sayılan ve onu ülkenin milli bestecisi konumuna oturtan “Yeruşalayim Şel Zahav” şarkısının çalınmış olduğu iddialarının ortaya atıldığı, gazetelere manşet olduğu dönem. Bu Naomi’ye vurulmuş çok ağır bir darbeydi. Naomi şiddetle reddetmekte, fakat eserin bir Bask şarkısı ile olan benzerliğine de bir anlam bulamamanın çaresizliğini yaşamaktadır.

Yaşamının son günlerinde Naomi, çok uzun yıllar önce Nehama Hendel adlı bir arkadaşının ona bir Bask halk şarkısını dinlettiğini, bu şarkının hafızasının derinliklerinde yer ettiğini sevgili eşinin de yardımı ile nihayet anımsayacaktı…

Aslında Naomi Şemer’in yaşamı ve beste ve güftelerinin öyküsü, bir anlamda, kuruluş öncesi ve sonrasında İsrael tarihinin öyküsüdür. Bu nedenle ole hadaşların, başarılı bir koreografi ve danslar eşliğinde sahnelenmiş “Simaney Dereh” müzikalini izlemelerine olanak sağlanması bence çok olumlu bir girişimdi.

“Henüz 3-4 ay önce İsrael’e gelmiş ole hadaşlar bu oyunu ne derece anladılar?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. O da düşünülmüş… Oyun süresince gerek konuşmaların, gerekse şarkı sözlerinin tercümesi sahnenin üzerindeki bir ekranda Rusça ve Fransızca olarak yansıtıldı.

Naomi Şemer bıraktığı eserlerle yaşamaya devam edecek. Çünkü onun şarkılarının sözleri, ülkenin tarihine dokunan kalıcı tanıklardır. Geçmişte Naomi Şemer ile yollarımız birkaç kez kesişti. Onunla hiçbir tanışıklığım olmadıysa da, ayak bileklerine dek inen uzun elbiseleri içinde, evinin bulunduğu Ravachi sokağının köşesindeki markete giderken birçok kez ona rastladığımı anımsıyorum…

Bence, daha birçok nesiller Yeruşalayim ile bütünleşen “Yeruşalayim Şel Zahav” şarkısını dinlemeye devam edecekler… Sizce de öyle değil mi?..

Sevgiyle kalın…

Not: “Simaney Dereh” müzikalinin tanıtımını yazıma iliştirdim. İzleyip bir fikir edinebilirsiniz…

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                       Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page