Bir bebeğin hayatındaki ilk sene en çok değişimin olduğu dönemdir. Kilosu boyu yaşına göre düzenli bir şekilde büyüyor mu diye takip edilirken, yaşına uygun olarak yapıp yapamadıkları da sürekli karşılaştırma konusu olur. Hamilelik hikâyeleri farklı olduğu gibi her aya göre büyüme hızı da çeşitlilik gösterir. Ne zaman sırt üstü dönecek, emekleyecek, sütün yanında sebze ve meyve yiyecek, diş çıkaracak yürüyecek derken aslında her bir çocuk kendi zamanı gelince bunları yapar. Her birinin kendi zamanı vardır ama bu zamanı bilememek bazen endişe verir.
Kızım Odel Myriam birkaç hafta içinde bir yaşına girecek. Özellikle son aylarda ben de çok fazla karşılaştırma yaptım. Diğer çocuklarımın bu yaşlarda neler yaptığını hatırlamaya çalışarak bazen benzerlikler buldum, bazen de farklılıklar. Erken diş çıkarması ve yine erkenden ayakta durmasını bilmesi diğer kardeşlerinden çok farklı olduğu noktalar iken anne sütüne olan düşkünlüğü ve su içmeyi reddetmesi, biraz yorgunluk, biraz da endişe ile takip ettiğim konuların başında geliyordu… Geçen hafta bu durum biraz değişti…
Aylık alışverişlerimi yapmıştım, buza ve buzdolabına yerleştirilmesi gerekenleri hallettikten sonra geri kalanları ertesi sabah düzenlemeye karar verdim. Odel de yerde poşetlerle oynuyor bazen torbadan çıkarıp bana veriyordu. Yüksekteki rafları düzenlemek için tabureye çıktım arkamı döndüğümde kızımın elinde bulaşık makinesi parlatıcısını gördüm. Tabureden inene kadar elbisesi sırılsıklam olmuştu ama acaba içmiş miydi? Kucağıma aldım, o anda kusma ve tükürme arasında bir sıvıyı ağzından dışarı attı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Her zaman bu konularda çok dikkatli olmama rağmen birkaç saniye içinde nasıl poşetten çıkarıp içmeyi başarmıştı diye anlamaya çalışıyordum. Önce zehirlenme merkezini aradım tüm detayları verdim ve beni yönlendirmeleri için beklemeye başladım. Zaman kaybetmemek için çocuk doktorunu görmeye gittim. Görev saatinin bittiğini öğrenince hemşireden beni herhangi bir acile sevk etmesini istedim. Küçük bir kusma dışında hiçbir olumsuz belirti yoktu ama yine de kontrol etmeye devam ettim. Ne kadar içtiğini bilmiyor olmak en büyük belirsizlikti. Acil serviste diğer hastaları gördükçe daha da çok şükrettim ama yine de her şeyin yolunda olduğu konusunda bir doktorun da onayını almak istedim. Görevli hemşire ateş, nabız kontrolü ile başladı. Olumsuz bir şey yok ama yine de doktora sevk edeceğim dedi. Doktor sıramız geldiğinde sabun içen kız ve annesi diye karşılandık. Islak elbise dışında bir sorun olmadığına karar verdi ama yine de bir saat kontrol amaçlı koridorda beklememizi istedi.
Acil serviste geçen bir saat sanırım zamanın çok farklı ilerlediği bir yer. Her dakika birbirinden daha uzun… Kesik ve kırıkları olanlar, ağrısı ile sızlananlar sırayla bekleme salonunda yerlerini alırken düşünmek için bol bol zamanım vardı. Ne için? Ya da niçin bu olay başıma gelmişti?
Niçin sorusunun cevabı kolaydı ne olursa olsun daha dikkatli olmalıydım içinde sabun olan bir poşeti birkaç saniye bile ortada bırakmamalıydım. Ama ne için? Bu olaydan öğrenmem gereken başka ne var diye düşünmeye başladım.
Kızım su içmeyi reddediyor ya da her biberon verdiğimde kusuyordu. Ben neden hala içemiyor diye endişelenirken aslında bu sayede belki de hayatının kurtulduğunu fark ettim. Ne kadar olduğunu bilmediğim miktarı içemeyip sadece tükürmesi büyük bir mucizeydi. Acil servisten çıkınca yeni bir farkındalık edinmiştim.
Hayatımızda sahip olduğumuz şeylerin farkına varmak ve şükredebilmek çok önemli ama bazen sahip olmadıklarımızın da bir hediye olduğunu görebilmek ve bunun için de şükretmek gerekiyor. Elul ayının manevi çalışmasına uygun olarak yeni seneye hazırlanırken sahip olduklarım kadar yapamadığım zorlandığım şeyler için de teşekkür etmem gerektiğini bir kez daha anladım. Bu yazıyı yazarken karşımda biberonu ile su içen kızıma bakıyorum. Geçen hafta içemediği su nasıl olduysa artık hoşuna gidiyor ve tükürmeden içebiliyor. Bir başka mesaj da beklemeyi bilmek… Aşem her şeyi, herkes için doğru olacak zamana göre ayarlıyor. Neden simdi değil neden olması gerektiğini düşündüğüm zamanda değil diye sormak yerine hayırlısı olacak zamanda demeye çalışmak gerekiyor…
Sahip olduklarımıza ve bazen de olmadıklarımıza şükredebilmek, Aşem ‘in belirlediği doğru zamanlar gelene kadar sabırla beklemeyi başarabilmek dileğiyle…