top of page

Yaş Elli, Yolun Yarısı…


Bir dönem, Cahit Sıtkı Tarancı demiş ki: “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün.” Ama bu dönem farklı şeyler söyleniyor. Bakın mesela, Dünya Sağlık Örgütünün açıkladığı 2017 listesinde, 0-17 yaş arası: ERGEN, 18-65 yaş arası: GENÇ, 66-79 yaş arası: ORTA YAŞ, 80-99 yaş arası: YAŞLI sayılıyor.

Bu konuya neden mi parmak bastım? Çünkü geçtiğimiz hafta 50 yaşımı kutladım. Ve işin ilginci ne biliyor musunuz, kendimi kesinlikle 50 yaşındaymışım gibi hissetmiyorum. İçinizden bazılarının, özellikle de benden yaşça büyük olanlar, bu satırları okurken, “Zaten 50 büyük bir yaş değil ki!” dediğini duyar gibiyim. Oysa daha bundan birkaç sene önce, birinden bahsederken, “50 yaşında” dediklerinde gözümde gayet “orta yaşlı” bir imaj canlanıverirdi. Değilmiş meğer…

Zaman değişiyor, insanlar değişiyor ve sanırım artık gençlik süresi uzadı. Eskiden 20’li yaşların ortasında, iş ve aile kurma konularının halledilmesi beklenirdi. 30’lu yaşlara doğru yetişkinliği çoktan yarılamış kabul edilirlerdi. Ancak sanayileşme ile birlikte, bir meslek edinmek ve aileden ekonomik olarak bağımsızlaşmak için daha uzun süre harcanması, gençlik sürecinin uzamasına yol açtı.

Yaşlılık aslında “göreceli” bir kavram, yani kendinizi yaşlı hissedip hissetmemenizle alakalı… Akademisyenlere göre, bundan yüz önce kırklı yaşlar, yaş ortalamasının gayet üzerinde olduğu yaşlardı. Tıptaki, bilim ve teknolojideki gelişmeler, sağlıklı beslenme, temiz hava, sağlıklı su kaynaklarına ulaşım ve bilim ve teknoloji sayesinde yaş ortalaması uzamış durumda. Günümüzde bilim adamları 120 yaşa kadar (size tanıdık geldi mi?) yaşanılabileceğini iddia ediyorlar.

Peki, onca yıl nasıl geçecek, çok uzun bir süre değil mi sizce de? Öncelikle kendimize iyi bakacağız, bol bol su içeceğiz, spor yapacağız, düzgün besleneceğiz, vitaminlerimizi alacağız ve tabii ki hobiler edineceğiz. Japonların bu konu ile ilgili harika bir felsefeleri var: İkigai. Japonca iki (hayat) ve gai (amaç, gaye) kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiş ikigai kelimesini “Hayatın Amacı” olarak tanımlayabiliriz. Bir başka deyişle sabahları uyanma gayeniz olan ve devam etmenizi sağlayan şey. İkigai, Japonya’nın Okinawa takımadalarında yaşayan ve yaş ortalaması dünya genelinin de üzerinde olan halkından esinlenerek ortaya çıkmış ve felsefesinin temelinde, sabah uyandığınızda sizi yataktan kaldıran şey her ne ise onu bulmak var. O şeyi (her ne ise artık) bulduğunuzda ise, her yeni güne mutluluk ve heyecanla başlarsınız.

Demem o ki, anneannemin görüşüne göre beden yaşlanıyor ama ruh hep genç kalıyor. O yüzden bugünden tezi yok düşünmeye başlayın: Bu hayatta ne yapmak istiyorum? Yaparken beni en mutlu eden şey ne? Beni ne heyecanlandırıyor, neleri tutkuyla yapıyorum? Neye yatkınım, yeteneklerim ne? Bu yetenekleri nasıl ortaya çıkarabilirim? Yaşadığım bu dünya için neler yapabilir, ona nasıl katkı sağlayabilirim? Vaktiniz bol, hepsine bir cevap ve daha da önemlisi ikigai’nizi bulacağınızdan eminim.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page